14 Eylül 2020 Pazartesi

Kozmetikde Arıcılık Ürünleri-BEE O propolis-Yılmaz Parlar


Kozmetikde Arıcılık Ürünleri

Bal, arı sütü, polen, arı ekmeği, propolis, balmumu gibi biyolojik olarak aktif maddeler bakımından zengin içeriğe sahip doğal ürünler olan arıcılık ürünleri, sadece gıda ilaç değil, aynı zamanda mükemmel bir kozmetik ürünüdür. 



Arıcılık, türev ürünleriyle tedavi (apiterapi) medikal sektörün ve gıda sektörün yanı sıra kozmetik sektöründe gözbebeği durumunda yaygın olarak gelişmiştir.

Türkiye'nin ilk ve tek en büyük propolis üreticisi BEE’O ürün gamını, içeriğin temeli arıcılık olan yeni cilt bakım ürünlerinleriyle zenginleştirdi.
Günümüz arıcılık ürünleri, tüm dünyada tıp endüstrisinde ve diyet beslenmesinde ve kozmetikte güçlü bir yer edinmiştir.
Arı ürünlerinin yüksek biyolojik aktivitesi, onları birçok kozmetik ürününün vazgeçilmez bir bileşeni haline getirmiştir.

“Sözleşmeli Arıcılık Modeli” ile Anadolu’nun değerli arı ürünlerinden oluşan inovatif ve katma değerli % 100 doğal karışımlar, tabletler, damlalar, sprey, shot ve şuruplar üreten, Türkiye’nin ilk ve tek yerli inovasyon ödüllü propolis üreticisi BEE’O Propolis, yeni Apicare cilt bakım ürünleri serisini tanıttı.

Zoom Basın toplantısında, BEE’O Propolis’in kurucularından, Genel Müdür Gıda Yüksek Mühendisi Aslı Elif Tanuğur Samancı, yeni ürünlerin sunumunu gerçekleştirdi. 

Uluslararası Bal Komisyonu üyesi, TSE Ayna komite üyesi ve Uluslararası Standartlar Organizasyonu (ISO) arı ürünleri standardı komisyonu üyesi olan Aslı Elif Tanuğur Samancı, Türkiye’de arıcılık sektörüne yaptıkları yatırımları, propolis, arı sütü, polen, arı ekmeği ve ham bal gibi değerli arı ürünlerinden ve bunların insan sağlığı ve beslenmesindeki önemini vurguladı.

BEE’O Propolisi, 2013 yılında, Ziraat yüksek mühendisi- arıcılık uzmanı Taylan Samancı ve Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ile birlikte İTÜ ARI Teknokent'te KOSGEB AR-GE desteği ile kurduklarını belirten Aslı Elif Tanuğur Samancı, 2013 yılında 10 arıcı ile başladıklarını, bugün 4000 sözleşmeli üretici ile 450.000 arı kovanına ulaştıklarını belirtdi.

6.000 metrekarelik tesisleri, 160’tan fazla çalışanı ile Türkiye'nin en büyük propolis, arı sütü, arı ekmeği, polen ve ham bal üreticisi olduklarını ve 14 farklı ülkeye ihracat yaptıklarını belirten  Samancı, Anadolu propolisi bir dünya markası yapmayı hedeflediklerini açıkladı.




Tanuğur Samancı, "Şu anda ürünlerimiz, doğrudan satışın tüm avantajlarını online alışveriş keyfiyle birleştiren e-ticaret sitemiz www.beeo.com.tr'de ve Hipermarket zincirler başda olmak üzere 3.000’in üzerinde perakende satış noktasında, ayrıca BEE'O UP markasıyla 25.000 eczanede yer almaktadır.
Amerika'da ise BEE&YOU markamız  e-ticaret sitemiz uygulama ile ürünlerimize  her an, her yerde 7/24 ulaşmalarını kolaylaştıran, www.beeandyou.com üzerinden, Amazon, Wallmart, E-bay'de ve CVS eczane zincirleri ile 3.500 perakende satış noktasında ürünlerimiz satılmaktadır.” Şeklinde satış hakkında bilgileri verdi.
Güney Kore, Almanya, Hollanda, Belçika, İsveç, İngiltere, Fransa, Avusturya, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Dubai, Kıbrıs ve Suudi Arabistan gibi ülkelere de ihraçları olduğu, 7 yıllık firma oluş süreçlerinde, 33 farklı ulusal ve uluslararası ödüle layık görüldüklerini aktardı.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından da arı ürünleri konusunda Ar-Ge merkezi olarak tanımlandıklarını, yeni cilt bakımı serisi ürünleri geliştirmek için eczacı, kozmetolog, gıda mühendisi, biyolog ve kimyagerlerden oluşan 15 kişilik bilimsel ekip ile 2 yıl süren Ar-Ge projelerine 3.000.000 TL bütçe ayırdıklarını sözlerine ilave etdi.
İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden mezun Tanuğur Samancı, aktif bileşen içeren benzersiz bir formüle sahip çok amaçlı ürünleri hakkında bilgilendirmede; “Türkiye’de ilk kez propolis ve mineral çinko içeren doğal mineral filtreli, kimyasal filtre içermeyen, tamamen doğal bileşenlerden oluşan, patentli cilt bakım ürünlerimizi geliştirdik. Güneş kremi çeşitleri, nemlendirici vücut losyonu ve bebek pişik kremi ürettik. Arıcılık ve arı ürünleri ile ilgili yatırımlar yapmaya, katma değerli inovatif yeni ürünler geliştirmeye devam ediyoruz.”




