18 Eylül 2019 Çarşamba

Gaziantep Dünyanın Aağız Tadıdır-Yılmaz Parlar


Gaziantep Dünyanın Ağız Tadıdır

Gaziantep Valiliği Koordinasyonunda, GAGEV bünyesinde, Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde 12-15 Eylül 2019 tarihleri arasında düzenlenen Gastronomi Festivali açılış konuşmasında “Gaziantep hem tatlısıyla hem acısıyla, tüm dünyanın ağız tadıdır.” dedi



Festival Hasat açılışın ardından kortej yürüyüşüyle devam etdi. Dünya’nın birçok yerinden ve UNESCO Şehirlerinden Ünlü ve Yıldızlı Şeflerin, Gurme ve Yemek Yazarlarının, Sektör Profesyonellerinde katıldığı kortejde bando eşiliğinde çok çeşitli kukla, jonglör, illüzyon, cambaz vs, halk dansları gösterileri, yer aldı. 



Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Vali Davut Gül, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, milletvekilleri ve vatandaşların katıldığı kortej farkındalık yaratan çok renkli bir etkinlik oldu.
Kortej sonrası, Gaziantep'in, dünyanın en önemli gastronomi merkezlerinden biri olması hedefi ile gerçekleştirilen Uluslararası Gaziantep Gastronomi Festivali “Festival parkında” açılış konuşmalarıyla devam etdi.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Festival Parkı'nda düzenlenen açılış konuşmasında, Gaziantep'in bir medeniyet şehri olarak binlerce yıllık kültürüyle, turizmiyle ve tarihiyle insanlığa çok büyük miraslar bıraktığını söyledi.




Bakan Gül, "Gaziantep her alanda olduğu gibi gastronomi alanında da dünyanın damak tadına dokunarak lezzet öncülüğünü gerçekleştirmiştir. Gaziantep, Mezopotamya'da tüm kültürlerin ve medeniyetlerin birçok özelliğini barındırmış ve korumuştur. Bugün dünyanın birçok yerinde Gaziantep, ülkemizi en güzel şekilde tanıtmaktadır. Sanayisiyle, istihdamıyla ve yine gastronomi alanında da Gaziantep, Türkiye'nin marka değerini artıran örnek bir şehirdir. Hem tatlısıyla hem acısıyla Gaziantep tüm dünyanın ağız tadıdır. Tıpkı hayat gibi acı da var, tatlı da var. Ama biz Türk'ü, Kürd'ü ve Alevi'siyle acıyı da yerken, tatlı da yerken soframızdan lezzet alırız. Bizim soframız işte böyle bir sofradır. Birlik, kardeşlik iyi olursa yediğimiz lezzetler daha da güzelleşir. Umut ediyorum ki insanlık farklılıkları zenginlik olarak görerek bir arada daha güçlü bir şekilde yaşar."ifadelerinde bulundu.

Gaziantep Valisi Davut Gül, Gaziantep sanayisinin önemli bir kısmının gıdaya dayalı olduğunu ve bu festival sayesinde kentteki üretimlerin marka değerinin artırılacağını bildirdi.



Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Gaziantep'in insanının mert, sofrasının ise cömert olan şehir olduğunu sğyledi. Başkan Şahin  "Bizim soframız gönül sofrasıdır. Gönlü zenginlerin sofrasıdır. Bizim soframız Halil İbrahim sofrasıdır. Bizim soframızda toprağın bereketi vardır." Dedi.  



Sponsorlardan TÜRSAB Yönetim kurul Başkanı Firuz Bağlıkaya, gastronomi turizmine olan desteğinin devam edeceğini, festivalin ülkemiz açısından çok değerli bir organizasyon olduğunu açıkladı.




TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya, “Gaziantep’i özel kılan mutfak kültürü, sahip olduğu tarihi birikimden süzülerek geliyor. Yüzlerce eşsiz lezzetin dışında sahip olduğu 17 coğrafi işaretli ürün ile Gaziantep mutfağı, çok büyük bir öneme sahip. Bu özellikleriyle de UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil olan Gaziantep, ülkemize çok büyük bir gurur yaşattı. Bu başarıların devamı için Gaziantep şehrinin tanıtım faaliyetlerinin aksatılmadan sürdürülmesi gerekiyor. Doğu Akdeniz Lezzet Turu kapsamında bizler de ilk tanıtım gezimizi gerçekleştirdik. Festivale destek vermekten onur duyuyoruz. TÜRSAB olarak gastronomi turizmi, en önem verdiğimiz konuların başında geliyor”  şeklinde gastronomi festivalin önemini vurguladı. 

Konuşmalar sonrası konserlerle festival devam etdi

yilmazparlar@yahoo.com

10 Eylül 2019 Salı

2. Midyat Kültür ve Sanat Festivali-Yılmaz parlar

Midyat Festival Perde Arkası

Festivaller Proliferatif mi yoksa gelişen mi?
2. düzenlenen festivalde, hedef Midyat yaratıcıların çok yönlü yeteneklerini keşfetmek ve vurgulamak ve tarihsel olarak yine yöreye ve tüm topluma kazandırmak.



Festival boyunca, yerel toplumun sahip olduğu işletmelerin yanı sıra çeşitli kültürel ifadelerini gösteren aktivasyon içeren bir zanaat ve gıda pazarına sahip olmayı hedefliyen organizasyon iyi niyetiyle bir festivale imza atdı.




