18 Ağustos 2019 Pazar

Prof. Dr. Naci Görür- TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasında deprem açıklama-Yılmaz parlar

Türkiye Bağımsızlığını Kaybeder

Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nda yaptığı konuşmasında  “Marmara bölgesi Türkiye’nin en büyük sanayi bölgesi ve ekonomik açıdan can damarıdır. Beklenen deprem üretim ve enerji tesislerine zarar vermek suretiyle, Türkiye çapında çok büyük bir ekonomik kriz doğurabilir. “Türkiye ekonomi bağımsızlığını kaybeder.”dedi



Beklenen Marmara depremini çeşitli, faktörlerde değerlendiren Prof. Dr. Naci Görür çncesi, esnasında ve sonrası yapılması gerekenleri sıraladı.

“Büyük bir iş ve üretim kaybına neden olabilen depremin, Aylarca sürebilecek bir üretim kaybı ve gecikmesi. Sarılması mümkün olmayan ekonomi yaralara yol açar. Deprem Öncesi TOBB ve TÜSİAD, MUSİAD  gibi kuruluşlar bu konuyu teşvik etmelidir.

Bu nedenle tüm sanayi tesislerinin depremde olabilecek olası hasarlara karşı önlem almaları gerekir. Konu ile ilgili ulusal ve uluslararası sigorta mekanizmaları da geliştirilebilir.

Deprem Sonrası Kamu ve özel sektörün, ulusal ve uluslararası finans kaynaklarını ve sigorta güvencelerini kullanmak suretiyle, bir an önce ekonominin çarklarının tekrar dönmesini sağlamaları gerekir. Ciddi bir afet ve yıkımdan sonra bunu başarmanın bir hayli zor olacağını da şimdiden hesap etmeleri gerekir”. Şeklinde ekonomik açıdan uyardı.

“Depremin büyüklüğü önemlideğil, sarsıntısız da çöküyoruz’’ ironi sözler zihinlere saplandı.



TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul şube Başkanı Yüksel Örgün Tutay açılış konuşmasında sık sık gündeme getirdikleri marmara Depremin önemine dikkat çekerek öncesi, esnasında ve sonrasında bilinçiz olduğumuzu bir kere daha vurgulayarak tüm hatlarıyla  Prof. Dr. Naci Görür’ün izah edeceğini söyledi.

Prof. Dr. Naci Görür’ün önemli ana başlıkları;
Kentin Depreme Hazırlanması, Bir kenti depreme hazırlamak sadece yapı stokunu yenilemekle olmaz. Kentin tüm bileşenleri olan, yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekonomiyi depremde güvenli hale getirmek gerekir. 

Halk ve kent yönetimi deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında tam olarak ne yapacağını bilmiyor. Halka kadar inen bir hazırlık ve organizasyon yok.
Barajların depremde nasıl davranacağı tam olarak bilinmiyorken, İstanbul’un su ihtiyacının neredeyse tamamının yüzey suyundan (barajlardan) karşılanıyor olması, buna karşın yeraltı suyu stratejik planın olmaması, İstanbul’u bekleyen en büyük risklerden biridir.

Deprem aynı zamanda en büyük çevre felaketidir. İstanbul’da hâlihazırdaki çevre koşulları da pek iç açıcı değildir.



Prof. Dr. Naci Görür“1999 yılında meydana gelen Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra, Marmara Denizi’nin altındaki kabuğun aşırı olarak stres ile yüklendiği ve önümüzdeki 30 ±10 yıl içerisinde kırılarak, Mw 7.4 büyüklüğünde bir deprem üretme olasılığının %62 olduğu bilimsel verilere dayalı olarak söylendi. O günden bu güne 20 sene geçti, zaman daraldı ve biz henüz daha gerçek anlamıyla depreme hazır değiliz.” Sözleriyle başladı.

Özetle ;Yapı stokunun çoğu yeterli mühendislik hizmeti almamış, depreme karşı güvensiz binalardan oluşmakta.  Çarpık kentleşme halen daha etkin.

Depreme hazırlık adına “Kentsel Dönüşüm” projesi başlatıldı ve birçok semtte binalar yapıldı ama, bu proje de tam anlamıyla deprem odaklı olmadı ve uygulamada rant kaygısı çok daha öne çıktı.

Proje depremde en fazla yıkım olabilecek yerlerde başlatılmak yerine, gayrimenkulün en fazla para ettiği semtlerde yürütüldü. Çünkü kentsel dönüşüm projelerinin plan, gözetim ve denetiminin arkasında devlet değil müteahhitler vardı. Hal böyle olunca da, doğal olarak, rant ağır bastı.

Binalar yeterli mühendislik hizmetleri olmaksızın inşaa edildiğinden, deprem olmaksızın da İstanbul’da bina yıkılmaları, çökmeleri (Kağıthane, Sancaktepe, Beyoğlu, Esenyurt vb.) meydana gelmeye başladı. Bu uyarıcı olaylar göz ardı edilmekte.
Nüfusu 16 milyona dayanmış, trafiği içinden çıkılmaz hale gelmiştir. İstanbul’un ormanları kısmen tahrip olmuş, dereleri kirlenmiş ve üzerleri kapatılmıştır.

Kanalizasyon ve atık su sistemleri yeterli ve uygun olmadığı için, şiddetli yağmurlarda taşkın, sel ve buna bağlı kayma ve göçmeler olmaktadır.
Deniz kirliliği fazladır; özellikle Marmara Denizi can çekişmektedir.” Şeklinde acı tabloyu gizler önüne serdi.



