19 Eylül 2015 Cumartesi

EGD- 7. Küresel Isınma Kurultayı-2015- yılmaz Parlar

ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR-

“Tarihe not düşüyoruz''

Afetlere hazırmıyız?- İklim değişikliği kötü afetler kapımızda Ne kadar hazırlıklıyız? Bunu değiştirmek için neler yapmalıyız?

Sadece Refah Türkiye sadece Ekonomisi iyi olan Türkiye değil aynı zamanda Güzel Türkiye demeliyiz.

Soluduğumuz hava içtiğimiz su yaşadığımız topraklar kirliliğin tehdidi altında. Parklarımız yeşilliklerimiz ormanlarımız yok oluyor.
Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) tarafından bu yıl yedincisi düzenlenen “Küresel Isınma Kurultayı” 16 Eylül 2015 tarihinde İSO Meclis Salonunda toplandı.
Celal Toprak, ''Her kurultay sonunda bir kitapçık hazırlıyoruz ve bunları tarihe not düşüyoruz''

Sanayi, ulaşım, enerji, tarım, orman, turizm, sağlık, gibi pek çok sektörü  ilgilendiren konuya dikkat çekmek, kamuoyunu bilgilendirmek, farkındalık yaratmak ve geniş kitlelere ulaşabilen yazılı görsel sosyal medya çalışanlarını bilinçlendirmek amacıyla  gerçekleştirilen  kurultayda

Diyaloga dayalı farklı sektör vitrine odaklanan oturumlar düzenlendi.
Turizm sektöründen TUROB adına kurultaya katılan Selda Yılgaz Almanya’da öğretim yıllarında bilinçli Alman ırkının Temiz enerji arayışı nükleer enerjiyi protesto eden eylemlerden ve birlik beraberliğinden söz etti.

Söz aldığımız oturumda Nükleer Enerji zirvesinden özet olarak bilgiler verdik.

Ülkemizin 2023 hedefi, 1 trilyon dolar milli gelire, 500 milyar dolar ihracata, 25.000 dolar kişi başına milli gelire sahip olması, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesi hedefi bulunduğu her ortamda bahsedilmektedir.
Ekonominin lokomotifi olan enerji kaynaklarımıza bakıldığında, enerjide dışa bağımlılığımızın % 72 olduğu görüldüğü,  yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını değerlendirmemiz gerektiği gibi, nükleer santrallerden üretilecek elektriği de enerji arz portföyümüze dahil etme isteği içinde
Ülkemizin nükleer santrallerle ilgili 2023 programı, iki nükleer santralin işletmeye alınması, üçüncüsünün de inşaatına başlanmasıdır.

Dünyada nükleer santraller görünümüne bakıldığında 31 ülkede 440 nükleer santralin olduğu, Nükleer santrallerin baz yüklü olduğu 24 saat çalışmasına karşın  rüzgar, güneş ve hidro elektrik gibi yenilenebilir enerji kaynakları iklim ve meteorolojik koşullara bağlı olduğu, nükleer santrallerin kapasite faktörün % 90 iken, yenilenebilir enerji kaynaklarında en fazla % 30-40 civarında olduğu, Nükleer santrallerin işletme ömrü 40 ila 60 yıl iken rüzgar ve güneşte 15-20 yıl civarındaki karşılaştırmalarla Ülkemize iyi taraflarını öne çıkartma şeklinde empoze edilsede,

aysbergin su altına kalan büyüklüğüne bakıldığında ne kadar insanlığı tehdit eden  riskli enerji olduğu görülmektedir.
Nükleer Enerji zirvesinde gerçekler gözler önüne serildiğnde atıkların yüzde yüzü her türlü radyasyon zararı verdiği her çalışanın radyasyondan mutlaka etkilendiği ve en küçük hatada patlama ve büyük alanı her türlü zarar altına alan enerjiyi nasıl benimsiyoruz.
Her nükleer santralde 4000 üniversite mezunu çalışan uzmana ihtiyaç olduğunu düşünüldüğünde ülkemizdeki istihdam tamamı dışarıdan gerekliği vardır. Türk mühendisler için Rusya’da 4 yıllık üniversite eğitimine iki yıl yabancı dil hazırlık ve en az bir yıllık çalışma tecrübesini eklersek ancak 7 sene sonra Türk uzmanları istihdam edebileceğiz Çernobil sonrası en güvenilir Ülke Japonya’daki nükleer santral facialar insan hatası yüzünden meydana geldiği söylendiğinde en basit işlerde dahi işci çalışma güvenilirliğin alınamadığı hatalar dizisi olan ülkemizde nükleer santrallerin güvenilirliğini bir kere daha düşünmemiz gerekir.
Ayrıca nükller silaha dönüşecebilecek unsurda Dünya silahsızlanmaya giderken bir kere daha şapkamızı önümüze koymamız gerekir.