Konfetiyle açılan, görkemli havaii fişek gösterimiyle noktalanan, akşamları zengin repertuarlı her kültürün kendine has özelliklerini içeren müzik şöleninine dönüşen festival, inanılmaz yüksek seviyede katılımıyla halkın yoğun ilgisi, yerinde bir organizasyon olduğunun ve başarısının göstergesiydi.



Sanat festivallerinin değişen rolü, kent turizmi ve kültür politikası
Sanat festivalleri kültür politikasıyla kent turizminde gelişme gösterirken, daha dengeli politika yaklaşımlarına doğru istikametini belirler.



Bu nedenle Midyat Kültür sanat festivali üzerindeki kadim medeniyetlerin zengin mirasını ve kültürel katkılarını onurlandıran bir kutlama oldu. 



Bir dizi neoliberal, kültür öncülüğünde kentsel dönüşüm stratejileri çerçevesinde çerçevelenmiş sanat festivalleri, şimdi şehir turizmi ve kentsel politika yapımcılığının temelini oluşturur.
Bir dizi tutarlı hedef ve politika çerçevesine duyulan ihtiyaç hayati öneme sahiptir. Şehirlerin şehir sanat festivalleri için kapsamlı, bütünleşik politika oluşturma konusunda normatif bir şekilde yer alması arzulanır. Festivallerinin kentsel bağlamlarda kültürel politika ve turizm politikası, hedeflerini nasıl daha ileri götürmesini araştırmak için çeşitli bozulmuş, yozlaşmış literatürü eleştirel bir şekilde gözden geçirmek gerekmektedir.



Sanat festivalleri, daha sürdürülebilir, yıl boyu sürecek, üretken kültürel faaliyetlerin geliştirilmesine doğru atılmış ilk adımdır.



Festivalin geliştrilmesyle birlikde kendine has mimari yapısıyla dünya harikası Mardin ve Midyat böylelikle popüler mimariyle bozulmuş durumda olan dokusunu kazanır umudundayız.
Yürekler acısı çirkin kentleşmeden üzülerek Mardin ve Midyat’da nasibi almış. Umarız ilgililer, önce dur diyerek sonra da çirkin yapıyı iyileştirerek kendine has mimari dokuyu tekrar eskisi gibi kazandırır.



6-8 Eylül 2019 tarihleri arasında gerçekleşen Midyat Kültür ve Sanat Festivali mahalli davullu zurnalı yürüyüş kortejiyle festival alanına gidilmesi saygı duruşu, istiklal marşıyla başladı.
Festivale katılan Kültür Ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, 2019 yılının ''Göbeklitepe yılı'' ilan edilmesiyle Şanlıurfa'nın yanı sıra Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde turizm hareketliliğinde büyük artış kaydedildiğini, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin tarihi, kültürel, doğal ve gastronomik unsurlarının bir bütün halinde yerel ve geleneksel değerler olarak turizmin hizmetine sunulduğunu, bu kapsamda, Mardin ve Midyat'ın zengin tarihi ile kültürel değerleri önemli turistik bir potansiyel olarak öne çıktığını söyledi.



Adalet Bakan Yardımcısı Şaban Yılmaz da taş konakları, kemerli geçitleri, camileri, kiliseleri ve manastırları gibi birçok kültüre ve medeniyete ev sahipliğinde bulunan Midyat'ta kardeşliği beraberliği sürdürmek için çalışmalıarı ve gayret göstermeleri gerkediğini vurguladı.
Mardin Valisi ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Yaman göreve başladığında Mardin'in huzura kavuşacağına dair söz verdiğini, huzura kavuştuğunu sürdürmek istediklerini ifade etdi.

Midyat kültürün oluşturduğu standlar protokol tarafından gezildi, bilgi alındı.

yilmazparlar@yahoo.com

5 Eylül 2019 Perşembe

CarrefourSA’nın Ataşehir’deki yeni Metropol İstanbul hipermarketi açıldı-Yılmaz Parlar

Hedef 100 bin Müşteri

Ataşehir'de hizmete başlayan, CarrefourSA’nın yeni nesil perakende anlayışıyla tüm trendleri uygulamaya kilitlenmiş, Metropol hipermarketin müşteri hedefi haftalık 100 bin.


Sabancı Holding ve Carrefour Grup iştiraki CarrefourSA’nın Ataşehir’deki yeni Metropol İstanbul hipermarketi, CarrefourSA’nın resmi açılış basın toplantısında CarrefourSA Genel Müdürü Kutay Kartallıoğlu, gıda ürünlerinin tazeliği, organik olması, tüm çeşitlerin bulundurulması, perakendenin önemini koruyan hız, digital (ürün seçimi-kampanya takibi-ödeme başda olmak üzere), müşteri memnuniyeti gibi trendleri harfiyen uygulayarak, 640 market sayısına ulaşmayı hedeflediklerini, yatırım için 120 milyon TL ayırdıklarını söyledi.