Yönetimin, Deprem Öncesinde sismik tehlike, sarsıntı, risk ve olasılık haritaları ile senaryoların hazırlanması., afet yönetimi için gerekli tüm hazırlık ve organizasyonların yapılması,  Risk yönetimi için gerekli tüm işlemlerin yapılması gerekir dedi. 
Deprem Sonrasında, Depremzede operasyonları  hakkında yeterli bilgiye sahip olunmadığını vurguladı.

Halk, Altyapı, Yapı Stoku, Çevre gibi konularda öncesi esnasında sonrasında yapılması gerekenleri söyledi.

Ayrıca,TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul şube sekreteri Neşe Değirmenci’den yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi aldık. Herkesin bu konularda bilgi alacağı seminerler düzenlediklerini söyledi.

yilmazparlar@yahoo.com

7 Ağustos 2019 Çarşamba

Turkish Coffee Lady (Türk Kahvesi Kızı) Gizem Şalcıgil White-Yılmaz parlar

Heykeli Dikilecek Kadınlarımız

Elbetde çok sayıda Türkiye’de konumlarına göre heykeli dikilecek kadınlarımız var. Ben son birinden söz edeceğim.

Gelişmekte olan ülkeler için, bir ürün markasıyla olan pozitif bir ilişki, kamu diplomasisinde ve ulusal itibarda rol oynayabildiği gibi, bir ulusun imajını, yumuşak bir güç biçimi olan uluslararası arenadaki duruşunu yansıtan unsur olarak pay nisbetinde rol üstlenir.



Markanın menşe ülkesi bilindikten sonra pozitif ülke imajı artar. 

Türk kahvesi kamyonuyla dünyayı şehir şehir dolaşan, Türk lokumunu, kahvesini dünyaya tanıtan, Turkish Coffee Lady (Türk Kahvesi Kızı) Gizem Şalcıgil White, marka imajı oluşturma çabalarından ziyadesi aysbergin görünmeyen kısmı olan Türk dostluğunu, Türk sohbetliğini, Türk kültürünü dünyaya tanıtma misyonu üstlenmesidir.

Mehmet Efendi’nin desteği ile 2012 yılında başlattığı kar amacı gütmeyen ‘Gezici Türk Kahvesi Evi (Turkish Coffee Truck) ile Amerika’ya ve diğer ülkelere seyahat gerçekleştiren, adeta kahve elçiliği yapan Gizem Şalcıgil White, Amerika’da günde 400 milyon bardak kahve tüketildiği halde, Türklerin tüm dünyaya kahve kültürünü yaydığı bilinmediğini söyledi.  



2019 Eylül ayında Amerika’nın başlıca şehirleri olan New York City, Washington DC, McLean ve komşu eyaletlerde kültürel geziler planlayan Gizem Şalcıgil White, Rixos Pera Hotelde düzenlenen resepsiyonda ekibini ve yapacakları kültürel tur hakkındaki bilgileri paylaştı.

Dünyanın ilk kahve pişirme yöntemi olan Türk kahvesinin bilinirliğinin arttırılması ve kahve sohbetleri ile toplumlararası kültürel diyaloglar kurulması için tasarlanan “Gezici Türk Kahvesi Evi (Turkish Coffee Truck)” projesi Türkiye’nin Ödeme Yöntemi TROY ve Kurukahveci Mehmet Efendi ana sponsorluğunda, Amerikalılara kahve ziyafeti yaşatacak. “500 Yıldır Dostluğun Tadı” mesajıyla binlerce ziyaretçiye turne boyunca Türk kahvesi ikram edilecek. 


Bize göre Guinness rekorlara ismini yazdıracak, imza atacak isim  “Microangelo” olarak tanınan ve minyatür çizimleriyle yeni bir sanat dili yaratan Minyatür sanatcısı Hasan Kale’nin kahve fincan içine kahve boya ile yaptığı İstanbul köşesinden resim dahası kahve çekirdeği üzerine yaptığı ancak mercekle görülebilen minyatür İstanbul resmi gibi yapacağı sanatsal eserleri turda sergilenecek. 

Sanatcı Hasan Kale ile yaptığımız söyleşide iğne başına ve kıla minyatür yaptığını söyledi.

Ödüllü yazar ve gastronomi uzmanı Cenk Girginol ile Nişantaşı Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Doç. Dr. Göknur Akçadağ, Türk kahvesinin tarihine ilişkin sunumlar gerçekleştirerek üniversiteler ve yerel müzelerde Amerikalı kanaat önderlerine ve toplum üyelerine eğitici seminerler verecek. 

Ayrıca, gastronomi ödüllerinin dünyada oskarı sayılan Gourmand World Cookbook Awards tarafından 2017 “Best in the World” ödülü başta olmak üzere uluslararası ödüllere sahip Cenk R. Girginol’un yazdığı “Kahve-Topraktan Fincana” kitabının İngilizce versiyonu da turne boyunca imza günleri eşliğinde Türk kahvesi kültürünü Amerikalı kahve severler ile tanıştıracak.



Eylül’de geleneksel Vaşington Türk Festivali’ne katılacak olan  “500 Yıldır Dostluğun Tadı” mesajıyla gezici araç, dünya turunun ilk ayağını New York City’deki “Influencer Zirvesi"ne katılarak sona erdirecek. 

Ekonominin temeli olan markalaşma olgusu bir zorunlulukdur. Hedef markalaşma turizm paydaş sisteminde rolü çok büyükdür. Hiyerarşik bileşenler, aslında hedef markalama sürecinin sadece bir parçasıdır. Sadece tüketiciyle değil, tüm paydaş gruplarıyla ilişkiler yoluyla değeri belirler. 