BEE’O Apicare Vücut Güneş Kremi

Propolis ve çinko minerali ile güneşin zararlı ışınlarına karşı doğal koruma sağlayan vücut güneş kremimiz her cilt tipine uygun olması ile öne çıkıyor. Kemiklerimiz ve cildimiz güneşten yararlanırken, zararlı UVA ve UVB ışınlarını filtre eden propolis ve mineral çinko ile fark yaratan krem, tamamen doğal formülü ile paraben ve renklendirici madde içermiyor. Ürünümüz SPF 30 koruma özelliği gösteriyor. Üründe etken madde olarak, propolis ve mineral çinkonun yanında, shea yağı ve aleo vera da bulunuyor. Bu doğal bileşimi ile, cilde yumuşaklık kazandırırken, kuru ve hasar görmüş ciltler için aktif, onarıcı ve koruyucu bir rol oynuyor. Aynı zamanda cildin su kaybetmesini önlemeye destek oluyor.’’ diye açıklamada bulundu.

BEE’O Apicare Yüz Güneş Kremi

Tanuğur; ‘‘Artık yaz kış cildimizi güneşten korumamız çok önemli. Cilt kırışıklıklarının ve lekelerinin sebebinin güneş olduğu biliniyor. Doğal içeriği ile güneş lekelerine karşı koruyucu etki sağlaması için özel olarak ürettiğimiz yüz güneş kremimiz, propolis, çinko, B5 vitamini, zeytinyağı, aloe vera ve shea yağı içeriyor ve formülünde paraben ve renklendirici bulunmuyor. Güneşin zararlı UVA ve UVB ışınlarına karşı %100 doğal koruma sağlıyor. İçeriğindeki doğal bitkisel yağlar, vitaminler ve propolis ile cildinizi güneşten korurken beslemenin en doğal yolu.’’ dedi.

BEE’O Apicare Çocuk Güneş Kremi

Tanuğur; ‘‘Çocuk güneş kremimiz, 50 SPF güneş koruma faktörü ile çocukların narin ve hassas ciltleri için gereken ekstra korumayı sağlıyor. Propolis, çinko, B5 vitamini, E vitamini ve shea yağı ile formüle ettiğimiz ürünümüz, tamamen doğal, paraben ve renklendirici içermiyor. Çocuklar için %100 doğal koruma sağlıyor. Doğal bileşimi ile, cilde yumuşaklık kazandırırken, kuru ve hasar görmüş ciltler için aktif, onarıcı ve koruyucu bir rol oynuyor. Aynı zamanda cildin su kaybetmesini önlemeye de destek oluyor. Mineral çinkonun suya dayanıklı özelliği ile ciltte sürekli bir bariyer oluşturan krem, özellikle uzun süre güneşe maruz kalan çocuklarda annelerin yeni tercihi olacak.’’ diye açıkladı.

BEE’O Apicare Güneş Sonrası Losyonu

Tanuğur, güneş sonrası losyonu ile ilgili ‘‘İçeriğindeki E vitamini, aloe vera, shea yağı ve susam yağı ile cilde anında ferahlık ve bakım sağlayan ürünümüz, tamamen doğal bileşenlerden oluşuyor, paraben ve renklendirici içermiyor. Formülünde bulunan propolis ve bitkisel yağlar ile hassas ciltler dahil her cilt yapısına uygun olan losyonumuz, cildin nem dengesini korurken, pürüzsüz ve parlak bir görünüm sağlıyor. Özellikle kuru ciltlerde görülen pullanmayı azaltarak, deri esnekliğinin geri kazanılmasına destek oluyor. Kuru veya hasar görmüş cildin görünümünü̈ de iyileştirirken, kızarıklık ve tahrişi azaltıyor.’’ dedi.

BEE’O Apibaby Pişik Kremi 

Tanuğur, bebek pişik kremi ile ilgili şunları ifade etti; ‘‘Propolis, mineral çinko, B5 vitamini, shea yağı ve jojoba yağı ile formüle edilen ürünümüz, bebeklerin hassas ve narin cildi için, çok özel bir bakım sağlıyor. Tamamen doğal bileşenlerden oluşması annelerin içini rahatlatıyor. Her bez değişiminde kullanıma uygun, kolayca sürülebilir özellikte bu ürün, renklendirici, paraben ve parfüm içermiyor. İçeriğindeki propolis ve mineral çinko ile antibakteriyel, antifungal ve antioksidan özellik göstererek pişik oluşumunu önlemeye ve ciltteki tahrişi gidermeye yardımcı oluyor. B5 Vitamini ve shea yağı ise, cildin nemlendirilmesine ve beslenmesine katkı sağlarken, cilt yüzeyindeki kızarıklara karşı da koruyucu özellik gösteriyor.” dedi.