Dikkat çeken özellikler ; 80 Balık çeşidi, 600 çeşit içki reyonu, 80'e yakın meze çeşidi. Unlu mamülleri sloganla ünlü mamüller olarak isim değiştirerek iddalı oldukları, duyma engellilerin kullandıkları cihazın gürültü uğultusun baş ağrısı yapma sebenbiyle kapatmada T durumuna getirilmesiyle sadece kasiyeri duyma izelliği Türkiye’de tek uygulamanın hipermarketlerde oluşu, Kampanyaları ve diğer marketdeki ürünü takip eden digital ekran, gibi daha pek çok özelliklere sahip. Market ön kapıda Robot karşılıyor. Hoş Geldiniz-Güle güle haricinde soruda cevaplıyor…



Basın Toplantısında CarrefourSA Genel Müdürü Kutay Kartallıoğlu, “Tüm hipermarketlerimizde müşterilerimize güvenilir ve kaliteli ürünleri, en uygun fiyat politikasıyla ferah bir alışveriş ortamında sunarak bambaşka bir alışveriş deneyimi yaşatmaya çalışıyoruz. Metropol İstanbul CarrefourSA Hiper ile bu deneyimi, Ataşehir'e kazandırdık. Müşterilerini dinleyerek yol haritasını belirleyen bir marka olarak Ataşehirliler'in beğenisini kazanarak alışveriş tercihlerini değiştirecek bir yatırıma imza attık. Metropol İstanbul CarrefourSA Hiper, yalnızca geniş ürün gamı ya da farklı reyon konsepti ile değil teknoloji odaklı yeni nesil market hizmetleriyle de öne çıkıyor.”  Şeklinde yeni anlayışı açıkladı.



CarrefourSA Hipermarketler Satış Genel Müdür Yardımcısı Şenol Arpacı “Esnaf dokunuşunu Ataşehir'e taşıdık. Binlerce taze gıda ürünlerini kaliteli, güvenilir ve en uygun fiyat politikasıyla müşterilerle buluşturuyoruz. 80 farklı çeşit balık sunmaya başladık. Kırmızı ette de en iyi fiyat garantisiyle hijyen ve kalite denetimlerinin veteriner hekimler tarafından yapıldığı, kaynağı belli yüzde 100 yerli besi et ürünlerini reyonlarımıza getirdik.
Organik ekmek çeşitlerinden günlük taze tatlılara, tuzlu pastalarından geleneksel unlu mamullere kadar birçok çeşidi kendimizi pişirip fırınlarımızdan reyonlara ulaştırmaya başladık. Tat müdavimlerini unutmadık, peynirden zeytine, sucuktan Kayseri pastırmasına, ithal ve yöresel lezzet seçenekleri ve daha birçok farklı lezzete kadar onlarca çeşidi Müdavim Şarküteri'ye taşıdık.

Bir diğer yeni reyonumuz Mezeci'de şakşukadan haydariye, içli köfteden acılı ezmeye, favadan patlıcan salatasında kadar 80'e yakın meze çeşidi sunuyoruz. Bunların yanı sıra dünya mutfaklarından seçme lezzetler ve Japon Mutfağının 2 bin 500 yıllık efsane lezzeti Sushi'yi sipariş üzerine hazırlayarak taze taze müşterilerimize ulaştırabiliyoruz.”
İstanbul'un yaşam oranı yoğun olan ilçelerinden Ataşehir'in merkezinde, 10 milyon TL yatırımla Metropol İstanbul bünyesinde hizmete giren CarrefourSA Hiper, taze gıda ürün grupları, vitamin ağacı, mahzen, dünya mutfakları, organik ürün grupları ve 70 kişi kapasiteli Lezzet Arası restoranıyla öne çıkıyor. Metropol İstanbul CarrefourSA Hiper'de toplam 100 personel görev alıyor.



Geniş ürün gamının yanı sıra Metropol İstanbul CarrefourSA Hiper, yeni nesil hizmetleriyle de öne çıkıyor. Teknoloji reyonunda bulunan mağaza içi sipariş ekranı ile müşteriler, 2 bine yakın teknoloji ürününe bir ekrandan ulaşıyor, ürün mağazada bulunmasa dahi kiosk üzerinden sipariş vererek satın alma gerçekleştirebiliyor.
Metropol İstanbul CarrefourSA Hiper'de işitme güçlüğü çekenlere kasalarda indüksiyon döngü sistemi kulaklık, yaşından dolayı hareket zorluğu olanlara akülü araba, engelli ve yaşlı müşterilere kişisel asistan, engelli müşteriler için ulaşım alternatifleri ve çocuklar için çocuk alışveriş arabaları ile hizmet veriliyor.

CarrefourSA, Hızlı Kasa uygulaması ile müşterilerine hızlı ödeme imkanı kazandırırken, Al Gelsin hizmeti ile mağazada yaptığı alışverişi kapısında teslim almak isteyen müşterilere “kapıya teslim” hizmeti veriyor.
Toplantı sonrası market reyonları gezildi. Yerinde bilgi alındı.

yilmazparlar@yahoo.com

18 Ağustos 2019 Pazar

Prof. Dr. Naci Görür- TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasında deprem açıklama-Yılmaz parlar

Türkiye Bağımsızlığını Kaybeder

Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nda yaptığı konuşmasında  “Marmara bölgesi Türkiye’nin en büyük sanayi bölgesi ve ekonomik açıdan can damarıdır. Beklenen deprem üretim ve enerji tesislerine zarar vermek suretiyle, Türkiye çapında çok büyük bir ekonomik kriz doğurabilir. “Türkiye ekonomi bağımsızlığını kaybeder.”dedi



Beklenen Marmara depremini çeşitli, faktörlerde değerlendiren Prof. Dr. Naci Görür çncesi, esnasında ve sonrası yapılması gerekenleri sıraladı.