Marka hedefi sadece bir ürün değil, bir üründen elde edilebilecek bir memnuniyet duygusuda değildir. Değerlerle ilgili deneyimlerinin toplamıdır, Bir ürünün anlamını transfer eden bu çalışma, ülkemizin hakkındaki algılar ile ülkemizin itibarı ve imajı etkiliyeceği gibi ülkemizi ziyarete davet açan çığ gibi büyüyen potansiyele fayda sağlıyacakdır. 

Dolayısıyla kamu diplomasisi sürecinde misyon üstlenen aktörler ekibini oluşturan proje mimarı Turkish Coffee Lady (Türk Kahvesi Kızı) Gizem Şalcıgil White, heykeli dikilecek kadınlarımızdan biridir.



Resepsiyonda göze çarpan yine bir başka kadınımız, Fransa Paris’de La maison Ottamane firma sahibi iş kadını ve kültür elçimiz Çiğdem Naillat Gerant ürünleriyle resepsiyonda stand köşesi oluşturdu. 

Kendisiyle yaptığımız söyleşide firması hakkında “ La Maison Ottomane’nın 1997 tarihinde Paris de kurulduğunu, Louvre Müzesi başta olmak üzere müze mağazalarına, Iznik reprodüksiyonları temin etdiğini, tasarımlarıyla uluslararasi fuarlara katıldığını, dünyanın bir çok ülkesinde Osmanlı sanatı ürünlerini butik ve iç mimarlara satışını gerçekleştirdiğini söyledi.

yilmazparlar@yahoo.com  

28 Temmuz 2019 Pazar

Gastronomi Turizm Derneği-Gastronomi Köyü projesi-Yılmaz Parlar

Gastroköy Proje Misyonu

Anadolu mutfağını dünyaya tanıtmak hedefli Gastronomi Turizm Derneği'nin hayata geçirdiği, Türkiye Gastronomi Köyü projesi Sarıyer Bahçeköy 'deki Life Park 'da düzenlenen yoğun katılımlı basın toplantısıyla tanıtımı yapıldı.




Proje, turizm gelişimini teşvik etmek, yerel üreticilerin korunması ve sürdürülmesinde yerel pazarların kullanılabilmesini, yerel kimliği korumak, korurkende, yaratabilecek ve sürdürebilecek koşullar için anlayışı geliştirmek amaçlı.

Lokalize, geleneksel gıda üretimi ve bu üretimin kalkınmayı destekleyen farklı çalışmalar sayesinde, bölgesel ölçekte gastronomi odaklı mevcut gastronominin üretken potansiyellerini artırmak.

Proje, yerel küçük ölçekli tarımsal girişimciler, kırsal ekonomilerin, kültürlerin ve
ekosistemlerin, yerel gastronomi gelişimi kırsal miras değerlerinin korunmasına yardımcı olabilecek nitelikde. 



Girişimcilik kültürü, yerel olarak üretilen yiyecekleri katma değerli bir turizm deneyimi olarak gelişmesine fayda sağlıyacak.
Kırsal alanlarda sürdürülebilir peyzaj yönetimi, toprağı tedavi etmek için imkanların yaratılmasını, tarihsel, kültürel ve sosyal bağlamlarına göre sunulan ve sınırlarını keşfetmek için eşsiz bir fırsat.



Basın Toplantısına İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, Ekonomi gazeteciler Derneği (EGD) ve Yeni Arayışlar Platformu Derneği Yönetim Kurul Başkanı Celel Toprak, Gastronomi turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe, İstanbul Rehberler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sedat Bornovalı, Çok çeşitli organizasyonlar düzenleyen Başarılı iş kadını Banu Noyan, Dernek yönetim kurul ve üyeleri katıldılar.
Gastronomi turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe toplantının moderatörlüğünü üstlenirken yaptığı konuşmasında “ Gastronomi Turizmi sözcüğünü ilk defa biz kullandık, bunu hatırlatalım herkes bu kelimeden pirim yapmaya çalışabilir. Adres burası, bu gerçekleri kimse unutmasın, Kimse sahip çıkmasın, Kimse şow yapmasın, herkes işini iyi yapsın. Restorancı iyi hizmet versin. Bizde konuk getirelim. Bu tarz yerlerde ağırlıyalım.  Orman Bakanlığı Life park, TÜRSAB, Turizm Bakanlığı ile entegrasyonlu ve hummalı bir çalışma içerisindeyiz. Gastronomi Köyü'nün amacı İstanbul'a gelen turistin tek bir noktadan yerel lezzetleri otantik gösterileriyle beraber tadımlama, deneyimleme imkanına sahip olması.” dedi



Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya özetle, "Deniz, kum, güneşin dışında yoğun bir trafik maalesef alamıyoruz. Kültür turlarıyla ilgili hafif hafif artan bir sayıya yaklaştık. Belli ki birkaç sene içinde istediğimiz seviyelere gelecek. Ülkedeki huzur ve güvenle doğru orantılı olarak onlar da artıyor. Ülkemizin seyahat edilmesinin riskli bulunan bölgelerinde de yavaş yavaş seyahatler öncelikle iç turizmde başladı. Yavaş yavaş dış turizme de yansıyor." Açıklamalarda bulundu.
Turizm çeşitliliği hakkında Bağlıkaya, "Turizm çeşitliliğimiz eksik. Bu, sezonu 12 aya yaymamızda ve kişi başı gelirin artırılmasında çok önemli bir unsur bu. Bundan yoksun olduğumuz zaman işte ortalama turist harcamalarımız 700 dolar civarında kalıyor." dedi.
Bağlıkaya, gelir düzeyi yüksek turiste ulaşabilmek için alt turizm dallarında da güç kazanmak gerektiğini söyleyerek "Spor turizmi, golf turizmi, sağlık turizmi, gençlik turizmi, yayla turizmi ve en önemlilerinden biride gastronomi turizmi. Gastronomi alanında gerçekten dünyayla rekabet edebilecek durumdayız. Rekabet derken ille birini yenmekten bahsetmiyorum. Çeşitlilik. Brezilya'ya gittiğinizde Brezilya mutfağını denemek istiyorsanız o tatları, Türkiye'ye geldiğinizde Türk mutfağını, İtalya'da İtalyan mutfağını denemek istersiniz. Dolayısıyla burada biz de en az onlar kadar yerimizi almalıyız.”dedi 



 İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin “İstanbul'un turizm konusunda nicelik olarak geldiği noktadan memnunuz. Nitelik konusunda daha gidilecek çok mesafe var. İstanbul geçen yıl 13 milyon 400 bin turistle Türkiye'de en fazla turist kabul eden şehir haline geldi. İstanbul için bu yeterlimi o ayrı bir tartışma konusu ama geldiğimiz nokta, bizim Antalya'nın da önünde en fazla turist kabul eden şehir olduğumuz gerçeği. En fazla Alman turistlerimiz teşrif etti, Sonra İranlı turistler ve 170'in üzerinde ülkeden turist kabul eden bir tablo var. Geçen yıl nicelik olarak evet ama birkaç başlıkta istediğimiz hedefe ulaşamadık." İfadelerini kullandı.


Gültekin, “Cruise turizminde umut verici gelişmeler yaşanıyor. Bu yıl 24 cruise gemisi İstanbul'a gelecek. Önümüzdeki yıl Galataport bitmiş olacak ve gelen cruise'leri kabul etmeye başlayacak. Şu an bana gelen bilgiye göre, Galataport 50'nin üzerinde cruise bağlantısını sağlamış durumda. Bizim hedefimiz binli sayılar." Diyerek yapacak çok işleri olduğunu söyledi. 

Ekonomi gazeteciler Deneği EGD ve Celal Toprak “Burasının bir ticari tarafı olacak, sürdürebilir olması ayakda kalması için ticari tarafı olacak, ama aynı zamanda sosyal sorumluluk projesi. Anadolu’da bir türlü yapamadığımız gastronomi turizmini bu mekan sayesinde, aktiviteler bileşimi sayesinde sağlamış olacağız Ben Ordu’nun otlarıyla hangi yemeklerin yapıldığını anlatmaya çalışıyorum. Burada 15-20 milyon insana bir hafta içinde anlatma imkanına sahip olacağız. Böyle bir imkan sağlıyacaklar. Anadolu’ya ve Anadolu’yu geliştirmek isteyenlere, gastronomi turizmi geliştirmek isteyenlere,imkan sağlıyacaklar. Buradan Anadolu yolculuklarıda başlatırız. Çeşitli kentlere, gastronomi deneyimleri yaşamak için yola çıkabiliriz. Böyle bir misyon üstlenecek burası. Her şeyimiz var. Ancak birlikde çalışma, birlikde hareket etme kültürümüz yok..” Dedi.



Boztepe emeği geçenlere dernek plaketini takdim etdi.
İş kadını Banu Noyan ile yaptığımız söyleşide çok orijinal etkinliklerle renk katarak destek sağlıyabileceklerini, gelenlerin unutamıyacağı heryerde anlatabileceği etkinliklerle gastromi turizmini bütünleştirerek zenginlik sağlıyacağını söyledi.

Gastronomi iyi yiyecek ve içecek sunulandan çok daha fazlasıdır. Gastronomi, gıda maddelerinin üretimi, bunları üretmek için kullanılan araçlar, gıdaların işlenmesi, depolama ve taşıma işlemleri ile ilgilidir. Yemeğin hazırlanması kimyası, sindirimi ve insan vücudu üzerindeki psikolojik etkisi ile ilgilidir. Aynı zamanda seçimler, yemek, gelenekler, gelenekler etrafında tercihler alışkanlıkları ile de ilgilidir.

Gastronomiye inanan insanlar, yeni lezzetlerin ve aromaların tadını çıkartarak ve yerel tarihi ve kültürü tanıyarak seyahat deneyimini geliştirir.

yilmazparlar@yahoo.com



TÜROB Temmuz 2019 ayı toplantısı-Radisson Blu Hotel Vadistanbul-Yılmaz parlar

Sürdürülebilir Turizmin Şartı

Türkiye Otelciler Birliği Yönetim Kurul Başkanı Müberra Eresin, TÜROB geleneksel aylık toplantısındaki, yaptığı konuşmasında sıfır atık projesinin sürdürülebilir turizmle ilgili çok büyük adım olduğunu, sıfır atık projesi ile yerel idareler ve tüm paydaşların bütünleşik işbirliği içinde olabileceğini, TÜROB olarak destek vereceklerini söyledi.



Radisson Blu Hotel Vadistanbul projesinin sahibi Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya’nın ev sahipliğinde gerçekleşen, TÜROB Temmuz 2019 ayı toplantısına İstanbul Vali yardımcısı İsmail Gültekin, İstanbul Brezilya Baş Konsolosu Paulo Roberto França ve eşi, geçen dönem TÜROB Başkanı Timur Bayındır, İstanbul Rehberler Odası (İRO) Yönetim Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sedat Bornovalı, Radisson Residences Vadistanbul Genel Müdürü Nihan Sıcakkanlı, Radisson Blu Hotel Vadistanbul Genel Müdürü Atakan Altuğ, Kayseri Radisson Blu Genel Müdürü Fercan Başkan, turizm temsilcileri, TÜROB yönetim kurul ve üyeleri katıldılar.



