15 Eylül 2013 Pazar

BALAT’TA İTALYA RÜZGARI-YILMAZ PARLAR


BALAT’TA İTALYA RÜZGARI

ANGELO’DAN MUHTEŞEM SANAT

 

Şeffaf altın “su” temizlik simgesi “hamam” sanatla uyumunu zenginleştirdi

 Küçük Mustafa Paşa Hamamı sanatla dirildi
 

15 Eylül - 13 Ekim 2013 tarihleri arasında sürecek olan, İstanbul’un en eski Türk hamamı olan Küçük Mustafa Paşa Hamamı, sonsuz sevgi anlamına gelen latince sözcüğünün ters yazılışı Roma şehrinin sanatçısı Angelo Bucarelli’nin “Su. Aşkın Gözyaşları Gibi”  enstalasyon sergisiyle sanatseverlere kapılarını açtı. Balat Sokakları Büyük çoğunluğu İtalya'lı olan  Yabancı ve yerli birbirinden şık zarif kıyafetlerin içindeki elit iş, akademi ve  sanat değerleri ile renklendi.



İtalya Ankara Büyükelçisi Gianpaolo Scarante eşi Barbara Scarante, İtalya İstanbul Konsoslosu Gianluca Alberini ve Elena Alberini Projeye destek veren Leyla Alaton, Akademi dünyasının ilk önde gelen isimlarinden İlber Ortaylı, tüm üniversite sanat camiyası başta İnci Aksoy olmak üzere sanat iş kadınlarımız, yoğun ilgi gören sergi alanına alınan 30 kişilik grupların ilk grup içindeydi.

 




Türkiye İtalya Büyükelçisi Gianpaolo Scarante’nin açılış konuşmasında  “Orizzonti italiani” sunumunda belirttiği gibi İstanbul’daki İtalyan kültürel programının ana etkinliği olacak. sanatı icra eden ve sanatsever Tüm İtalyanlar Türkçe konuşuyor ve konuşacak anlamında sıcak dostluk mesajını verdi. Sergi Proje yönetmeni Organizasyon ve sanat yönetmeni Pınar Akalın tercümanlık görevini de üstlendi.

 




Sanatsal mimarisine yakışır sanatla tekrar canlanan hamam görkemli semt günlük yaşam tarzına uygun uyumlu bir açılış sergiledi.      

İnsan beslenmesinin temel maddeleri olan tarımsal üretimde, sanayide ve diğer bütün üretim süreçlerinde ve hizmet sektöründe fonksiyonelliği üstlenen, canlıların yaşantısında temel kutsal unsur olan su, sonsuz değeriyle hayatımızın şeffaf altını su oryantalist fantazilerin odak noktası ve toplumsal uygarlığın simgesi olan eski bir hamamla sanatda karşımıza çıkıyor.



Angelo Bucarellı’nin sergilediği enstalasyonun değerli saygın mimari sanat yuvasında, değerli sanat eserleri sıcacık yuvasına sarılan objeler  birbirine uyumlu görünüm veriyor, seyretmesi keyif veriyor  aynı hücreler aynı dokular mükemmel seçim. Sanat yelpazesini geniş tutmak için kumaş ve nakış süsleme el sanatları demir, cam materyaller  bütünlük içeriyor. Anı yaşatan fotoğraf ile birleştirmiş.

Kimlik ve kelime konseptlerini temel aldığı, insanoğlunun başlıca gereksinimlerinden olan yakınlarıyla ilişki kurması konusunda araştırması yolunda ilerlerken

Sanatcı bir kere daha sergiye erken gelen eşsiz derin bilgilere sahip tarih bilginimiz İlber Ortaylı’ya simgeleri açıklarken buluyoruz.

 
 






Sanatcı  “Bizans-Constantinople -İstanbul’ un özünü suda tanımladı. Su, İstanbul’un özü ve varlığıdır Su’dan ve kendisinden doğmuştur. Gücünü kendisinden almış, sonra kaybetmiş ve tekrar fethetmiştir. İstanbul su vasıtasıyla güzelliklerini ve zekasını kullanarak diğer medeniyetlerden de beslenmiştir. Duvarların içindeki su kıtlığında dehasını ve gelişimi bulmuştur. Düşünce olarak su ima eder, taşar, kaçar ve çözünür. Büyütür ve öldürür. Aşkın gözyaşları gibi birleştirir ve ayırır” Felsefesini dile getiriyor.

 

Organizasyon tarafından enstalasyon sergiyi gezen ziyaretciler tüm sokak yiyecek mekanlarını davetlilere ve semt halkına açarak alışılmışın dışında resepsiyon verildi. İkram edilen otantik yiyecekler yine dünyada bir benzeri olmayan Sanat mekanına dönen hamam sefasını dile getirdi. Yine hamam dışında bitişik bahçesinde gerçekleşen Türk sufi ve klasik canlı müzik, hamamı çağrıştıran gecenin en keyifli taraflarından biri oldu.  