“Büyük bir iş ve üretim kaybına neden olabilen depremin, Aylarca sürebilecek bir üretim kaybı ve gecikmesi. Sarılması mümkün olmayan ekonomi yaralara yol açar. Deprem Öncesi TOBB ve TÜSİAD, MUSİAD  gibi kuruluşlar bu konuyu teşvik etmelidir.

Bu nedenle tüm sanayi tesislerinin depremde olabilecek olası hasarlara karşı önlem almaları gerekir. Konu ile ilgili ulusal ve uluslararası sigorta mekanizmaları da geliştirilebilir.

Deprem Sonrası Kamu ve özel sektörün, ulusal ve uluslararası finans kaynaklarını ve sigorta güvencelerini kullanmak suretiyle, bir an önce ekonominin çarklarının tekrar dönmesini sağlamaları gerekir. Ciddi bir afet ve yıkımdan sonra bunu başarmanın bir hayli zor olacağını da şimdiden hesap etmeleri gerekir”. Şeklinde ekonomik açıdan uyardı.

“Depremin büyüklüğü önemlideğil, sarsıntısız da çöküyoruz’’ ironi sözler zihinlere saplandı.



TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul şube Başkanı Yüksel Örgün Tutay açılış konuşmasında sık sık gündeme getirdikleri marmara Depremin önemine dikkat çekerek öncesi, esnasında ve sonrasında bilinçiz olduğumuzu bir kere daha vurgulayarak tüm hatlarıyla  Prof. Dr. Naci Görür’ün izah edeceğini söyledi.

Prof. Dr. Naci Görür’ün önemli ana başlıkları;
Kentin Depreme Hazırlanması, Bir kenti depreme hazırlamak sadece yapı stokunu yenilemekle olmaz. Kentin tüm bileşenleri olan, yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekonomiyi depremde güvenli hale getirmek gerekir. 

Halk ve kent yönetimi deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında tam olarak ne yapacağını bilmiyor. Halka kadar inen bir hazırlık ve organizasyon yok.
Barajların depremde nasıl davranacağı tam olarak bilinmiyorken, İstanbul’un su ihtiyacının neredeyse tamamının yüzey suyundan (barajlardan) karşılanıyor olması, buna karşın yeraltı suyu stratejik planın olmaması, İstanbul’u bekleyen en büyük risklerden biridir.

Deprem aynı zamanda en büyük çevre felaketidir. İstanbul’da hâlihazırdaki çevre koşulları da pek iç açıcı değildir.



Prof. Dr. Naci Görür“1999 yılında meydana gelen Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra, Marmara Denizi’nin altındaki kabuğun aşırı olarak stres ile yüklendiği ve önümüzdeki 30 ±10 yıl içerisinde kırılarak, Mw 7.4 büyüklüğünde bir deprem üretme olasılığının %62 olduğu bilimsel verilere dayalı olarak söylendi. O günden bu güne 20 sene geçti, zaman daraldı ve biz henüz daha gerçek anlamıyla depreme hazır değiliz.” Sözleriyle başladı.

Özetle ;Yapı stokunun çoğu yeterli mühendislik hizmeti almamış, depreme karşı güvensiz binalardan oluşmakta.  Çarpık kentleşme halen daha etkin.

Depreme hazırlık adına “Kentsel Dönüşüm” projesi başlatıldı ve birçok semtte binalar yapıldı ama, bu proje de tam anlamıyla deprem odaklı olmadı ve uygulamada rant kaygısı çok daha öne çıktı.

Proje depremde en fazla yıkım olabilecek yerlerde başlatılmak yerine, gayrimenkulün en fazla para ettiği semtlerde yürütüldü. Çünkü kentsel dönüşüm projelerinin plan, gözetim ve denetiminin arkasında devlet değil müteahhitler vardı. Hal böyle olunca da, doğal olarak, rant ağır bastı.

Binalar yeterli mühendislik hizmetleri olmaksızın inşaa edildiğinden, deprem olmaksızın da İstanbul’da bina yıkılmaları, çökmeleri (Kağıthane, Sancaktepe, Beyoğlu, Esenyurt vb.) meydana gelmeye başladı. Bu uyarıcı olaylar göz ardı edilmekte.
Nüfusu 16 milyona dayanmış, trafiği içinden çıkılmaz hale gelmiştir. İstanbul’un ormanları kısmen tahrip olmuş, dereleri kirlenmiş ve üzerleri kapatılmıştır.

Kanalizasyon ve atık su sistemleri yeterli ve uygun olmadığı için, şiddetli yağmurlarda taşkın, sel ve buna bağlı kayma ve göçmeler olmaktadır.
Deniz kirliliği fazladır; özellikle Marmara Denizi can çekişmektedir.” Şeklinde acı tabloyu gizler önüne serdi.



Yönetimin, Deprem Öncesinde sismik tehlike, sarsıntı, risk ve olasılık haritaları ile senaryoların hazırlanması., afet yönetimi için gerekli tüm hazırlık ve organizasyonların yapılması,  Risk yönetimi için gerekli tüm işlemlerin yapılması gerekir dedi. 
Deprem Sonrasında, Depremzede operasyonları  hakkında yeterli bilgiye sahip olunmadığını vurguladı.