Başkan Müberra Eresin’in atık ile ilgili öneminin altını çizdiği konuda; Alman bulaşık yıkama teknolojileri uzmanı Meiko şirketinin Türkiye genel müdürü Başar Ergün ile iş geliştime yöneticisi Özlem Duman ile masa sohbetinde bu konuyla ilgili olarak Bize bulaşık yıkama sistemleri dışında atık yönetimi konusunda da çözüm önerileri olduğunu belirttiler. Konunun yeni yayınlanan “sıfır atık” yönetmeliği ile beraber oldukça önem kazandığını belirten Ergün kendi çözümlerini şöyle açıklıyor: ‘’ Yemek hazırlanan her yerde, sebze ve meyve kabukları gibi mutfak atıkları oluşur. Ayrıca misafirlerin tabaklarında kalan artıkların da dikkate alınması ve bertaraf edilmesi gerekir. Yemek artıkları, aslında atık değil, çok önemli bir ham madde. Özellikle yenilikçi teknolojilerimizle hem büyük alanlarda kurulmuş resort oteller, hem de daha dar alanlara sahip şehir otelleri için farklı çözümler sunuyoruz. Böylece, normalde her gün çöp olarak bertaraf edilmeye çalışılan atıklar ekonomiye geri kazandırılırken, otellerin sırtında yük olan bu sorun operasyonlarını kolaylaştırılarak çözülmüş oluyor hem de tesis hijyenini iyileştirmiş oluyoruz.”dediler



Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Yönetim Kurul Başkanı Müberra Eresin Otel doluluk oranları ile ilgili olarak, “Raporlara göre; İstanbul, dünyada en fazla yükselişi gösteren şehir oldu. Seçim ve Ramazan ayından dolayı yavaşlayan turizme rağmen, geçtiğimiz yıla göre bakarsak, ilk altı aylık süreçte şu ana kadar yüzde 4,5-5 civarında artışımız var. Umulanın yılsonuna kadar yüzde 8 ve 9'ları görmesi” Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre doluluklarda yüzde 26'lık bir artış kaydedilğini, çok yüksek bir artış oranı olduğunu, ancak geçtiğimiz yılın Ramazan ayına denk geldiği için Haziran ayının sakin geçtiğini belirtdi.



Başkan Eresin, fuar ve kongre turizm çalışmalarına değindi “Kısa zamanda dünyadaki bütün kongre organizatörlerini ziyaret edip, tekrar İstanbul'a ve diğer büyük şehirlerimize kongreleri çekmek için çalışmalar yapıyoruz" dedi.



Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülerek kabul edilen "Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun"un 15 Temmuz'da Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdiğini hatırlatarak, “Katkı payı tüm otellerden alınacak. TÜROB olarak, kanun hazırlanırken öngörülen otellerden ciro üzerinden yüzde 1 turizm payı alınmasının yoğun itirazımızla binde 7,5'e kadar indirebildik. 1 Ekim 2019'dan itibaren tahakkuk ettirmeye başlayacağız ve kasımda ilk ödemelerini yapacağız. Ödenmemesi halinde sıkıntı şu; vergi ödememiş durumuna düştüğünüz için bütün prosedürler o şekilde devam edecek. Bunun özellikle altını çizmek istiyoruz. Konuya dikkat edilmesi gerektiğini özellikle söylemek istiyorum."açıklamalarda bulundu



Kültür ve Turizm Bakanlığının 2020 fuar takvimini açıkladığını hatırlatan Eresin, 2020 programında yer almak isteyen otellerden birliğe şimdiden bilgi vermelerini istedi.
Eresin, Liverpool-Chelsea UEFA Süper Kupa maçının 14 Ağustos'ta Beşiktaş Vodafone Park'ta oynanacağını bu nedenlede tüm turizm sektörünün hazırlık yapmalarını hatırlatdı.
İç turizmde canlılık olması için bayram tatilin 9 gün olması gereğini söyledi. Gelen şikayetlere göre son dönemde turistlerin otel önlerinde rahatsız edildiğini, Otel güvenliği konusunda “Sizden özel ricamız; bu güvenlikle ilgili sıkıntısı olan bölgelerde eğer yardıma ve desteğe ihtiyacınız varsa lütfen bize yazın. Biz de o bölgenin emniyet müdürlerine bilgi verelim ve yardım isteyelim” dedi

Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya’ya katkılarından dolayı teşekkür plaketi sundu.Toplantı, emeği geçen otel personelinin toplu hatıra fotografı çekilmesiyle son buldu.

Yilmazparlar@yahoo.com

Gerilla Reklamla Markalaşma-Twigy markasının kurucusu Sinan Öncel’-Yılmaz parlar

Gerilla Reklamla Markalaşma

Hiç para yok, ancak medya dikkati çekilmek istenildiğinde başlar .

Gerilla pazarlama küçük işletme sahipleri için, yaratıcılık, esneklik ve biraz risk almaya istekli olmak gerekiyor. Almadığı tek şey büyük bir bütçe.

Ayrıca sizi fark etmenin, sizi rakiplerinizden ayırmanın ve eğlenceli ve farklı olmanın ününü kazanmanın harika bir yolu olabilir. Hepsi uygun bütçenize göre uyarlanmış.


Başarılı bir gerilla stratejisi uygulama konusunda, markalaşma konusunda bazı ipuçları almak için Twigy markasının kurucusu ve Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel’i dinlemeniz gerekiyor. Servcorp ev sahipliğinde Gazeteci yazar Demet Cengiz’lin moderatörlüğünde; “Patronca Sohbetler” isimli Başarı öyküleri sohbetinde, Sinan Öncel, başarılı olmak, üründe markalaşmak için mükemmel mesajlar verdi yaptığı reklam örnekleriyle girişimcierin ufkunu açtı. Sinan Öncel Başarılı olmak isteyenlere kararlarında hedeflerinde ısrarlı azimli olmalarının altını çizdi.