 




Projenin Kimliği

Faaliyet Angelo Bucarelli’nin mekana özgü sanat enstalasyonu

Destekleyen kuruluslar İstanbul İtalyan Kültür Merkezi

Projenin adı "Su. Aşkın gözyaşları gibi "

Küratör Laura Barreca

Projenin yöneticisi Organizasyon ve sanat yönetmeni Pınar Akalın

Uygulama yeri İstanbul, Fatih, Küçük Mustafa Paşa Hamamı, Mustantik Sokak

Uygulama tarihi ve süresi 15 Eylül - 13 Ekim 2013, davetiyeli 

Uygulayıcı kuruluş İtalya Spor ve Turizm Bölgesel İşler Bakanlığı, Ankara İtalya Büyükelçiliği, Türkiye Cumhuriyeti Roma Büyükelçiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Fatih Belediyesi

İstanbul İtalyan kültür merkezi tarafından düzenlenen sergi Astaldi, Eni ve Yapıkredi katkılarıyla gerçekleşti. Simone Cenedese, Stepevi, Simpe Life, Niche Glass, Mustafa Oney in teknik yardımlarından yararlanıldı

Küçük Mustafa Paşa Hamamı, 1477 yılında Fatih Sultan Mehmet zamanında Bizansın Osmanlılar tarafından fethedilmesinden 24 sene sonra inşa edilmiştir   

 

 

yilmazparlar@yahoo.com

 

 

19 Ağustos 2013 Pazartesi

BASF, "Biz kimya yaratıyoruz dünya turu" ile yeniliklerini sergiliyor-Yılmaz Parlar

BASF, "Biz kimya yaratıyoruz dünya turu" ile yeniliklerini sergiliyor
Dünyanın lider kimya şirketi BASF’nin “Biz kimya yaratıyoruz dünya turu” 19-21 Ağustos tarihleri arasında İstanbul'daki Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştiriliyor.










Ocak 2012'de Mannheim, Almanya'da başlayan dünya turu,İstanbul’a gelmeden önce dünya genelinde 10 şehri ziyaret etti.



BASF'nin 10 farklı alandaki inovatif çözümlerini sergilediği “Biz kimya yaratıyoruz dünya turu” (We create chemistry world tour); iş ortakları, müşteriler, basın mensupları, STK temsilcileri, çalışanlar ve üniversite öğrencilerinden oluşan bir topluluğu bir araya getiriyor. İnteraktif sergi, şirket paydaşlarının BASF'nin toplumun günümüzdeki ve gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayan kapsamlı ürün portföyünü ve teknolojilerini deneyimlemesine yardımcı olmak üzere tasarlandı. BASF, etkinlik kapsamında bitki koruma ürünlerinden elektromobilite çözümlerine; modern yalıtım malzemelerinden sürdürülebilir beton teknolojilerine kadar 10 farklı inovasyonunu tanıtıyor. AgCelence, Consumer Driven Innovation (Tüketici Odaklı İnovasyon), Ecoflex-Ecovio, Elastopave, Emobility (Elektromobilite, Modern Insulation (Modern Yalıtım), New Concrete Technology (Yeni Beton Teknolojisi), Pure Balance, smart forvision ve Windy Future (Rüzgarlı Gelecek) temalarına sahip 10 ayrı BASF standını ziyaret eden katılımcılar, yetkililerden BASF’nin sunduğu çözümlere ilişkin detaylı bilgi aldı.




Etkinlikle ilgili görüşlerini paylaşan BASF Türk Kimya CEO’su Volker Hammes, "2050 yılında, bu gezegende dokuz milyarın üzerinde insan yaşayacak. Bu nüfus artışı çok büyük global zorlukların yanı sıra, özellikle kimya endüstrisi için pek çok fırsatı da beraberinde getirecek. Kimyaya dayanan yenilikler, global zorlukların ele alınmasında önemli bir rol oynayacak. BASF olarak, Türkiye'nin dört bir yanından davet edilen iş ortaklarımızın, basın mensuplarının ve öğrencilerin yeniliklerimizden bazılarını deneyimleme fırsatı bulduğu ‘Kimya yaratıyoruz’ dünya turuna ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz. Tur, günümüzün ve geleceğin ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanan ve kısa bir süre önce piyasaya sunulan 10 BASF çözümünü sergiliyor" dedi.
Kimya, yaşam kalitesini arttıran; doğal kaynakları, çevreyi ve iklimi koruyan yenilikçi ve sürdürülebilir çözümleri ile geleceğin zorluklarını aşmada kilit bir rol oynarken, BASF yöneticileri ise inovasyonun uzun vadeli başarının anahtarı olduğunu belirtiyor. Entegre bir global kimya şirketi olarak benzersiz bir konuma sahip olan BASF, ekonomik başarıyı, sosyal sorumluluğu ve çevreyi korumayı bir bütün olarak görüyor.
Rakamlarla BASF'de ARGE




BASF, 2011 yılında 1.6 milyar Avro olan ARGE harcamalarını 2012 yılında 1.7 milyar Avro'ya yükseltti. Bu artışın, BASF'nin araştırmalarını global pazarlara ve müşteri sektörlerine daha yakın bir şekilde yeniden yapılandırma hedefiyle ilgili olduğu belirtiliyor. 2012 yılında pazara 250'den fazla yeni ürün çıkartan BASF'nin araştırma ekibi, 2012 yılında yenilikçi gücünü yeni bir performans seviyesine çıkarttı.
BASF'nin dünyanın dört bir yanındaki şirketlerinin ARGE departmanlarında çalışan kişi sayısı 2011 yılında 10.000 iken, bu sayı 2012 yılında %3.9'luk bir artışla 10.500’e ulaştı.Bu çalışanlar aracılığıyla 3.000 farklı proje yürüten BASF, ARGE ve inovasyon alanlarındaki teknolojisini güçlendirerek kimya sektörüne liderlik etmeyi sürdürüyor.