Modern bir insanın hayatı kozmetik olmadan düşünülemez. Modern tüketici, doğal içeriklere dayalı formülasyonları tercih etmektedir. Kozmetik kavramı sadece kozmetik ürünleri değil, aynı zamanda bazı eksiklikleri gidermeye yönelik prosedürleri de cilt hastalıklarının önlenmesi, cilt yaşlanmasının önlenmesi vb. İçerir.

Bal, modern kozmetikte yaygın olarak kullanılmaktadır. Cildin beslenmesini normalleştirir, kan dolaşımını ve metabolik süreçleri uyarır, hasarlı cildin yenilenmesine yardımcı olur, mikroorganizmalar dahil olmak üzere olumsuz çevresel faktörlerin etkisine karşı direnci artırır.

Lokal bağışıklığı sağlayan hücrelerin potansiyeli artırılarak cilt gençleşir ve hücre yenilenmesi hızlanır. Arı sütünün protein, yağ, çeşitli vitamin ve hormon içeren kozmetik ürünlerde kullanılması cilt hücrelerinin yaşamsal işlevlerinin iyileştirilmesine yardımcı olur.

Polen içeren kremler ve losyonlar oldukça besleyici ve antiinflamatuardır. Cildi erken yaşlanmaya karşı iyi korurlar. Arıcılık ürünleri ve kullanımları tüm insan vücudu üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir, bağışıklık sistemini güçlendirir. Arı sütü, propolis, polen, arı zehiri hemen hemen tüm bilinen vitaminleri ve birçok minerali içerir.

Arının endemik bitkilerde dahil olmak üzere çiçeklerden topladığı içerikler Cildin sıkılığını ve elastikiyetini geri kazandırmak ve yaşa bağlı değişikliklerin neden olduğu yaşlanma ile mücadele etmek için yoğun besleyici kompleks sağlar.Tazelik ve sağlık hissi verir
yilmazparlar@yahoo.com

8 Ağustos 2020 Cumartesi

-Beyoğlu Talimhane Sahne-Yilmaz Parlar


TÜROB Muhteşem Projesi

Enerjik ve çekici kültürel sanat etkinlikleri statik cazibe merkezlerini ve destinasyonları canlandırmak ve yenilemek isteyen turizm politikasına anında hitap eder. 
Yönetim Kurul Başkanlığını Müberra Eresin’in yaptığı, Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), Otel sıklet merkezlerimizden Talimhane’de, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Beyoğlu Kültür Yolu projesi kapsamında, Beyoğlu Belediyesi İşbirliği ile “Beyoğlu Talimhane Sahne” projesini gerçekleştirdi.




Turizm sadece ticari faaliyetlerin bir toplamı değil, aynı zamanda tarih, doğa ve geleneğin ideolojik bir çerçevesi, kültürü ve doğayı kendi ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirme gücüne sahip bir çerçevedir. Kültüre dayalı sanat etkinlikleri, şehir turizminin ve kentsel politika yapımının temel dayanağıdır. Sanat etkinliklerin çoğalması sektör için genişlemeye işaret eder. Kentsel sanatsal etkinlikler çoğaldıysa, kent turizminin yükselişi önemli bir etken olmuştur. Turizm açısından bakıldığında, sanat etkinlikleri, hem dış ziyaretçilere hem de yatırımcılara hitap eden bir dizi cazibe merkezini temsil eder. İşte bu nedenle kültürel bu proje muhteşem olarak tanımlanabilir.




6 Ağustos 2020 Perşembe günü, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Beyoğlu Kültür Yolu Projesi’ninde dahilinde olan Beyoğlu Belediyesi ile Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) paydaşlığıyla kurulan “Beyoğlu Talimhane Sahne” kültürel etkinlikler için resmi açılışı yapıldı.

Beyoğlu Talimhane Sahnenin açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin TÜROB Yönetim Kurul üyeleri, iş, siyaset ve sanat  dünyasının seçkin isimleri, akademisyenler, elit davetliler katıldılar. Yüce Atatürk’ümüz başda olmak üzere gazi, şehitlere saygı duruşu ve İstiklal marşı sonrasında protokol açılış konuşmaları yapıldı. İstanbul Devlet Modern Folk Müzik Topluluğu bir konser verdi 




İstanbul’a gelen turistlerin büyük bir bölümünün ilk tanıştıkları yerin Talimhane olduğunu söyleyen, TÜROB Başkanı Müberra Eresin "Biz Talimhane'ye sonuna kadar inananlardanız. Bu bir başlangıç olacak. 2-3 yıl öncesinde turizmde yaşanan sıkıntılı günlerde en çok etkilenen bölge Talimhane olmuştu. 2019 yılından itibaren en hızlı toparlanan ve yükselişe geçen bölge yine Talimhane oldu. Pandemiyle birlikte tüm turizm sektöründe olduğu gibi Talimhane otelleri de sıkıntılı bir dönem yaşıyor. Bu günler de geride kalacak ve Talimhane 10 bini aşan yatak kapasitesiyle yine binlerce turistin konaklamasını ve ağırlanmasını sağlayacak. Talimhane İstanbul’un en önemli turizm bölgelerinden biri olma niteliğini sürdürecek” dedi.
Eresin, “Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy da desteğini esirgemedi ve Talimhane’nin proje kapsamına alınmasını sağladı. Bu nedenle kendisine teşekkürlerimizi sunuyoruz. Talimhane’nin yeniden düzenlenmesi konusunda büyük bir çaba gösteren Beyoğlu Belediye Başkanı Sayın Haydar Ali Yıldız’a da teşekkür ediyoruz” şeklinde projeye destek verenleri açıkladı.



Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Talimhane Sahne ve 8 Ağustos'ta başlayıp Eylül sonuna kadar devam edecek Beyoğlu Kültür Festivali ile İstanbul sosyal hayatının kalbi, opera ve baleden halk müziği ve tiyatroya uzanan bir sanat coşkusuyla atacak. Beyoğlu'nda yaptığınız bir yürüyüşte dili, kültürü, inancı birbirinden farklı nice hayatların içinde yol alırsınız. Bu toprakların medeniyet mirası bizlerle yaşamaya devam etmektedir. Üzerimize düşen görev, mirası varise ulaştırmak için korumaktır. Bunun en estetik ve zarif yolu ise kültür ve sanat etkinlikleridir. Açılışını yapmakta olduğumuz 147 kişi kapasiteli Talimhane Sahne ile Beyoğlu Kültür Festivali de bu düşünceden hayat bulmuştur" ifadelerinde bulundu. 




Talimhane bölgesinin yerli, yabancı binlerce misafire ev sahipliği yaptığını belirten Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız  "Kültürün ve sanatın yaşaması, devam etmesi için yerel yöneticiler başta olmak üzere devletimize, milletimize, sanatçılarımıza hep birlikte destek olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bizler bu dönemde sanatın ve kültürün kalbi olan Beyoğlu'nda hem sanata ve kültüre bir destek, hem de sanatçıya ve kültür insanlarına, sinema sektörüne her anlamda destek verebileceğimiz arayışlar içerisinde olduk. İstedik ki insanları ağırlayan bu bölge artık sanatı da kültürü de müziği de ağırlasın. Sanat ve kültür de burada en yüksek bir dozda kendine yer bulabilsin" dedi

Konuşulan konular gerçekdende, Turizmde artan rekabetçi baskılar ve rekabet eden gündemlerle karşı karşıyadırlar ve bir dizi tutarlı hedef ve politika çerçevesine ihtiyaç duyulmaktadır. 




Sanat etkinlikleri kültürel politika ve şehir turizmi politika hedeflerini ayrı ayrı karşılayan bir dizi fayda sağlayabileceğini açıkça gösterir.
Şehrin sanatsal arzların, sanat etkinliklerin turistik cazibe merkezlerine ve şehir imajına aktarılabilirliğiyle, anında çekici olasılığını artırır. Sahne, izleyici kültürel turizmciler için karar faktörü olarak önemli bir rol oynar.

Bu nedenle, Sahne, sanata katılımın derin bir itici gücüdür.
Farklı ortamların farklı ekonomik, sosyal, davranışsal ve sembolik çağrışımları vardır. Sanatsal etkinliklerin stratejik turizm üzerindeki etkisi analiz edildiğinde imaja olan katkısıyla “Proje” muhteşem olarak nitelik kazanıyor. 

yilmazparlar@yahoo.com



  

6 Haziran 2020 Cumartesi

EGD -Perder-Güvenilir Gıda Platformu-Yılmaz parlar


SKAL’dan Turizme Canlılık

Turizmi durduran, Dünya çapında COVID-19 salgınıyla seyahat kaygısı çağında pandemi sonrası, turistlere gönül rahatlığı sağlayacak yeni sanitasyon protokollerin yapıldığı şu günlerde SKAL İstanbul Kulübü, turizmimizi canlandıracak, oteller ve turistik işletmeler için çok önemli “Temizlik ve Hijyen” bilgilendirme, konferansına imza atdı. 


Pandemide Rekor Kolanyanın


Ekonomi Gazetecileri Derneği ve Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak moderatörlüğünde gerçekleşen online buluşmada İstanbul Perder Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güzeldere “ Tüketici satınalma alışkanlıklarında önemli değişimler var. Özellikle Mart -Nisan arasında evde yemek yapma oranında % 80’e yakın bir artış var. Ayrıca toplam sepet içinde % 40 a yakın gıda, temel ihtiyaç ve temizlik malzemesi alımında artış oldu. Temel gıda ürünlerinde % 50, kişisel bakım ve ev temizlik ürünlerinin satın alınmasında % 40 artış oldu. Kişisel bakım ürünleri içinde ise % 860 artış ile rekor kolonyanın.  Ayrıca mayada  % 430, makarnada %53 lük bir artış oldu.”dedi

Fahiş Fiyatları Engellediler Rafları Boş Bırakmadılar

Pandemi sürecinin başlaması ile tüketim ve satınalma alışkanlıklarındaki değişimler, gözlerin perakende sektörüne çevrilmesine neden oldu.
Güvenilir Ürün Platformu katkılarıyla düzenlenen ‘Perakende Sohbetleri’ toplantısında ekonomi basını  ile bir araya gelen İstanbul  Perder Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güzeldere perakende sektörünün güncel durumu ile ilgili soruları yanıtladı.
Ekonomi Gazetecileri Derneği ve Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak moderatörlüğünde gerçekleşen online buluşmada İstanbul Perder Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güzeldere şunları söyledi.