Öncel, İlk girişimciliğinin çocuk yıllarında, başladığını, dergiler satdığını, iş hayatında akıl sermayesiyle büyüdüğünü açıkladı. Vizyonel görüşle, Türkiye’nin dinamik yapısından dolayı atılan her adımın dikkatli temkinli olması gerektiğini belirtirken riske girmeden, kriz dönemlerinde muhafazalı hareket etdiklerini, Markayı derin tutarak hep temkinli adımlar attıklarını ifade etdi. Öncel “Bu yüzden son yaşanan kriz dahil birçok krizden Twigy markası etkilenmedi diyebilirim. Türkiye’nin dinamik yapısından dolayı da çok büyük riskler alabilen biri hiç olmadım. Her zaman temkinli adımlar attım. Büyük riskler alıp ve sonrasında iflas eden çok yakın arkadaşım oldu. Bu dönemlerde biraz daha akıl sermayesine yatırım yaptım, finansal olarak sınırlı ilerledim. Çünkü 40 yıllık girişimimi kriz dönemlerinde riske atmak istemedim.” Gibi izledikleri yol haritasını açıkladı.



Öncel, kategorinizi, markanızı ve tüketicinizi gerçekten düşünerek net hedefler belirleyerek başlamanızı öneriyor. Aklınızda bir hedef olmalı ve ayrıca müşterinizin kim olduğunu ve onlara neyin ilgi göstereceğini ve neye hitap ettiğini anlamanız gerektiğin öğütlüyor.

Gerilla pazarlamasını alışılmadık, beklenmedik ve genellikle izleyiciyle olan benzersiz, akılda kalıcı bir tepkimeye neden olan herhangi bir tanıtım türü olarak söyleyebiliriz.
360 derece düşünme, fikrinizin hayata gelebileceği her yolu hayal etme zamanı, nihai hedefin medyanın dikkatini çekmek ve tüketicilerle pozitif bağlantı kurmak olduğunu, ilk adımın zihinsel durumun olduğuna dikkat çekiyor

Gerilla pazarlaması, düşman savaşçılarına sürpriz saldırılar oluşturmak için peyzaj, düşman ve sürpriz unsurunu kullanan “gerilla savaşı” teriminden kaynaklanmaktadır. Pazarlama karşılığının arkasındaki fikir, izleyicileriniz hakkındaki bilgilerinizi ve onları markanıza veya ürünlerinize bağlamak için (dijital veya çevrimiçi olabilen) bir alanla nasıl etkileşime girdiklerini kullanmaktır.



Servcorp, Türkiye Direktörü Damla Özgönül, “Bu etkinliklerle iş dünyasına cesaret ve motivasyon konusunda köprü olmayı amaçlıyoruz. Başarı öykülerini kendi ağzından dinlediğimiz girişimciler, başarıları kadar, kendilerini bu başarıya taşıyan başarısız oldukları tecrübeleri de içtenlikle dinleyicilerle paylaşıyorlar. Bilindiği üzere girişimciler, fırsatları yakalama ve tehditleri algılama konularında algıları yüksek kişilerdir. Akıllı insanlar başkalarının tecrübelerinden yararlanır, inatçı insanlar ise her şeyi kendileri denemek ister. Diğer girişimcilerin başından geçen olumlu veya olumsuz her türlü tecrübe, diğer girişimciler için de dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili uyarılar ve ilham verici unsurlar barındırır. Servcorp olarak, girişimcilere sadece konforlu ve donanımlı ofisler sunmak değil, onları gerek diğer 40 bin üyemizin gerekse alanında liderliğe yükselmiş markaları ekonomimize kazandıran girişimcilerin tecrübeleri ile de buluşturmak istiyoruz. Konuklarımızın deneyimlerini izleyicilere profesyonel bir bakış açısıyla aktarmak için, etkinliğimizi Gazeteci ve Yazar Sayın Demet Cengiz’in moderatörlüğünde gerçekleştiriyoruz. Sektörlerinde iz bırakan iş insanlarının deneyimlerinin birçok girişimci için yol gösterici olacağını da düşünüyoruz.” dedi.

1978 yılında kurulmuş olan Servcorp, Avustralya’nın birinci, dünyanın ikinci en büyük esnek ofis sağlayıcısıdır. Dünya çapında, pazar payı bazında ikinci sırada yer almaktadır.
Şu anda 23 ülke, 54 şehir, 160 prestijli lokasyonda üstün teknoloji altyapısı ve beş yıldızlı hizmet garantisi ile 40,000’in üzerinde müşteriye ev sahipliği yapmaktadır. Servcorp müşteri portföyünün yüzde 60’ı, dünyanın en iyi 2000 şirketi arasında yer almaktadır. Bu var olan geniş lokasyon ağı ile bulunduğu şehirlerde global firmaları yatırıma teşvik etmektedir.

yilmazparlar@yahoo.com

14 Temmuz 2019 Pazar

Fransa bağımsızlık günü -Temmuz 2019-Yılmaz Parlar

Yaşasın Fransa–Yaşasın Türkiye

Fransa bağımsızlık günü ve Fransa- Türkiye Türk Dostluğu

Fransa’nın 14 Temmuz Bağımsızlık gün kutlamaları kapsamında Fransa’nın Türkiye Büyük Elçisi Charles Fries “Yaşasın Fransa–Yaşasın Türkiye- Türk Dostluğu” sözleriyle noktaladığı konuşmasında; “Aynı zorlu konularla karşı karşıya bulunduğumuzdan birlikde yakinen çalışmaya gerçekden her zamankinden daha çok ihtiyaç duymaktayız.”dedi


Fransa’nın 14 Temmuz Bağımsızlık gün kutlamaları kapsamında, İstanbul Fransız Saray’da Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Bertrand Bushwalter eşi Sülün Akyurt Bushwalter ev sahipliüinde, Türkiye Büyük elçisi Charles Fries ve eşi Helene Fries katılımıyla, resepsiyon gerçekleştirildi.