Dünyanın lider kimya şirketi BASF olarak portföyümüzde; kimyasallardan plastiklere, bitki koruma ürünlerinden petrol ve doğalgaza kadar birçok ürün yer alıyor. Ekonomik başarıyı, sosyal sorumluluk ve çevresel korumayla birleştiriyoruz. Toplumun bugüne ve geleceğe dair ihtiyaçlarını karşılamak adına, hemen hemen bütün endüstriyel alanlarda bilim ve inovasyon aracılığıyla müşterilerimize hizmet sunuyoruz. Ürünlerimiz ve çözümlerimizle kaynakların korunmasına, sağlıklı gıda teminine ve hayat kalitesinin artırılmasına katkı sağlıyoruz. Kurumsal hedefimiz doğrultusunda; sürdürülebilir bir gelecek için kimya yaratıyoruz. 2012 yılı sonu itibarıyla dünya çapında 110 binin üzerinde çalışanı bulunan ve bu dönemde satışları 72,1 milyar Avro olarak gerçekleşen BASF’nin hisseleri Frankfurt (BAS), Londra (BFA) ve Zürih (AN) borsalarında işlem görüyor. BASF hakkında daha ayrıntılı bilgiye www.basf.com.tr adresindeki internet sitesinden ulaşılabiliyor.

yilmazparlar@yahoo.com

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Zorlu Enerji’nin Pakistan Rüzgar Santrali üretim ve ticari satışa başladı-Yılmaz Parlar

Zorlu Enerji’nin

Pakistan Rüzgar Santrali

üretim ve ticari satışa başladı

Zorlu Enerji’nin Pakistan’da kurduğu ülkenin ilk rüzgar santrali, Pakistan Ulusal İletim ve Dağıtım Şirketi’ne (NTDC) ticari elektrik satışına başladı. Pakistan Jhimpir’de bulunan rüzgar santrali, 20 yıl boyunca 350 bin hane halkını aydınlatacak. Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, “Pakistan’ın uluslararası yatırımla hayata geçen ilk rüzgar santralinde imzamızın yer almasından gurur duyuyoruz. Enerji sektörü açısından büyüme potansiyeli olan Pakistan’la yürüttüğümüz ilişkilerimizi, önümüzdeki dönemlerde de sürdüreceğiz” dedi.



Zorlu Enerji Grubu şirketlerinden Zorlu Enerji Pakistan’ın, 144 milyon dolar yatırım maliyeti ile Pakistan Jhimpir’de kurduğu 56,4 MW gücündeki rüzgar santrali, üretime geçti. Güvenilirlik testleri de başarı ile tamamlanan Santral, Pakistan Ulusal İletim ve Dağıtım Şirketi’ne (NTDC) ticari elektrik satışına başladı.

Pakistan’ın ilk rüzgar santrali, tam kapasite ile üretime geçtiğinde yılda 159 bin MWh (Megawatt saat) elektrik üreterek, ülkenin yenilenebilir enerji kurulu gücünün artışında ve enerjide dışa bağımlılığının azalmasında önemli bir rol oynayacak.

Konuyla ilgili açıklama yapan Zorlu Enerji Genel Müdürü Sinan Ak, “Zorlu Enerji Grubu olarak, yaklaşık 20 yıldır faaliyet gösterdiğimiz enerji sektöründe yenilenebilir yatırımlara özel bir önem veriyoruz. Türkiye’de olduğu gibi yurt dışında da yenilenebilir enerji yatırımları yapıyoruz. Rüzgar santrali yatırımımızla nüfusu 170 milyonu aşan, Asya’nın gelişmekte olan ülkesi Pakistan’ın enerji üretimine de katkıda bulunuyoruz. Zorlu Enerji olarak bugün, yenilenebilir enerji kaynakları bakımından oldukça zengin olan ülkenin, enerji talebini karşılamak konusunda önemli bir katkı sağlayacağına inandığımız ilk rüzgar santralini kurmuş olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz” dedi.



“Santralin kapasitesini 300 MW’a kadar yükseltme opsiyonuna sahibiz”

Tarihi ve kültürel bağların iki ülke arasındaki ilişkileri her zaman güçlü kıldığını söyleyen Sinan Ak, “Pakistan’ın uluslararası yatırımla hayata geçen ilk rüzgar santralinde bir Türk şirketin imzasının yer alması, iki ülke arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarını daha da güçlendiriyor. Santralimizde üretimi etkileyebilecek risklere karşı Pakistan devletinin teminatını almış olmamız da bize duyulan güvenin önemli bir göstergesi. Pakistan Rüzgar Santralimizin kapasitesini 300 MW’a kadar yükseltme opsiyonuna sahibiz. Önümüzdeki dönemde sektörümüz açısından önemli bir büyüme potansiyeline sahip olan Pakistan’da yatırımlarımızı artırmayı değerlendiriyoruz” dedi.