Perakende Sektörünün Stokları Tam




Pandemi sürecinin başlaması ile özellikle makarna ve kolonya gibi ürünlerin aşırı talebi nedeni birkaç gün piyasada fahiş fiyatlarla karşılaşıldı ancak PERDER olarak çok hızlı davranarak kamuoyuna gerekli bilgilendirmeyi yaptık, fırsatçılara mahal vermeyeceğimizi, stoklarımızın yeterli olduğunu ve paniğe gerek olmadığını ifade ettik.  Bunu da kendimize görev edindik ve süreç boyunca da bu görevimizi doğru bir şekilde yönettik. Ürün tedariğinde de tüm üretici firmalarla istişare de bulunarak vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarını karşılaması için çok özverili bir şekilde çalıştık.

Dünya Sağlık Örgütü Eylül-Ekim ayı gibi iki dalga olabileceğinden bahsediyor bizim pandemi sürecinin en başından itibaren hiçbir zaman stok problemimiz olmadı hiçbir şekilde tüketiciyi mağdur etmedik ve ürünle buluşturduk şu an ve ilerisi içinde stoklarımız tamdır.

Marketlerimizde özellikle hijyene çok dikkat ederek hem çalışanlarımızın hem müşterilerimizin sağlığını maksimum seviyede koruduk ve korumaya devam ediyoruz.  Perakende sektöründede yeni normal diye bir tabir oluştu artık hem çalışanlar, hem işleyiş hem de tüketici için düzenlemeler ve değişiklikler var.

% 860 Artışla Rekor Kolonyanın




2019’un ilk çeyreğinde Türkiye’nin toplam tüketim harcamaları 1 trilyon 61 milyon TL bunun %35 ini perakende harcamaları oluşturuyor. Ayrıca tüm sektörlerin toplam cirosu olan 350 milyar TL içinde perakendenin payı %12. Perakende sektöründe toplam çalışan sayısı 2 milyon 720 bin kişi.
Tüketici satınalma alışkanlıklarında önemli değişimler var. Özellikle Mart -Nisan arasında evde yemek yapma oranında % 80’e yakın bir artış var. Ayrıca toplam sepet içinde %40 a yakın gıda, temel ihtiyaç ve temizlik malzemesi alımında artış oldu. Temel gıda ürünlerinde %50, kişisel bakım ve ev temizlik ürünlerinin satınalınmasında %40 artış oldu. Kişisel bakım ürünleri içinde ise %860 artış ile rekor kolonyanın.  Ayrıca mayada  % 430, makarnada %53 lük bir artış oldu.

25 Milyar Tl Ciro

İstanbul PERDER olarak 41 üyemiz ve markamız var. Toplam 30bin çalışanımız, 1716 satış noktamız ve 1 milyon metrekarelik satış alanımız ile halkımıza hizmet ediyoruz. Cirosal büyüklüğümüz ise 25 Milyar TL.

Yeni Alışverişçi Ve Yeni Perakendeci

Yeni alışverişçi ve yeni perakendeci diye iki ayrı kavram gelişti. Yeni alışverişçi daha bilinçli, evinde daha fazla zaman geçiren ve hayatın kıymetini bilen ayrıca hijyen odaklı ve bilinçli beslenen kişi . Yeni perakendeci ise hijyen konusunda çok daha hassas, müşterilerinin ihtiyaçlarını maksimum önlemlerle karşılayan, tüketim alışkanlıklarına ayak uyduran ve kendini uzmanlaşarak geliştiren kişi ve sistemler. Yeni tüketici gerçekten eskiye göre daha bilinçli bunu açık ürünlere olan talebin düşmesinden söyleyebilirim.

Fiyatı en çok artan ürünler sarımsak, zencefil , kağıt grubu ürünler ile kolonya. Bunlar haricinde yüksek oranda artış olan bir ürün olmadığını söyleyebilirim. Satış yöntemlerinde online alışveriş’e kayma var  online satışlar 5 kat arttı.

Alışkanlıkların Değişmesi Sepet Ortalamalarını Arttırdı



2019’un Mart ayına göre %50 ye yakın ciro artışımız oldu. Genel sepet ortalaması 30-35 TL bandında giderken 60-65 TL ortalamasına geldi. Ancak bu artış fiyat artışlarından ziyade satınalma alışkanlıklarındaki değişimlerden. Ev halkından 2-3 kişi alışverişi birden fazla noktadan yaparken şimdi tek kişi tek noktadan hızlıca alışverişini yapıp çıkıyor. Ayrıca alınan ürün adedi arttı.

Yanlış Haberler Sektörü Yaralıyor

Tarlada 1 lira markette 7 lira gibi söylemlerle marketler zan altında bırakılıyor. Çok kar etmek ya da çok fahiş fiyatlarla ürün satmak gibi asılsız söylemler sektörümüze zarar veriyor. Her ürünün çeşidi ve kalitesi  ayrı. Tarlada 1 TL olan salçalık domates ile çeri domates arasında hem kalite hem fiyat farkı var. Perakendeci fiyatı belirleyen merci değildir, perakendeci karını koyarak alıp satandır. Fahiş oranlarda kar koyan ne sektörde ne pazarda barınabilir ayrıca tüketicide talep etmez.