Resepsiyona yabancı Elçiler, Konsoloslar konsolos temsilcileri, Din Temsilcileri, siyaset, iş, sanat dünyasının önde gelen isimleri, akademisyenler, yüksek rütbeli yerli yabancı subaylar, elit çok sayıda seçkin davetli katıldı.



İki ülkenin Milli marşları çalınmasının ardından, 
Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Bertrand Bushwalter yaptığı konuşmasında “Fransa’nın Türkiye Büyük elçisi Charles Fries ve eşi Helene Fries ile sizleri burada eşim ve ben ağırlamakdan mutluluk duyuyoruz.” Dedi. İstanbul’un gücünün ve enerjisinin çeşitlilikden ve farklılıklardan kaynaklandığı ima eden sözleriyle iki ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel ilişkilerini açıkladı. 

Türkiye'nin Fransa için vazgeçilmez ve önemli stratejik bir ortak olduğunu her platformda dile getiren, Fransa’nın Türkiye Büyük elçisi Charles Fries “Bu resepsiyon her yıl olduğu gibi Fransa’yı Türkiye’ye ve Napolyon’un “Eğer dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu”dediği bu efsane şehir İstanbul’a bağlayan ilişkilerin çok uzun geçmişini gücünü ve zenginliğini kutlamak için vesiledir.” sözleriyle İstanbul’a verilen değeri dile getirdi.

Büyük elçi Fries“Türkiye’nin Fransa için ne denli bir müttefik ve elzem bir stratejik ortak olduğunu hatırlatmak isterim. En son Osaka’da G -20 zirvesi marjında bir araya gelen Cumhurbaşkanlarımızın 2017 yılından bu yana kurdukları düzenli yoğun ve açık sözlü diyaloğun nedeni budur. Geçtiğimiz ay Fransa Dışişleri Bakan’ın Ankara’ya yaptığı ziyaretin de göstermiş olduğu gibi hükümetlerimiz arasındaki mütemadi teatilerin de anlamı budur.”şeklinde stratejik ortaklığı vurguladı.



Elçi Charles Fries “Aynı zorlu konularla karşı karşıya bulunduğumuzdan birlikde yakinen çalışmaya gerçekden her zamankinden daha çok ihtiyaç duymaktayız. Ortak güvenliğimizi daha iyi bir şekilde sağlamak ve terörizme karşı durmaksızın mücadele etmek için Suriye’de siyasi bir çözümün ortaya çıkmasını desteklemek ve daha genel anlamda yakın ve Ortadoğu’nun içinde bulunduğu muhtelif gerginlikleri azaltmak için. Avrupa’ya yönelik göç akışlarını kontrol altında tutmaya devam etmek ve Türkiye ile birlikde bunun yükünü daha iyi paylaşmak için. Ve son olarak, Fransız şirketlerinin, hala hatıra saylır bir gelişme potansiyeline sahip bir Pazar olan Türkiye’deki mevcudiyetlerini ileriye taşıma ve Fransa’ya daha çok yatırımcı çekme iradesiyle ülkelerimiz arasındaki ekonomik ortaklıkları pekiştirmek için.”  Stratejik ortakık ilişkilerin önde gelen maddelerin nedenlerini sıraladı.

Fries “Hepimizin malumu Türkiye son yıllarda, istikrarı ve güvenliği açısından oldukça zor sınamalardan geçti. Son seçimler aynı zamanda bu ülkedeki demokrasinin gücünü ve canlılığını ortaya koymuştur. Bu bağlamda Fransa’nın Avrupa’ya çıpalanmasını pekiştiren tüm siyasi, ekonomik ve sosyal reformları ve bu ülkede demokratik değerlerin ve hukuk devletinin daha ileri taşınmasını sağlayan tüm gayretleri desteklemek üzere Türkiye’nin yanında olmaya devam edeceğini bu akşam bir kez daha ifade etmek isterim.” Dostluk iyi niyetini belirtdi.

Fransa’nın Türkiye Büyük elçisi Charles Fries geceye iştirak eden tüm yurtdaşlarını en kalbi duygularla selamlamak istediğini belirterek, “Hepiniz kendi faaliyet alanlarınızda, Fransa ve Türkiye arasındaki bu güzel ilişkiye her gün katkı sağlayan aktörler, ülkelerimiz arasında var plan çok güçlü insani bağların canlı örneklerisiniz. Bu sebeple sizlere teşekkürü bir borç biliriz.” Dedi ve
kutlamalara destek veren çok sayıdaki şirketlere, sponsorlara, resepsiyonu düzenleyen Büyükelçilik ve Konsolosluk çalışanlarına şükranlarını sundu.



İstanbul Ermeni Patrikhanesinin kaymakamı Episkopos Sahak Maşalyan’dan, Patrik Mutafyan'ın ölümünden sonra işlemeye başlayan patrik seçimleri hakkında bilgiler aldık.
Türkiye İstanbul SKAL Kulübü yönetim Kurul üyeleri Genel Sekreter Can Arinel ve Selma Tatar’dan Fransa Türkiye turizmi üzerine sohbet sürdürdük. Seyahat acentalarıyla yoğunlukla Fransa’dan turist gruplarını getiren Can Arinel ve Selma Tatar yine Fransız Kültür Merkezi Yönetici Asistanı Saadet Ersin’e grupların artacağı söylediler.  SKAL Kulübü yönetim Kurul üyesi Genel Sekreter Can Arinel istanbul’da yapılacak kongre için anlaşmalarını tamamladığını söyledi.