Yaklaşık 350 bin hane halkının elektriği Zorlu Enerji’den

Pakistan Alternatif Enerji Geliştirme Kurulu ile 2006 yılında imzalanan anlaşma kapsamında mevzuat değişikliği ve rüzgar hızındaki olası değişiklikler gibi üretimi etkileyebilecek risklere karşı Pakistan devletinin teminatı alındı. Santralde üretilecek elektrik ile her yıl yaklaşık 350 bin hane halkının aydınlanması sağlanacak.



Ödüllü Rüzgar Santrali

Zorlu Enerji, projenin finansmanı için 2011 yılının son çeyreğinde IFC, Asya Kalkınma Bankası, ECO Ticaret ve Kalkınma Bankası ile Habib Bank Limited ile kredi anlaşması imzaladı. Temin edilen 111,1 milyon dolarlık kredi ile santral çalışmalarına hız veren Zorlu Enerji, Project Finance Magazine tarafından 2011 yılında, “Ortadoğu’nun En İyi Yenilenebilir Enerji Finansmanı Ödülü”ne layık görülmüştü.

Zorlu Enerji Grubu

Zorlu Enerji Grubu; elektrik üretimi ve satışı, doğal gaz ticareti ve dağıtımı, enerji santrallerinin projelendirme aşamasını da kapsayan “anahtar teslim” inşası, enerji santrallerinin uzun süreli bakım-işletim hizmetlerinin sunulması gibi geniş yelpazede katma değeri yüksek hizmet çeşitliliği sunmaktadır. 5 doğal gaz santrali, 7 hidroelektrik santrali, 1 jeotermal santrali, 1 rüzgar santralinden oluşan portföyüyle toplam 756 MW’lık kurulu gücü olan Zorlu Enerji Grubu, sektörünün öncü kurumlarındandır. Grup, Trakya ve Gaziantep bölgelerinde doğal gaz dağıtım faaliyetlerini de yürütmektedir. Elektrik satışı alanında da faaliyetleri bulunan Zorlu Enerji Grubu bünyesindeki Zorlu Elektrik Enerjisi İthalat İhracat ve Toptan Ticaret A.Ş.; Zorlu Enerji, Zorlu Doğal ve Rotor şirketleri aracılığıyla üretilen elektrik enerjisinin satışını sağlamak ve elektrik ticareti faaliyetlerini yürütmektedir. Şirket, serbest tüketici kapsamında yer alan kişi ve kurumlara doğrudan elektrik satışı yapmaktadır. Türkiye dışında Asya ve Orta Doğu’da enerji talebinin hızla arttığı pazarlarda bölgesel güç olmak yolunda faaliyetlerini sürdürmektedir. www.zorluenerji.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.

Zorlu Enerji Pakistan Ltd.

Zorlu Enerji Grubu’nun %100 sahibi olduğu Zorlu Enerji Pakistan Ltd., 2006 yılında Pakistan'da rüzgar enerji santrali kurmak üzere Pakistan Alternatif Enerji Geliştirme Kurulu (AEDB) ile anlaşma imzaladı. İmzalanan anlaşmaya göre Zorlu Enerji Pakistan Ltd. Haydarabat, Jhimpir bölgesinde yer alan rüzgar enerjisi geliştirme bölgesinde rüzgar enerji santrali kurarak 20 yıl boyunca elektrik üretecek.

yilmazparlar@yahoo.com

18 Temmuz 2013 Perşembe

Ticaret doğudan doğuyor-Yılmaz Parlar Bildirdi

Ticaret doğudan doğuyor
 

Türkiye bugüne kadar değişik nedenlerle ihmal edilmiş olan İran ile ticari ilişkilerde yeni adımlar atıyor. Bugüne kadar istenen seviyeye ulaşamayan iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin 30 milyar dolara ulaşması için düğmeye basıldı. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin sektörel bazda geliştirilmesi için Tebriz çok önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı. 6-7 Temmuz’da düzenlenen Uluslararası Ekonomik Ticaret Forumu’na Türkiye’de çok önemli bir katılım gerçekleşti.
 
İran ve Türkiye’Nin çevresinde yer alan 35 ülkeden 350’yi aşkın iş adamının da katıldığı zirvede somut sayılabilecek iş bağlantıları yapıldı.
Türkiye’den zirveye katılan Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, komşumuz İran ile ticaretin geliştirilmesi için çok ciddi çalışmalar yapıldığını belirterek, “Uluslararası düzeyde yapılan bu zirve hem iki ülkenin birbiri ile ticaretinin geliştirilmesinde hem de çevre ülkelerle ticaretin geliştirilmesi noktasında büyük katkı yapacak. Çok sayıda Türk şirketinin bu toplantıya katılması bunu gösteriyor” dedi.

Zirvede bir konuşma yapan Doğu Azerbaycan Eyalet Valisi Ali Rıza Beygi de zirve sırasında yapılan ikili görüşmelere dikkat çekti ve şu noktaların altını çizdi:

Çok kısa sürede Türkiye ve İran arasındaki ticaret hacmi yıllık 30 milyar dolara ulaştırılmalı
Buna iki ülkenin üst düzeyde destek verdiği görüldü.
Hem iki ülkenin özel sektör mensuplarının hem de kamu kuruluşlarının bu konuda ciddi bir gayret içinde olduğunu gördük.