Tarım Bakanlığının Uygulamalarını Önemsiyoruz

Taklit tağşiş listeleri açıklanır açıklanmaz hemen üyelerimize bilgi gönderiyor ve gerekli kontrollerin yapılması konusunda ikaz ediyoruz.  Bu konu bizim için çok önemli Tarım Bakanlığı’nın bu uygulamalarını çok önemsiyor ve destekliyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com

31 Mayıs 2020 Pazar

SKAL’dan Turizme Canlılık-Yılmaz parlar Haberi


SKAL’dan Turizme Canlılık

Turizmi durduran, Dünya çapında COVID-19 salgınıyla seyahat kaygısı çağında pandemi sonrası, turistlere gönül rahatlığı sağlayacak yeni sanitasyon protokollerin yapıldığı şu günlerde SKAL İstanbul Kulübü, turizmimizi canlandıracak, oteller ve turistik işletmeler için çok önemli “Temizlik ve Hijyen” bilgilendirme, konferansına imza atdı. 




Geleneksel aylık toplantılarının Mayıs ayı buluşmasını online Zoom toplantı şeklinde gerçekleştiren, Başkanlığını Ayşe Önen’in yaptığı SKAL İstanbul Kulübün 360 derece hijyen konferans konuşmacıları; Diversey Satış Müdürü Ozan Muslu , İş Geliştirme Müdürü Fatih Pullu, Portföy Geliştirme ve Saha Operasyonları Yöneticisi Ödül Özdamar’dı. 

Türkiye'nin turizme kapılarını gönül rahatlığı içinde açılabilmesi için, turistlerin geri dönüşüne hazırlık için hijyen önlemleri ve gereksinimleri belirlediği, Kültür ve Turizm Bakanlığın mecbur tutduğu otellerin ve Turizm işletmelerin sertifika almaları şart. 

Otellerin ve Turizm işletmelerin ve sertifika alabilmesine fayda sağlıyacak son derece önemli olan bilgilendirme konferansına, Başta Başkan Ayşe Önen, As Başkan Can Arınel, Genel Sekreter Selma Tatar, Sayman Mustafa Yalçın, Merve Kadıoğlu Sönmez  Meltem Tepeler, Seyhan Ayel gibi isimlerin oluşturduğu yönetim kurulu, Geçmiş dönem Dünya SKAL Başkanları, Hülya Aslantaş, Salih Çene, SKAL İstanbul Kulübü geçmiş dönem Başkanları, Bahar Birinci, Ata Eremsoy’un ve SKAL İstanbul Kulübü üyelerin, katıldığı zoom toplantıda Başkan Ayşe Önen açılış konuşması yaptı. 




Başkan Ayşe Önen “Geçen ay geleneksel  toplantımızdan çok olumlu geri dönüşler alınca motive olduk. Bu toplantımızda da yine çok önemli, hatta belki bu dönemin en önemli konusunda, uzman konuşmacılarla karşınızdayız. Turizm endüstrisinde; hijyen hep hayati öneme sahipti. 

Hepimiz biliyoruz ki; müşteri ihtiyaç ve beklentileri sürekli değişim gösterse de, değişmeyen tek kriter Temizlik ve Hijyeni Covid-19 bu konunun önemini kat kat artırdı. Artık tüm paydaşlarımızla 360 derece hijyeni konuşmamız, uygulamamız gerek. Bu konuda bizlere yol göstermeleri için en doğru seçimin 95 yıllık geçmişi ile temizlik ve hijyen sektörünün öncüsü, değerli destekçimiz Diversey firması olduğuna karar verdik. Bizleri kırmadılar, sektörün tüm paydaşlarına dokunan bu hayati konu için, kapsamlı bir sunum yapmak üzere  bugün aramızdalar. Aramiza katılmalarından dolayı teşekkür ediyor, sunumlarini yapmak uzere sözü konunun uzmanlarina bırakıyorum.”dedi

Önen “Sunum sonrasında, soru-cevap bölümümuz icin, sorularınızı chatbox’a yazabilisiniz, Bu bölümü, As başkanım Can Arınel koordine edecek.” Şeklinde açıklamalarda bulundu.

Temizlik ve dezenfeksiyonu aynı anda sağlayabilen, ürünlere sahip olan Diversey’in yöneticileri firmaları hakkında kapasite ve ekonomik bilgileri paylaştıkdan sonra; Diversey'in, koronavirüsle mücadele kapsamında önemli rol oynayan ürünleri tanıtdılar. Üniversite, hastane, aile sağlık merkezleri ve oteller gibi iş ortaklarına dezenfektan bağışında da bulunan Diversey, toplumu korumak ve sağlıklı bir yaşam sağlamak için ülkeye destek olmaya devam edeceklerini belirtdiler. Eğitim konusuna da değinen konuşmacılar, Turizme açılabilmemiz için sanitasyon ve hijyen gibi hertürlü hizmeti verebilebileceklerini açıkladılar.
Pandemi sonrası turizmde en önemli faktör olacağı otellere ve diğer hizmet sağlayıcılara Sertifikanın şart koşulu, seyahat edenlerin hijyen standartlarını sağlamalarına yardımcı olacağı gibi, alınan eğitimle daha kolay ve güvenilir bir dizi tedbirin sağlanacağı muhakkak.   
Uluslararası sınırlar açıldığında yüksek hijyen standartlarının turizm için bir öncelik olacağı inancıyla, son zamanlarda konukların ve personelin sağlığını korumaya yönelik salgın sonrası temizlik ve sanitasyon protokolleri büyük otel zincirleri ve havayolları tarafından gerçekleştirilmektedir.  