İtalya İstanbul konsolosluk ve Büyükelçilik tarafından düzenlenen konferansda, İlme dayalı 21 yüzyılda uzay fiziğinde gizemler ve yeni çalıșmalar adı altında Ulusal Nükleer Fizik Enstitüsünde baş araştırmacı olarak görev yapmakta olan, Roma Tor Vergata Üniversitesi’nde kozmik ışınlar ve uzaysal gereçler dersleri veren ve Rıken Japon laboratuvarlarının da takım lideri olan Marco Casolino'nun

ilgilenmiş olduğu temel fizikle madde, antimadde karanlık madde araştırmaları, uzay radyasyonundan astronotları koruma yöntemleri ve yüksek enerjili astropartiküllerle konuları kapsayan genel profil içinde  MIR Rus uzay üssünün yapımı ve uzay araçlarında gerçekleştirilen denemelerinde radyosyonun tüm inceliklerini, uzayda radyoaktif ortamda nasıl davranmaları konusunda ve bunların astronotlar üzerindeki etkisi konularını tüyler ürperten negatif yanlarını dinledik.

 Maya’ların tekniği ve bilimi üzerine yaptığı araştırmalarıda belirten Marco Casolino  Maya’ların İlme uzay ilmine tuttuğu  .  


Yenilenebilir enerji potansiyelinide hayretler içinde öğrenmiştik.

Tüm akademiye bilgiye ilime sırt dönersek vahim bir gelecek çocuklara bırakmış olacağız.
Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı EGD Ekonomi Gazeteciler derneğinin Isınma Kurultayına sonuç bildirgelerine önemle dikkatimizi çevirmemiz ve uygulamaya geçmemiz gerekir.

yilmazparlar@yahoo.com




1 Eylül 2015 Salı

Protocinema -Latifa Echakhch-Yılmaz Parlar

Protocinema Latifa Echakhch’in Bütün bu anlar zamanın içinde kaybolacak, yağmurda göz yaşları gibi adlı sergisini sunar. Sergi, biri İstanbul’da üretilmiş iki video iş ve Karaköy limanında terkedilmiş bir binada yer alan bir zemin yerleştirmesi içeriyor. Bu seçki, bir savaşa gidiş platformuna dönüşen bu dünyada geçiciliğe, umudun ve gençliğin kaybına değiniyor.

Sergi başlığını Philip K. Dick’in Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi? (1968) adlı romanından uyarlanmış olan 1982 tarihli bilim kurgu filmi Blade Runner’in son repliklerinden alıyor. Filmin son sahnesinde, son kopyalayıcı Roy Batty ölmek üzeredir ve sistem kapatılma süreci sırasında kendini ifade etmeye koyulur. Kurduğu şiirsel cümleler, bir asker-makinanın düşüncesine hem naif hem de güzel bir biçim verir. “Siz insanların inanmayacağı şeyler gördüm. Orion’ın omzundan uzakta savaş gemilerinin yanısını, Tannhauser kapısının açıklarında karanlıkta parlayan ışınları gördüm. Bütün bu anlar zamanın içinde kaybolacak, yağmurda göz yaşları gibi. Şimdi ölüm zamanı.” (1).



Yeni video çalışması Waiting for Dolphins (Yunusları beklemek, 2015) Boğaz’ın kıyısında, Echkahkch’in önceki bir ziyaretinde bir grup yunusun suda yüzüşünü seyrettiği bir noktadan çekildi. “O kadar güzel bir andı ki oraya geri dönmek, suyun kenarında oturmak ve yeniden o yunusları beklemek istedim. Bir daha hiç gelmeyebilirler ama yine de o anı beklemek ve umut etmek istiyorum”. (2.). Çin’de kamusal parklardaki kaligraflardan esinlenen zemin yerleştirmesi uzun saplı bir fırça ve su kullanarak doğrudan zemine yazılan bir metinden oluşuyor. Bu yerleştirme de geçici ve güneş ışığında kuruyor. Her gün yeniden yazılan ingilizce metin, şiir ve çeşitli elveda mektuplarından seçilmiş alıntılardan oluşuyor.

Echakhch’in ikinci video çalışmasının başlığı Jadid, arapça “yeni” anlamına geliyor. “Çalışma başlığını görüntülerin çekilmiş olduğu Fas kıyılarındaki liman kenti Al Jadid’den alıyor. Yerli gençler, güçlendirilmiş duvarların tepesinden suya atlama oyunu oynuyorlar, saatlerce teker teker atlıyorlar.  Metrelerce yüksekten yapılan bu atlayışın riskine rağmen tehlikeyi cesaretle kucaklıyor ve kör bir masumiyetle gerçekleştiriyorlar. Yaşla birlikte gelen temkin ve azalan cesaret olmasaydı insan keyifle onlara katılabilirdi”. (3.)