Vali Ali Rıza Beygi ayrıca eyaletin ticaretin geliştirilmesi için her türlü desteği vermeye hazır olduğunu vurgulayarak, “Her türlü yatırımın önünü açmaya hazırız. Destek bizden yatırım iş adamlarından.” dedi.

Toplantıya katılan Türk İran İş Konseyi Başkanı Ali Osman Ulusoy da yaptığı konuşmada uzun yıllardır İran ile iş yaptıklarını, iki ülkenin ticari ve kültürel iş birliğinin önemini vurguladı. Ulusoy aradaki bürokratik engellerin kaldırılması halinde ticaretin artmaması için hiçbir nedenin olmadığını söyledi.

NELER YAPILDI
 
Uluslararası Ekonomik Ticaret Forumu’nda Aras bölgesine ziyaretleri yapıldı ve formlar düzenlendi. Akşam Tebriz Ticaret Odası’nın koordine sektör toplantıları organize edildi.

Kısa adı TİSİAD olan Türk İran Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı Hamid Kian Tebriz Zirvesi ile ilgili verdiği bilgiye göre Toplam sunulan proje sayısı 430 ve projelerin değeri 15 milyar Avro ya ulaşmakta olup yapılan bağlantılara göre 7 milyar Avroluk kısmı kısa sürede başlayacaktır. İki ülke arasında hatta üçüncü ülkelere yönelik tekstil, mobilya, inşaat, makine ve turizm alanlarında büyük ölçüde işbirliği imkanları bulunuyor.

İran özellikle serbest bölgelerde yatırım yapacak firmalara çok önemli kolaylıklar sağlıyor. Bedava sayılacak enerji sunuyor çok düşük fiyatlara arazi imkanı sağlıyor ve önemli teşvikler ve 20 yıla varan vergi muafiyeti tanıyor.

17 Temmuz 2013 Çarşamba

14 Temmuz Fransız Ulusal bayramında İstanbul Başkonsolosu Herve Magro-Yılmaz Parlar


ÖZGÜRLÜKLER YOLUNDAKİ İLERLEYİŞİNİZDE YANINIZDAYIZ


14 Temmuz Fransız Ulusal bayramında İstanbul Başkonsolosu Herve Magro 4 yıl geçirdiği görevini tamamlarken veda konuşmasıda sayılan günün mana ve ehemiyetini anlatan konuşmasında çok sıcak mesajlar verdi. Türkçe ve Fransızca olarak yaptığıkonuşmasında “Barış sürecini başarıyla sonuçlandırmak gibi son haftalarda yaşanan olaylardan doğru dersleri çıkarabilmek, Türkiye demokrasini daha güclü kılmak adına birer fırsattır. Özgürlükler yolundaki ilerleyişinizde daima yanınızda yer alacağız.”dedi


İstanbul’da kutlanan 14 Temmuz Fransız Ulusal bayramıFransız sarayında konsoloslukca verilen resepsiyonla kutlandı. Yabancı -Türk işdünyasının, siyasi, sanat akademisyen ünlüleri bürokrat teknokrat ve İstanbul’un elit konukları davette buluştular.


Resepsiyonun ramazan ayına denk gelmesi nedeniyle dine olan saygı ve nezaketi ile iftar saatinde noktalayan ve ikramın iftardan sonra yapılması gözlerden kaçmadı.




İstanbul Başkonsolosu Herve Magro konuşmasında “Gelişimizden bu yana dördüncü kez ulusal bayramımızı birlikte kutlamak amacıyla bu denli kalabalık şekilde eşim ile birlikte sizleri Fransız sarayında ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyorum. Bu gün Fransız iktidarın 224 ncü yıldönümünü kutluyoruz.

Bu aynı zamanda Bastil’in alınışından bir yıl sonra Fransa’nın tüm taraftarların tüm Fransız yurttaşların özgürlük ve eşitlik kardeşce beraberliğin simgesi gibi sayılan federasyon bayramının yıl dönümüdür. Böylelikle 14 temmuz 1790 da ülke genelinde gelen bu temsilciler aynı ulusal topluluğa aidiyet verilmesini ilan etmişlerdir. Bu gün milli birliliğimizin ortak arzusunu göstermeye ve kraliyet gücü ile ihtilalciler arasındaki çatışma çıkmaya yönelikti. 1880 de parlamenterler 14 temmuzu milli bayramımızı yapmaya resmi olarak karar verdiklerinde öne sürülen bu simge vesile olmuştu. Böylesi bu uzlaşma çabası bu denli değişken dünyaya açık olarak toplumlarımızda daha iyi geleceği göstermektedir.”




Mango Türkiye’nin son zamanlarda yaşanan olaylarada değinerek “Barış sürecini başarıyla sonuçlandırmak gibi son haftalarda yaşanan olaylardan doğru dersleri çıkarabilmek, Türkiye demokrasini daha güclü kılmak adına birer fırsattır. Özgürlükler yolundaki ilerleyişinizde daima yanınızda yer alacağız.”