Pandemiyle en kötü etkilenen tüm büyük ekonomik sektörlerden biri olan turizme yeniden açılmamız için Oteller ve Turizm işletmelerine, restoranlara 130 dan fazla kriter içeren sertifikasyon programı geliştiren Turizm Bakanlığın yanı sıra, Turizm örgütlerinden SKAL İstanbul Kulübü gibi yapılan çalışmalar ve gösterdikleri çaba ile artan belirsizlik zemininde, güncel ve güvenilir destinasyonlarımız önem kazanabilecek.

SKAL İstanbul Kulübünün bu yararlı toplantı bilgilerini tüm Otel ve Turizm İşletmeleriyle ve hizmet sağlayıcılarıyla paylaşacaklarını bildirdiler.

yilmazparlar@yahoo.com

8 Mayıs 2020 Cuma

Lokman Çağırıcı, NALAS'a İkinci Başkan Yardımcısı oldu-Yılmaz Parlar


Lokman Çağırıcı, NALAS'a İkinci Başkan Yardımcısı oldu

Başkan Lokman Çağırıcı’ya önemli görev
Marmara Belediyeler Birliği Başkan Vekili ve Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, Güneydoğu Avrupa’daki 12 ülkeden 14 yerel yönetim birliği ile bunların temsil ettiği yaklaşık 80 milyonluk nüfus ve 9 bin yerel yönetimin oluşturduğu NALAS’ın 2020-2021 dönemi ikinci Başkan Yardımcısı oldu. Görevlendirmeden dolayı onur duyduğunu belirten Çağırıcı, “21 yıllık belediyecilik tecrübemi ve örnek hizmetlerimizi paylaşarak NALAS’ın daha ileriye taşınmasına katkım olacağına inanıyorum” dedi.




Marmara Belediyeler Birliğinin (MBB) üyesi olduğu Güneydoğu Avrupa Yerel Yönetim Birlikleri Ağı (NALAS) 2020 Genel Kurul toplantısı bu yıl Kovid-19 kapsamında alınan tedbirler nedeniyle 27-30 Nisan 2020 tarihleri arasında online olarak gerçekleştirildi. Genel Kurul toplantısına MBB Başkan Vekili ve Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı da katılım sağladı.
Listeye Türkiye’den giren tek isim

NALAS 2019 yılı faaliyet raporu, 2020 yılı bütçesi ve çalışma planının kabul edildiği toplantıda yeni görevlendirmeler de yapıldı. Bulgaristan Ulusal Belediyeler Birliği’nden Emanuil Manolov’un başkan olduğu yeni yapılanmada Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı’ya önemli bir görev verildi. Yeni yönetime Türkiye’den giren tek isim olan Çağırıcı, Güneydoğu Avrupa’daki 12 ülkeden 14 yerel yönetim birliği ile bunların temsil ettiği yaklaşık 80 milyonluk nüfus ve 9 bin yerel yönetimin oluşturduğu NALAS’ın İkinci Başkan Yardımcısı seçildi.
21 yıllık tecrübemi paylaşacağım

Türkiye’yi en iyi şekilde temsil edeceğini belirten Çağırıcı, “Barış, huzur ve işbirliği anlamında önemli bir platform olan NALAS’ta ikinci başkan yardımcılığı görevine getirilmekten dolayı onur duydum. 13 yılı başkanlık olmak üzere toplam 21 yıllık belediyecilik tecrübemi ve Bağcılar’ı İstanbul’un cazibe merkezi haline getiren örnek çalışmalarımızı paylaşarak NALAS’ı daha ileriye taşınmasına katkım olacağına inanıyorum” dedi.

NALAS niçin kuruldu?
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi ile yakın temas içinde olan NALAS, siyasi olmayan, bağımsız ve çok-kültürlü bir yerel yönetim birlikleri ağıdır. Merkezi Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nin başkenti Üsküp'te bulunan NALAS, bölgedeki yerel yönetimlerin kapasitelerinin artırılması için katkıda bulunmakta, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı prensiplerine uygun çalışmaktadır. NALAS’ın üyeleri; Arnavutluk, Bulgaristan, Bosna Hersek, Hırvatistan, Karadağ, Kosova, Kuzey Makedonya, Moldova, Romanya, Sırbistan, Slovenya ve Türkiye’den yerel yönetim birlikleridir. 2001 yılında kurulan NALAS, Güneydoğu Avrupa’daki 12 ülkeden 14 yerel yönetim birliği ve bunların temsil ettiği yaklaşık 80 milyonluk nüfus ve 9 bin yerel yönetimi temsil etmektedir. 2008 yılından beri NALAS’ın tam üyesi olan MBB, NALAS bünyesinde çeşitli alanlarda faaliyet gösteren çalışma gruplarında ve projelerde aktif olarak yer almaktadır
 yilmazparlar@yahoo.com

1 Mayıs 2020 Cuma

Dünya SKAL gününde 28 Nisan 2020 SKAL İstanbul Kulübü,Turizmi Değerlendirdi-Yılmaz Parlar


SKAL İstanbul Turizmi Değerlendirdi 

100'den fazla ülkede 14.000'den fazla üyesi olan SKAL Kulüpleri, 28 Nisan Dünya SKAL gününün 86.ncı kutlaması kapsamında SKAL İstanbul Kulübü üyeleri, online toplantı gerçekleştirdi.
İstanbul Kulübü üyeleri, COVID-19 pandemi sürecinde dünya çapında kilitlenme ve seyahat kısıtlamaları nedeniyle ağır darbe alan turizm sektörünü değerlendirdi.