Tüm gece boyunca müzik dans eşliğinde davetliler lezzetli fransız mutfağın özelliğini taşıyan yemekleri, içecekleri tadarak keyifli saatler geçirdiler

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre geçen yıl Türkiye’yi 46,11 milyon kişi ziyaret ederken söz konusu rakam İstanbul için 12 milyon 355 bin 122’ydi. 2018’de Türkiye’ye gelen turistler 29,51 milyar dolarlık harcama yapmıştı.
Fransa'dan gelen turist sayısı artarak yaklaşık 580 bin civarında. Fransızlar kültür turizmine, doğa yürüyüşlerine ve gastronomiye önem veren bir turist profiline sahiptir.
Türkiye'de bulunan yaklaşık  500 civarında Fransız şirketin yaklaşık 100 binden fazla istihdam sağlamaya devam etmektedir.Türkiye ve Fransa arasındaki mevcut yaklaşık 14-15  milyar dolarlık ticaret hacmin hedefi 20 milyar dolar.   

yilmazparlar@yahoo.com

13 Temmuz 2019 Cumartesi

Ekonomi Gazetecileri Derneği ve Enerji Verimliliği Derneği- Enerjini Topla Türkiye-Yılmaz Parlar

Enerjini Topla Türkiye

Ekonomi Gazetecileri Derneği ve Enerji Verimliliği Derneği 10 Temmuz 2019 Çarşamba günü Enerji Verimliliği ve Farkındalığın Artırılması amacında “Enerjini Topla Türkiye”
 konulu toplantısı Enerji Verimliliği Derneği’nin Kandilli’deki Genel Merkez binasında yapıldı.



Toplantıya, Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak, Enerji Verimliliği Derneği Yönetim Kurul Başkanı Murat Kalsın ve Enerji Verimliliği Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Aslan, Ekonomi yazarlar, Akademisyenler STK temsilcileri ve katıldı. 

 Hiperaktif geçen Toplantıda sunum, soru-cevap özetinde;

Türkiye enerji tüketiminin büyük kısmını teşkil eden sanayi kesiminde döngü devam ederken, endüstriyel verimliliğe bağlı olan duyarlı ekonomi gazetecilerin farkındalığa dikkat çekmesi için sürdürülebilir bir enerji geleceği etrafında birbirine örülmüş konular dile getirildi.

Enerji verimliliği, sürdürülebilir bir küresel enerji sisteminin ilk yakıtıdır. Çevresel ve sosyal faydalar sağlarken iklim değişikliğini azaltabilir, enerji güvenliğini artırabilir ve ekonomileri büyütebilir. Enerji verimliliği konusundaki eylemi arttırmak politika yapıcılar ve paydaşlarla birlikte çalışmak gerekliği aktarıldı.

Endüstriyel verimliliğin sürdürülebilir bir gelecek inşa etmede ayrılmaz bir rol oynamaktadır. Bilinçlendirilmiş insanlar, akıllı politikalarla sağlam bir temel çizerek ve yeni süreçler ve tasarımlar ile zorlukları ele alarak, yolculuğu hızlandıracak önlemleri almaları sağlanabilir. 

Akıllı binalar, yeni ve güçlü bir rekabet avantajı kaynağıdır. Akıllı kontrol, güvenlik ve enerji yönetimi sistemleri sayesinde fabrikalara ve ofislere, içlerinde bulunan endüstrileri daha iyi desteklemelerine, okullara ve hastanelere daha fazla etkiye sahip olmalarına yardımcı olunabilir.  

Enerji talebindeki büyüme ile enerji verimliliği geride bırakılıyor, ancak daha verimli bir dünya mümkün.


 
Küresel enerji talebi, her yıl yaklaşık % 2 oranında artmaya devam ediyor.
Güçlü ekonomik büyümenin yol açtığı enerji talebini artıran güçler, enerji verimliliği konusundaki ilerlemeyi geride bıraktı. Sonuç olarak, enerji yoğunluğu - GSYİH birimi başına birincil enerji kullanımı iyileşme oranı artırmak hedefli çalışmalara odaklanmak.

Binalarda yaşam standardının ve hizmet kalitesinin düşmesine ve sanayi işletmelerinde üretim kalitesi ve miktarının azalmasına yol açmadan, birim başına ya da ürün başına enerji tüketiminde azalmayı sağlamak. 



Enerji verimliliği politikaları, Enerji tasarrufu ve verimliliği, ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma hedeflerinin sürdürülebilirliği, toplam sera gazı emisyonunun azaltılması, 2023 ulusal strateji hedeflerinde enerji talebin güvenliğini sağlamak, dışa bağımlılık risklerini azaltmak, çevreyi korumak ve iklim değişikliğine karşı mücadelenin verimliliğini artırmak gibi enerji politikalarının en önemli bileşenleri dile getirldi.  

Enerji verimliliği çalışmaları ile Türkiye'nin enerji yoğunluğunun milli gelir başına tüketilen enerjinin 2023 yılına kadar % 20'ye düşürülmesi hedeflendiği hatırlatıldı.

Yayınlanan, Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planında binalar ve hizmetler, enerji, ulaştırma, endüstri ve teknoloji, tarım ve kesişen alanlar olmak üzere kategoriler altında tanımlanan elliden fazla eylemi içerdiği söylendi. 
Beklenen enerji tasarrufu 2023 yılına kadar 10,9 milyar ABD doları yatırım yapıldığında 2033 yılına kadar beklenen tasarruf 30,2 milyar ABD dolar olacağı vurgulandı.
yilmazparlar@yahoo.com