Mango ikili ilişkilerle ilgili sözleri; “Gelecekten bahsederken tabiî ki ikili ilişkilerimizi anımsatmadan gecmiyeceğim. Geçen yıl sizlere yeni bir sayfanın açıldığını söylüyordum. Açıktır ki bundan daha sakin alanda çalışabilmekteyiz. İkili temaslar çoğalmıştır. Bir çok konuda Avrupa birliğide dahil olmak üzere diyaloğumuz güçlenmiştir. Ben kendi adıma törenlerimizin sıkıca bağlı olduklarına ikna olmuş biri olarak bu fikri sürdürmeye devam ediyorum. Bu aynı zamanda İstanbul’da geçirilen 4 yıl boyunca vermiş olduğunuz yardım ve göstermiş olduğunuz desteklerden dolayı hem eşim hemde kendi adıma sizlere teşekkür ederim. Burada bulunduğumuz süre boyunca ikili ilişkiler için varlığınızın önemini takdir edebildik. Sayıları 5 ila % 4o oranında artmış olan yurtaşlarımızın yanında ara vermeden çalışan Fransız kuruluşları etkinliklerini kastediyorum özellikle Avrupa liseler ve üniversiteler şeklinde öneminin gücünde olduğu zorluklarına rağmen kültür varlıklarımızın sürekliğini sağlıyan eğitim elemanlarını ve çalışanları kastediyorum.


Kendileri olmadan 14 temmuzun bu şekilde olamıyacağı şirketleri kastederek bu şirketlerki esas olarak ikili ilişkilerimizin dinamiğini temsil etmektedirler geldiğimizde bunların sayıları 250 idi bu gün ise 450 her iki tarafta kararlı çok daha iyi iş birliği yapabiliriz.”

Magro konuşmasınıyine “Yaşasın Fransa Yaşasın Türkiye”Şeklinde bitirdi.

Konuklar Canlı orkestranın nostaljik Fransız şarkılarıyla birlikte dans ederek eğlenerek günü kutladılar.


yilmazparlar@yahoo.com

13 Temmuz 2013 Cumartesi

GELECEĞİN PİLOTLARI ÖZYEĞİN ÜNİVERSİTESİNDEN-YILMAZ PARLAR


GELECEĞİN PİLOTLARI ÖZYEĞİN ÜNİVERSİTESİNDEN


12 Temmuz 2013 tarihinde, Özyeğin üniversitesi sivil havacılık yüksekokulu tarafından düzenlenen uçuş deneyimi programı, Üniversitenin bulunduğu Çekmeköy kampüsü’nde gerçekleştirildi. Tanıtım günleri kapsamındaki program genel uçuş bilgisi ve brifing şeklinde verildi.





Sivil Havacılık Yüksekokulu Müdürü Yard. Doç. Dr. Hatice Küçükönal, iki farklı lisans programı ile havacılık sektörüne hem havada hem de karada en iyi hizmeti sunacak profesyonelleri yetiştirdiklerini söyliyerek, Dünyadaki Sivil Havacılık durumu hakkında genel bilgiler verdi. “1568 ticari havayolu işletmesi, 14.000 toplam filo, 4.000 havaalanı. Taşınan yolcu sayısı 2.6 milyar. Doğrudan çalışan sayısı 8.4 milyon, dolaylı çalışan sayısı 9.3 milyon. 2009-2029 Dünyadaki pilot ihtiyacı sayısı tahmini 500.000 kadar. 2010 yılıitibarı ile bu sayı 232.100 idi. 2029 yılı itibari ile bu sayı 445.000 kadar olacak.”

Türkiye’deki sivil havacılığı durumu şu şekilde bilgileri verdi. “14 ticari havayolu işletmesi, 375 toplam filo. 49 havalanı, Havacılık işletmesi açısından havayolu işletmesi; 14 havataksi işletmesi ve 55 genel havacılık işletmesi olmak üzere toplam işletme sayısı 117. .

Türkiye’de 2012 yılı itibarı ile taşınan yolcu sayısı 130 milyon, Çalışan sayısı 204 bin, Ekonomik katkı 10.4 milyar lira.”


2023 Türkiye beklentileri; “100 genişgövde, 450 dar gövde ve 200 bölgesel uçak olmak üzere 750 uçaklı filo, 350 milyon yolcu kapasitesi, 500 uçuş noktası, yılda 500 pilot ihtiyacı”.olarak sıraladı.




Özyeğin üniversitesi programı hakkında ise “Sivil hava ulaştırma işletmeciliği, Pilot eğitimi lisans programı.” Öğrenimin lisan hakkında; % 100 ingilizce, Rusca, İspanyolca, Almanca farklı diller olarak.” Ayrıca ders programında geniş ders yelpazesine dayalı olduğunu vurguladı.


Öğrenim yapan öğrencilerin sektörle ilişkileri; seminerler, konferanslar, söyleşiler” şeklinde. Yapılacak geziler; Fiba Air ve Airbus. Staj ise gönüllü ve zorunlu esasa göre yapılacağını dile getirdi.


Verilecek dersler; Alan dersleri, Havayolu yönetimi, havaalanı ve faaliyetleri, Ucuş prensipleri vs. İşletme dersleriİşletmeye giriş, makro- mikro ekonomi, finansal muhasabe vs. seçmeli dersler havacılık ile seçmeli dersler havacılık dışı seçmeli dersler.