Halk, Altyapı, Yapı Stoku, Çevre gibi konularda öncesi esnasında sonrasında yapılması gerekenleri söyledi.

Ayrıca,TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul şube sekreteri Neşe Değirmenci’den yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi aldık. Herkesin bu konularda bilgi alacağı seminerler düzenlediklerini söyledi.

yilmazparlar@yahoo.com

7 Ağustos 2019 Çarşamba

Turkish Coffee Lady (Türk Kahvesi Kızı) Gizem Şalcıgil White-Yılmaz parlar

Heykeli Dikilecek Kadınlarımız

Elbetde çok sayıda Türkiye’de konumlarına göre heykeli dikilecek kadınlarımız var. Ben son birinden söz edeceğim.

Gelişmekte olan ülkeler için, bir ürün markasıyla olan pozitif bir ilişki, kamu diplomasisinde ve ulusal itibarda rol oynayabildiği gibi, bir ulusun imajını, yumuşak bir güç biçimi olan uluslararası arenadaki duruşunu yansıtan unsur olarak pay nisbetinde rol üstlenir.



Markanın menşe ülkesi bilindikten sonra pozitif ülke imajı artar. 

Türk kahvesi kamyonuyla dünyayı şehir şehir dolaşan, Türk lokumunu, kahvesini dünyaya tanıtan, Turkish Coffee Lady (Türk Kahvesi Kızı) Gizem Şalcıgil White, marka imajı oluşturma çabalarından ziyadesi aysbergin görünmeyen kısmı olan Türk dostluğunu, Türk sohbetliğini, Türk kültürünü dünyaya tanıtma misyonu üstlenmesidir.

Mehmet Efendi’nin desteği ile 2012 yılında başlattığı kar amacı gütmeyen ‘Gezici Türk Kahvesi Evi (Turkish Coffee Truck) ile Amerika’ya ve diğer ülkelere seyahat gerçekleştiren, adeta kahve elçiliği yapan Gizem Şalcıgil White, Amerika’da günde 400 milyon bardak kahve tüketildiği halde, Türklerin tüm dünyaya kahve kültürünü yaydığı bilinmediğini söyledi.  



2019 Eylül ayında Amerika’nın başlıca şehirleri olan New York City, Washington DC, McLean ve komşu eyaletlerde kültürel geziler planlayan Gizem Şalcıgil White, Rixos Pera Hotelde düzenlenen resepsiyonda ekibini ve yapacakları kültürel tur hakkındaki bilgileri paylaştı.

Dünyanın ilk kahve pişirme yöntemi olan Türk kahvesinin bilinirliğinin arttırılması ve kahve sohbetleri ile toplumlararası kültürel diyaloglar kurulması için tasarlanan “Gezici Türk Kahvesi Evi (Turkish Coffee Truck)” projesi Türkiye’nin Ödeme Yöntemi TROY ve Kurukahveci Mehmet Efendi ana sponsorluğunda, Amerikalılara kahve ziyafeti yaşatacak. “500 Yıldır Dostluğun Tadı” mesajıyla binlerce ziyaretçiye turne boyunca Türk kahvesi ikram edilecek. 


Bize göre Guinness rekorlara ismini yazdıracak, imza atacak isim  “Microangelo” olarak tanınan ve minyatür çizimleriyle yeni bir sanat dili yaratan Minyatür sanatcısı Hasan Kale’nin kahve fincan içine kahve boya ile yaptığı İstanbul köşesinden resim dahası kahve çekirdeği üzerine yaptığı ancak mercekle görülebilen minyatür İstanbul resmi gibi yapacağı sanatsal eserleri turda sergilenecek. 

Sanatcı Hasan Kale ile yaptığımız söyleşide iğne başına ve kıla minyatür yaptığını söyledi.

Ödüllü yazar ve gastronomi uzmanı Cenk Girginol ile Nişantaşı Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Doç. Dr. Göknur Akçadağ, Türk kahvesinin tarihine ilişkin sunumlar gerçekleştirerek üniversiteler ve yerel müzelerde Amerikalı kanaat önderlerine ve toplum üyelerine eğitici seminerler verecek. 

Ayrıca, gastronomi ödüllerinin dünyada oskarı sayılan Gourmand World Cookbook Awards tarafından 2017 “Best in the World” ödülü başta olmak üzere uluslararası ödüllere sahip Cenk R. Girginol’un yazdığı “Kahve-Topraktan Fincana” kitabının İngilizce versiyonu da turne boyunca imza günleri eşliğinde Türk kahvesi kültürünü Amerikalı kahve severler ile tanıştıracak.



Eylül’de geleneksel Vaşington Türk Festivali’ne katılacak olan  “500 Yıldır Dostluğun Tadı” mesajıyla gezici araç, dünya turunun ilk ayağını New York City’deki “Influencer Zirvesi"ne katılarak sona erdirecek. 

Ekonominin temeli olan markalaşma olgusu bir zorunlulukdur. Hedef markalaşma turizm paydaş sisteminde rolü çok büyükdür. Hiyerarşik bileşenler, aslında hedef markalama sürecinin sadece bir parçasıdır. Sadece tüketiciyle değil, tüm paydaş gruplarıyla ilişkiler yoluyla değeri belirler. 