1. Blade Runner, Ridley Scott. Warner Bros. 2007
2. Latifa Echakhch, 2015
3. Dvir Gallery, 2014

El Khnansa, Fas (1974) doğumlu olan Latifa Echakhch Fransa’da büyüdükten sonra İsviçre’de Fully ve Martigny şehirlerinde yaşıyor ve çalışıyor. 2015 Zürih Sanat Ödülü’nü kazanan Latifa Echakhch’in seçilmiş kişisel sergileri arasında Lentos Kunstmuseum Linz, Linz (2015); Centre Pompidou, Paris (2014) (2013 Marcel Duchamp Ödülü); Cabinet of Curiosities, Dommuseum, Salzburg (2014); Anne Ellegood küratörlüğünde Hammer Museum, Los Angeles (2013); Musée d’Art contemporain, Lyon (2013); Mirjam Varadinis küratörlüğünde Kunsthaus Zürich, Zürih (2012); Lisa Dent küratörlüğünde Columbus Museum of Art, Columbus, Ohio (2012); Por- tikus, Frankfurt (2012); Kunstmuseen, Krefeld (2011); Fondation Louis Moret, Martigny (2011); Florence Derieux küratörlüğünde FRAC Champagne-Ardenne, Reims (2010); Alessandro Rabottini küratörlüğünde GAMeC, Bergamo (2010); Bartomeu Mari küratörlüğünde MACBA, Barselona (2010); Corinne Charpentier küratörlüğünde Fri Art, Fribourg (2010); Rein Wolfs küratörlüğünde Kunsthalle Fridericianum, Kassel (2009); Bielefelder Kunstverein, Bielefeld (2009); Swiss Institute, New York (2009); Tate Modern, Londra (2008); NorrlandsOperan, Umea (2008) bulunuyor. Seçilmiş grup sergileri ise Swiss Institute, New York (2015); Caroline Bourgeois küratörlüğünde Palazzo Grassi, Venedik (2014); Yuko Hasegawa küratörlüğünde 11. Sharjah Bienali, Sharjah (2013); MoMA PS1, New York (2013); Adam Szymczyk küratörlüğünde Kunsthalle Basel, Basel (2012); Catherine de Zegher ve Gerald McMaster küratörlüğünde 18. Sydney Bienali, Sydney (2012); Bice Curiger küratörlüğünde 54. Venedik Bienali, Venedik (2011); Hou Hanru küratörlüğünde 10. Cagdas Sanat Bienali, Lyon (2009); Manifesta 7, Bolzano (2008).
 


Teşekkürler: kamel mennour Gallery, Paris; kaufmann repetto, Milano; Galerie Eva Presenhuber, Zurih; Dvir Gallery, Tel Aviv; Elizabeth Baribeau; Ghaith Mofeed; Ari Meşulam, Miles Butts-Spirito, Asli Seven, Asena Hayal, Ayça Odabasi, Lydia Guillaume-Gentil, Mourad, Yasin Qoba, Selin Turam ve Mehmet Kahraman.

Protocinema tüm dünyada mekana duyarlı sergiler düzenleyen, misyon odaklı bir sanat örgütüdür. ‘Tuğla ve harç’tan muaf, gezgin örgüt İstanbul ve New York’u merkez alır. İşbirlikleri, müdahaleler ve sergiler, sanatçıya ve onun görüşüne özgü mekanlarda ve bağlama duyarlı kalarak sunulmaktadır. Protocinema dünyanın tüm bölgelerinden genç ve usta sanatçılara, işlerinin henüz geniş kitlelerce keşfedilmemiş olduğu ülkelerde sergi imkanları yaratır. Protocinema sanat üzerinden diyalog açmayı ve bireyler arası uzlaşma geliştirmeyi amaçlar. 2011’de Mari Spirito tarafından kurulan Protocinema adını, Chauvet-Pont-d’Arc’ta bulunan mağara resimlerinin algı, artikülasyon ve hareket duygusu yakalayan temsiliyet stilini, neredeyse “proto-sinema” olarak niteleyen Werner Herzog’un gözleminden alır. Bu sonbahar 5533’te bir Protocinema serisi olarak baslatilan Proto5533, genç sanatçı ve küratörler tarafından danışmanlık sistemi ve kamusal bir program eşliğinde düzenlenen bir yıllık sergi dizisidir.
protocinema.org