Hangi iş alanlarında iş bulabilecekleri konusunda öğrenciler aydınlatırken iş alanlarını işaret ederek hangi sektörel işlerde çalışabileceklerinin altını cizdi. .

“Ticaret Yönetimi, Turizm Yönetimi, Entegre Taşımacılık,Tur Operatörleri, Seyahat Acentaları, Çalışma Alanlarının Modernizasyon Çalışmaları,Terminal İşletmecileri, Havayolu ve Havaalanı Gelir-Gider Kontrol Yönetimi, Havayolu ve Havaalanı Müşteri İlişkileri Yönetimi, Pazarlama Stratejileri, Dağıtım Kanallarının Yönetilmesi, Yatırımların Yönetimi, Risk Yönetimi, Havayolu ve Havaalanı Finans Birimleri, Müşteri İlişkiler Birimi, Strateji Geliştirme Birimi.”

Puan sistemi YGS-6 puan durumu. Burs durumu 5 öğrenci % 100 tam burslu, 20 öğrenci % 50 burslu, 25 öğrenci % 25 burslu olarak alınmakta olduğunu, kontenjan olarak ise; 2011 yılında 40 öğrenci, 2012 yılı 50 öğrenci 2013 yılı 50 öğrenci.sayılarını açıkladı.

Pilot eğitimi lisans programı Eğitim Müdürü Yardımcıdoçent Bölüm Başkanı Dr. Semih Soran tarafından izah edildi. “Uçuş dersleri PPL Teorik ve uçuş eğitimi ATPL Teorik ve uçuş eğitimi. Akademik dersler; Hava taşımacılığı, Fizik, matematik vs. Seçmeli dersler: havacılık ile ilgili seçmeli dersler havacılık dışı seçmeli dersler.”

Eğitim Müdürü Semih Soran Pilot eğitimi için AYJET de uygulamalıolarak yapılacağını söyledi.

Pilot Eğitimi lisans programı; Yolcu taşımacılığı yapan havayolu işletmeciliği, Kargo taşımacılığı yapan işletmeler, Genel havacılık işletmeleri, Pilot eğitimi lisans programlarında öğretmen pilotluk.


Puan türü MF-4. Öğrenci burs durumu 6 öğrenci tam burslu 54 öğrenci burssuz. Kontenjan 2012 60 öğrenci- 2013 60 öğrenci şeklinde tanıtımlarını yaptılar.


Baş Yer Dersi Öğretmeni Emekli Kaptan Pilot Bülent Aksum Babacan lider tavrıyla Pilotluğu o anda sevdirdi. Size sevgiyi öğreteceğim dedi. Kaptanlık elbisesi içine girenin din dil ırk mezhep farkı olmadan birbirine güvenen ve seven kişiler olduğunu, Özyeğin Üniversitesinden alınan kültürle, Dünyanın her yerinden aranan bir pilot olunacağının ilk aşısını yaptı.Kuralları uygulamanın çok basitce ne kadar çok faydalı ve gerekli olduğunu beyinlere yerleştirdi. Bazı ailelerinde geldiği tanıtımda aileler tam anlamıyla emin ele teslim edildiğinin güveni ve sevinci yaşadılar.


Birifing ardından simülatör ile uçuş deneyimi yaptırıldı. Elbette ilk koltuğa oturma ve dersini alma şansına sahip olduk. Simülatör dersi Eğitim Müdürü Yardımcıdoçent Bölüm başkanı Dr. Semih Sorantarafından verilirken, öğretmen pilot Kaptan Pilot Serkan Sehlikoğlu sıra bekleyen öğrencilere teorik olarak kabindeki aletlerin tanıtımını yaptı.

Kız öğrencilerin daha istekli oldukları gözden kaçmadı. Kız öğrenciler, Sivil Havacılık Yüksekokulu Müdürü Yard. Doç. Dr. Hatice Küçükönal’dan geniş bilgiler aldılar.

Simülatör uçuşunda başarılı olan 3 öğrenci, AYJET Uçuş Okulu’nda bir sorti uçuş ödülü kazandılar .


Yilmazparlar@yahoo.com

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Villa Fe Butik Otelde Atla tedavi (Hippotheraphy)-At-Destekli Terapi" Yılmaz Parlar



YÖNETİCİLİĞİ ATLARDAN ÖĞRENECEĞİZ

Villa Fe Butik Otelde

Atla Gelişelim Seminerleri

Atla tedavi (Hippotheraphy), "At-Destekli Faaliyet" ve "At-Destekli Terapi".

İstanbul Çatalca’ya bağlı Elbasan köyünde, Akdeniz mimarisinin özelliklerini taşıyan antikacılardan koleksiyonerlerden toplanmış mobilya, aksesuar, duvar süslemeleri ve biblolarıyla muhteşem dekorlu butik otelde at destekli program eğitmeni İlginay Göbet Göksel “Atla Gelişelim” terapilerine başladı.





9 Temmuz 2013 tarihli basına tanıtım eğitim programı sonrası, Basın mensuplarına Otelin yöneticisi Fatma sevinç Top’a ait “Kızım” isimli saf kan yarışlar kazanmış atla uygulama yaptırıldı. Geri dönüş algılamalar alınarak hayata bakış test edidi.