Marka hedefi sadece bir ürün değil, bir üründen elde edilebilecek bir memnuniyet duygusuda değildir. Değerlerle ilgili deneyimlerinin toplamıdır, Bir ürünün anlamını transfer eden bu çalışma, ülkemizin hakkındaki algılar ile ülkemizin itibarı ve imajı etkiliyeceği gibi ülkemizi ziyarete davet açan çığ gibi büyüyen potansiyele fayda sağlıyacakdır. 

Dolayısıyla kamu diplomasisi sürecinde misyon üstlenen aktörler ekibini oluşturan proje mimarı Turkish Coffee Lady (Türk Kahvesi Kızı) Gizem Şalcıgil White, heykeli dikilecek kadınlarımızdan biridir.



Resepsiyonda göze çarpan yine bir başka kadınımız, Fransa Paris’de La maison Ottamane firma sahibi iş kadını ve kültür elçimiz Çiğdem Naillat Gerant ürünleriyle resepsiyonda stand köşesi oluşturdu. 

Kendisiyle yaptığımız söyleşide firması hakkında “ La Maison Ottomane’nın 1997 tarihinde Paris de kurulduğunu, Louvre Müzesi başta olmak üzere müze mağazalarına, Iznik reprodüksiyonları temin etdiğini, tasarımlarıyla uluslararasi fuarlara katıldığını, dünyanın bir çok ülkesinde Osmanlı sanatı ürünlerini butik ve iç mimarlara satışını gerçekleştirdiğini söyledi.

yilmazparlar@yahoo.com  

28 Temmuz 2019 Pazar

Gastronomi Turizm Derneği-Gastronomi Köyü projesi-Yılmaz Parlar

Gastroköy Proje Misyonu

Anadolu mutfağını dünyaya tanıtmak hedefli Gastronomi Turizm Derneği'nin hayata geçirdiği, Türkiye Gastronomi Köyü projesi Sarıyer Bahçeköy 'deki Life Park 'da düzenlenen yoğun katılımlı basın toplantısıyla tanıtımı yapıldı.




Proje, turizm gelişimini teşvik etmek, yerel üreticilerin korunması ve sürdürülmesinde yerel pazarların kullanılabilmesini, yerel kimliği korumak, korurkende, yaratabilecek ve sürdürebilecek koşullar için anlayışı geliştirmek amaçlı.

Lokalize, geleneksel gıda üretimi ve bu üretimin kalkınmayı destekleyen farklı çalışmalar sayesinde, bölgesel ölçekte gastronomi odaklı mevcut gastronominin üretken potansiyellerini artırmak.

Proje, yerel küçük ölçekli tarımsal girişimciler, kırsal ekonomilerin, kültürlerin ve
ekosistemlerin, yerel gastronomi gelişimi kırsal miras değerlerinin korunmasına yardımcı olabilecek nitelikde. 



Girişimcilik kültürü, yerel olarak üretilen yiyecekleri katma değerli bir turizm deneyimi olarak gelişmesine fayda sağlıyacak.
Kırsal alanlarda sürdürülebilir peyzaj yönetimi, toprağı tedavi etmek için imkanların yaratılmasını, tarihsel, kültürel ve sosyal bağlamlarına göre sunulan ve sınırlarını keşfetmek için eşsiz bir fırsat.



Basın Toplantısına İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, Ekonomi gazeteciler Derneği (EGD) ve Yeni Arayışlar Platformu Derneği Yönetim Kurul Başkanı Celel Toprak, Gastronomi turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe, İstanbul Rehberler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sedat Bornovalı, Çok çeşitli organizasyonlar düzenleyen Başarılı iş kadını Banu Noyan, Dernek yönetim kurul ve üyeleri katıldılar.
Gastronomi turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe toplantının moderatörlüğünü üstlenirken yaptığı konuşmasında “ Gastronomi Turizmi sözcüğünü ilk defa biz kullandık, bunu hatırlatalım herkes bu kelimeden pirim yapmaya çalışabilir. Adres burası, bu gerçekleri kimse unutmasın, Kimse sahip çıkmasın, Kimse şow yapmasın, herkes işini iyi yapsın. Restorancı iyi hizmet versin. Bizde konuk getirelim. Bu tarz yerlerde ağırlıyalım.  Orman Bakanlığı Life park, TÜRSAB, Turizm Bakanlığı ile entegrasyonlu ve hummalı bir çalışma içerisindeyiz. Gastronomi Köyü'nün amacı İstanbul'a gelen turistin tek bir noktadan yerel lezzetleri otantik gösterileriyle beraber tadımlama, deneyimleme imkanına sahip olması.” dedi



Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya özetle, "Deniz, kum, güneşin dışında yoğun bir trafik maalesef alamıyoruz. Kültür turlarıyla ilgili hafif hafif artan bir sayıya yaklaştık. Belli ki birkaç sene içinde istediğimiz seviyelere gelecek. Ülkedeki huzur ve güvenle doğru orantılı olarak onlar da artıyor. Ülkemizin seyahat edilmesinin riskli bulunan bölgelerinde de yavaş yavaş seyahatler öncelikle iç turizmde başladı. Yavaş yavaş dış turizme de yansıyor." Açıklamalarda bulundu.
Turizm çeşitliliği hakkında Bağlıkaya, "Turizm çeşitliliğimiz eksik. Bu, sezonu 12 aya yaymamızda ve kişi başı gelirin artırılmasında çok önemli bir unsur bu. Bundan yoksun olduğumuz zaman işte ortalama turist harcamalarımız 700 dolar civarında kalıyor." dedi.
Bağlıkaya, gelir düzeyi yüksek turiste ulaşabilmek için alt turizm dallarında da güç kazanmak gerektiğini söyleyerek "Spor turizmi, golf turizmi, sağlık turizmi, gençlik turizmi, yayla turizmi ve en önemlilerinden biride gastronomi turizmi. Gastronomi alanında gerçekten dünyayla rekabet edebilecek durumdayız. Rekabet derken ille birini yenmekten bahsetmiyorum. Çeşitlilik. Brezilya'ya gittiğinizde Brezilya mutfağını denemek istiyorsanız o tatları, Türkiye'ye geldiğinizde Türk mutfağını, İtalya'da İtalyan mutfağını denemek istersiniz. Dolayısıyla burada biz de en az onlar kadar yerimizi almalıyız.”dedi 



 İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin “İstanbul'un turizm konusunda nicelik olarak geldiği noktadan memnunuz. Nitelik konusunda daha gidilecek çok mesafe var. İstanbul geçen yıl 13 milyon 400 bin turistle Türkiye'de en fazla turist kabul eden şehir haline geldi. İstanbul için bu yeterlimi o ayrı bir tartışma konusu ama geldiğimiz nokta, bizim Antalya'nın da önünde en fazla turist kabul eden şehir olduğumuz gerçeği. En fazla Alman turistlerimiz teşrif etti, Sonra İranlı turistler ve 170'in üzerinde ülkeden turist kabul eden bir tablo var. Geçen yıl nicelik olarak evet ama birkaç başlıkta istediğimiz hedefe ulaşamadık." İfadelerini kullandı.


Gültekin, “Cruise turizminde umut verici gelişmeler yaşanıyor. Bu yıl 24 cruise gemisi İstanbul'a gelecek. Önümüzdeki yıl Galataport bitmiş olacak ve gelen cruise'leri kabul etmeye başlayacak. Şu an bana gelen bilgiye göre, Galataport 50'nin üzerinde cruise bağlantısını sağlamış durumda. Bizim hedefimiz binli sayılar." Diyerek yapacak çok işleri olduğunu söyledi. 

Ekonomi gazeteciler Deneği EGD ve Celal Toprak “Burasının bir ticari tarafı olacak, sürdürebilir olması ayakda kalması için ticari tarafı olacak, ama aynı zamanda sosyal sorumluluk projesi. Anadolu’da bir türlü yapamadığımız gastronomi turizmini bu mekan sayesinde, aktiviteler bileşimi sayesinde sağlamış olacağız Ben Ordu’nun otlarıyla hangi yemeklerin yapıldığını anlatmaya çalışıyorum. Burada 15-20 milyon insana bir hafta içinde anlatma imkanına sahip olacağız. Böyle bir imkan sağlıyacaklar. Anadolu’ya ve Anadolu’yu geliştirmek isteyenlere, gastronomi turizmi geliştirmek isteyenlere,imkan sağlıyacaklar. Buradan Anadolu yolculuklarıda başlatırız. Çeşitli kentlere, gastronomi deneyimleri yaşamak için yola çıkabiliriz. Böyle bir misyon üstlenecek burası. Her şeyimiz var. Ancak birlikde çalışma, birlikde hareket etme kültürümüz yok..” Dedi.



Boztepe emeği geçenlere dernek plaketini takdim etdi.
İş kadını Banu Noyan ile yaptığımız söyleşide çok orijinal etkinliklerle renk katarak destek sağlıyabileceklerini, gelenlerin unutamıyacağı heryerde anlatabileceği etkinliklerle gastromi turizmini bütünleştirerek zenginlik sağlıyacağını söyledi.

Gastronomi iyi yiyecek ve içecek sunulandan çok daha fazlasıdır. Gastronomi, gıda maddelerinin üretimi, bunları üretmek için kullanılan araçlar, gıdaların işlenmesi, depolama ve taşıma işlemleri ile ilgilidir. Yemeğin hazırlanması kimyası, sindirimi ve insan vücudu üzerindeki psikolojik etkisi ile ilgilidir. Aynı zamanda seçimler, yemek, gelenekler, gelenekler etrafında tercihler alışkanlıkları ile de ilgilidir.

Gastronomiye inanan insanlar, yeni lezzetlerin ve aromaların tadını çıkartarak ve yerel tarihi ve kültürü tanıyarak seyahat deneyimini geliştirir.

yilmazparlar@yahoo.com



TÜROB Temmuz 2019 ayı toplantısı-Radisson Blu Hotel Vadistanbul-Yılmaz parlar

Sürdürülebilir Turizmin Şartı

Türkiye Otelciler Birliği Yönetim Kurul Başkanı Müberra Eresin, TÜROB geleneksel aylık toplantısındaki, yaptığı konuşmasında sıfır atık projesinin sürdürülebilir turizmle ilgili çok büyük adım olduğunu, sıfır atık projesi ile yerel idareler ve tüm paydaşların bütünleşik işbirliği içinde olabileceğini, TÜROB olarak destek vereceklerini söyledi.