İnsan elinin değdiği doğa güzellikleri kadar, insan eli değmemiş son derece doğal doğa içinde bulunan, Ferhan Kolverdi’nin sahibi olduğu yöneticiliğini Fatma sevinç Top’un yaptığı ev rahatlığını aratmayan Villa FE’de verilen eğitim lansmanında İlginay Göbet Göksel önce insan ve atlar arasındaki duygusal sezgisel algılamaların genel bilgisini verdi.

İnsanların 10 metre genişlik 10 metre derinlik ve 10 metrede yükseklik toplam 1000 metreküp kapalı bir alanda birisini fark etme özelliğe sahipken Atlarda bu rakam 15 milyon metreküp kadar. Ve bu alanda atların duygusal röntgen çekebildiğini,


İnsanların sol beyinle hayata başladıklarını iletişimde söz % 7 beden dili % 20 vurgu tonu % 93 olduğunu atlarda ise iletişimin % 93 olduğunun ön bilgilerini verdi.

Verdiği eğitimin özelliğini ve amacını; Tedavi binicilik normal ve engelli insanlar için fiziksel, duygusal, sosyal, bilimsel, davranışsal ve eğitim becerilerini geliştirmek hedeflere ulaşmak için at ve at destekli faaliyetlerin kullanılması şeklinde özetledi.


Fiziksel kadar Psikolojik olarak Hayvan sevgisi, ilişkisi, Korkunun ve endişenin yerini güven ve saygıya bırakması rahatlama, mutlu olma eğlenme yaşam sevinci zihinsel olarak, beş duyunun harekete geçmesi, motivasyonu artırma ve öğrenim kolaylığı,

sosyolojik olarak genellikle iletişim kurmak, duygusal sorunları çözme dikkat eksikliği giderme gibi şaşırtıcı sonuçlar elde edilebilir faydaları sıraladı.

Atla gelişim Atla tedavi (Hippotheraphy), sadece atların çevresinde olmak kanıtlanmış bulgularla bizim beyin kalıplarını değiştirir. Atlar onunla var kişiye bir ayna olarak tepki verir. At enerjinizi okuyor. Şeklinde “Atla Gelişelim” terapilerinin önemini vurguladı.


İlginay Göbet Göksel “Biz hep sol beyinle hareket ettik. Analiz ettik. Karar verdik. İş yerlerinde evimizde hep bizi domine eden düşünen bir beyin var. İş yerinde birbirimizi kelimelerle yönetiyoruz. Liderler, yöneticiler ultimatom veriyor ve altdaki kadro onu gerçekleştiriyor. Alışmışlar bu sisteme. Ama şöyle bir gerçek var.. İnsan yönetimini ancak sezgisel iletişim gerçekleştir. Sezgilerinle iletişime geçmeden ne yazık ki yönetemez ekibini. Üst düzey yöneticilerinden ego problemleri son derece çok şiddetli yüksek olanlar geldikleri zaman uygulamalar çok daha enteresan bir şekilde gerçekleşiyor. At bire bir karşı tarafta gerçek ne görüyorsa onu gösteriyor. Ata ne yaptırmak istiyorsa at yapmıyor, hırlanıyor sinirleniyor. Sezgisel iletişime geçmiyor hala kelimelere asılı kalıyor. At Düşünen beyin iletişimini reddediyor. İçten olmayan otantik olmayanı yapmıyor. Böyle bir gerçek var.”

3 adım metodu ile Duygu ve davranış arasında farkları Duyguları anlamak,karar-aksiyon ve normal hayatına dönmeyi atların sezgisel üstünlüğü örnekliyerek

“Karnı tok yırtıcı bir Jaguar hayvanın gelmesi atı ürkütmüyor, at jaguarın zarar vermiyeceğini anlıyor, ot yemesine devam ederek normal hayatına geri dönüyor. Ön yargılı değil o anlık yapması gerekeni yapıyor. Atlar, ihtiyaca göre tecrübelerine inandıkların at peşinden giderler Atların önde 15 derece ve kuyrukta15 derece görüş kaybı var. 360 derece görüşten atlar 330 derece görüş açısına sahipler, Bu bakış açısından hayatı okumamız odaklanmamız gerekiyor.”

Bu tür örneklerle Atlardan alınan enerji öğretilerle terapisini özetledi. Ve uygulamalara geçti. .



Bu güzel değerli seminerin mekanıda ayrı bir güzellikte. Otel ilgililerinden aldığımız bilgilere göre öncelikle otel ev olarak inşaedilmiş. Sonradan otel olarak turizm hizmetine girmiş. Son derece zarif mimari çizgiyi içini dolduran kullanım ve süs eşyaların inceliği izliyor. Adeta müze gibi. Sizi yormadan uzun müddet önünde incelemeye başlıyorsunuz. Seyrine doyamıyorsunuz. Bahçe yeşil tonlarıyla sizi kucaklıyor. Bu terapinin sanki bir parçası. 2 süit daire ile birlikte 11 avlu odası ile toplam yaklaşık 30 kişiye kadar misafir ağırlıyabiliyor.

"At-Destekli Terapi".Kişisel olarak, terapi alınabildiği gibi,,birkaç kişilik gruplara veya Kurumsal ekiplere de açık.

yilmazparlar@yahoo.com













.