Radisson Blu Hotel Vadistanbul projesinin sahibi Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya’nın ev sahipliğinde gerçekleşen, TÜROB Temmuz 2019 ayı toplantısına İstanbul Vali yardımcısı İsmail Gültekin, İstanbul Brezilya Baş Konsolosu Paulo Roberto França ve eşi, geçen dönem TÜROB Başkanı Timur Bayındır, İstanbul Rehberler Odası (İRO) Yönetim Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sedat Bornovalı, Radisson Residences Vadistanbul Genel Müdürü Nihan Sıcakkanlı, Radisson Blu Hotel Vadistanbul Genel Müdürü Atakan Altuğ, Kayseri Radisson Blu Genel Müdürü Fercan Başkan, turizm temsilcileri, TÜROB yönetim kurul ve üyeleri katıldılar.



Başkan Müberra Eresin’in atık ile ilgili öneminin altını çizdiği konuda; Alman bulaşık yıkama teknolojileri uzmanı Meiko şirketinin Türkiye genel müdürü Başar Ergün ile iş geliştime yöneticisi Özlem Duman ile masa sohbetinde bu konuyla ilgili olarak Bize bulaşık yıkama sistemleri dışında atık yönetimi konusunda da çözüm önerileri olduğunu belirttiler. Konunun yeni yayınlanan “sıfır atık” yönetmeliği ile beraber oldukça önem kazandığını belirten Ergün kendi çözümlerini şöyle açıklıyor: ‘’ Yemek hazırlanan her yerde, sebze ve meyve kabukları gibi mutfak atıkları oluşur. Ayrıca misafirlerin tabaklarında kalan artıkların da dikkate alınması ve bertaraf edilmesi gerekir. Yemek artıkları, aslında atık değil, çok önemli bir ham madde. Özellikle yenilikçi teknolojilerimizle hem büyük alanlarda kurulmuş resort oteller, hem de daha dar alanlara sahip şehir otelleri için farklı çözümler sunuyoruz. Böylece, normalde her gün çöp olarak bertaraf edilmeye çalışılan atıklar ekonomiye geri kazandırılırken, otellerin sırtında yük olan bu sorun operasyonlarını kolaylaştırılarak çözülmüş oluyor hem de tesis hijyenini iyileştirmiş oluyoruz.”dediler



Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Yönetim Kurul Başkanı Müberra Eresin Otel doluluk oranları ile ilgili olarak, “Raporlara göre; İstanbul, dünyada en fazla yükselişi gösteren şehir oldu. Seçim ve Ramazan ayından dolayı yavaşlayan turizme rağmen, geçtiğimiz yıla göre bakarsak, ilk altı aylık süreçte şu ana kadar yüzde 4,5-5 civarında artışımız var. Umulanın yılsonuna kadar yüzde 8 ve 9'ları görmesi” Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre doluluklarda yüzde 26'lık bir artış kaydedilğini, çok yüksek bir artış oranı olduğunu, ancak geçtiğimiz yılın Ramazan ayına denk geldiği için Haziran ayının sakin geçtiğini belirtdi.



Başkan Eresin, fuar ve kongre turizm çalışmalarına değindi “Kısa zamanda dünyadaki bütün kongre organizatörlerini ziyaret edip, tekrar İstanbul'a ve diğer büyük şehirlerimize kongreleri çekmek için çalışmalar yapıyoruz" dedi.



Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülerek kabul edilen "Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun"un 15 Temmuz'da Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdiğini hatırlatarak, “Katkı payı tüm otellerden alınacak. TÜROB olarak, kanun hazırlanırken öngörülen otellerden ciro üzerinden yüzde 1 turizm payı alınmasının yoğun itirazımızla binde 7,5'e kadar indirebildik. 1 Ekim 2019'dan itibaren tahakkuk ettirmeye başlayacağız ve kasımda ilk ödemelerini yapacağız. Ödenmemesi halinde sıkıntı şu; vergi ödememiş durumuna düştüğünüz için bütün prosedürler o şekilde devam edecek. Bunun özellikle altını çizmek istiyoruz. Konuya dikkat edilmesi gerektiğini özellikle söylemek istiyorum."açıklamalarda bulundu



Kültür ve Turizm Bakanlığının 2020 fuar takvimini açıkladığını hatırlatan Eresin, 2020 programında yer almak isteyen otellerden birliğe şimdiden bilgi vermelerini istedi.
Eresin, Liverpool-Chelsea UEFA Süper Kupa maçının 14 Ağustos'ta Beşiktaş Vodafone Park'ta oynanacağını bu nedenlede tüm turizm sektörünün hazırlık yapmalarını hatırlatdı.
İç turizmde canlılık olması için bayram tatilin 9 gün olması gereğini söyledi. Gelen şikayetlere göre son dönemde turistlerin otel önlerinde rahatsız edildiğini, Otel güvenliği konusunda “Sizden özel ricamız; bu güvenlikle ilgili sıkıntısı olan bölgelerde eğer yardıma ve desteğe ihtiyacınız varsa lütfen bize yazın. Biz de o bölgenin emniyet müdürlerine bilgi verelim ve yardım isteyelim” dedi

Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya’ya katkılarından dolayı teşekkür plaketi sundu.Toplantı, emeği geçen otel personelinin toplu hatıra fotografı çekilmesiyle son buldu.

Yilmazparlar@yahoo.com