28 Nisan 1934’de Paris’te kurulan Seyahat ve Turizm endüstrisinin tüm sektörlerinin profesyonellerini bünyesinde toplayan tek uluslararası organizasyon olan SKAL International’un stanbul kulubün otel, havayolu ve seyahat acentalarını temsilcileri, SKAL İstanbul Kulübü’nün eski başkanları,The Marmara Türkiye Otelleri COO’su Ata Eremoğlu, Emirates Havayolu Türkiye, Bulgaristan ve Romanya Müdürü Bahar Birinci ve Anadol Turizm Pazarlama ve Anlaşmalar Müdürü Patrice Lepkovsk panelde görüş bildirdiler.

SKAL İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Önen, TUROB Başkanı Müberra Eresin, SKAL Istanbul Yönetim Kurulu üyeleri Can Arınel, Selma Tatar, Mustafa Yalçın, Merve Kadıoğlu Sönmez, Meltem Tepeler ve Seyhan Ayel’in katıldığı toplantıda, Panelde pandemi sürecinde turizm sektöründe yaşananlar ile ilgili önemli bilgileri paylaştılar..

SKAL International Istanbul Başkanı Ayse Önen yaptığı açılış konuşmasında; “Covid-19 salgının etkisini en yoğun hissettirdiği alan  hiç şüphesiz Turizm Endüstrisi. Sektörümüzü sıfır noktasına getiren bu türbülans elbetteki dinecek umudumuzu ve inancımızı yitirmeden , müşterinin tercih ve alışkanlıklarının değişeceğini de göz önünde bulundurararak, bütün enerjimizi yeniyi inşa etmek uzerine odaklanacağız.” dedi.



“Durum 2. Dünya Savaşı sonrasındaki duruma benzetiliyor”

Ekonominin tüm dünyada durduğunu belirten Patrice Lepkovski, “Bu zor günleri yavaş yavaş sonlandırmamız gerekiyor ancak bu iş bittiğinde direkt turizme başlanması gibi bir durum söz konusu olamaz. Her şeyden önce turisti gönderecek ülkelerin sınırlarını da açmaları gerek. Böyle uzun bir travma yaşadıktan sonra insanlar seyahat etmeden önce ekonomik durumlarını düzeltmek isteyeceklerdir. Bu durum birçok insanı işsiz ve gelirsiz bıraktı.” dedi.

Emirates Türkiye Müdürü Bahar Birinci ise, “Şu an dünyanın içinde bulunduğu ekonomik durum, 2. Dünya Savaşı sonrasındaki duruma benzetiliyor. IATA her hafta, hava yollarının son durumu ile ilgili bir rapor yayınlıyor. Geçen haftaki analizinde 2019 ile mukayese edildiğinde 2020’de hava yollarının gelirinin, 310 milyar $ düşeceği söyleniyor. Yurt içi uçuşlar yavaş yavaş geri gelebilir ama uluslararası daha zor olacak. Çünkü uluslararası uçuşlar tamamen iki ülkenin de sınırlarını açıp açmamasına bağlı.” Şeklinde  açıklamalarda bulundu



“Yeni normallerimiz olacak”

IATA verilerine göre dünyada toparlanma sürecinin bir seneyi bulabileceğinin öngörüldüğünü belirten Ata Eremsoy, “Mümkün olduğunca çok sayıda arkadaşımızı işte tutmaya gayret göstereceğiz. Kimseyi işsiz bırakmamak ilk hedefimiz. Bu süreçten sonra artık otelcilikte “yeni normallerimiz” olacak. Yönlendirmeler değişecek, sosyal mesafe uygulanacak, termal kameralar gelecek. Hijyen kurallarında yeni standartlar belirlenecek, bunları uygulamayan oteller tercih edilmeyecek.” Sözleriyle otellere gönderme yaptı.

Yurt dışı pazarlardan gelen verilerin de ışığında yeni dönem için gerekli hijyen sertifikasyon çalışmasının detayları için çok yoğun bir şekilde çalıştıklarını söyleyen TUROB Başkanı Müberra Eresin, “Normalleşmenin ne zaman başlayacağını ve tam anlamıyla normalleşme sürecinin ne kadar zaman alacağını tahmin edebilmek maalesef şu anda mümkün değil. Bu süreci salgının gidişatı ve kontrol altına alınması belirleyecektir. Ancak sektörümüz adına iyimser olmak zorundayız ve tüm çabalarımız iyimser tabloya göre devam ediyor. Haziran ayı ortalarından itibaren normalleşme yolunda ilk adımların geleceğini umut ediyoruz.”  Diyerek umutlu olduğunu vurguladı
Ailece seyahatlerde acentelere ihtiyaç duyulacak

Acenteler ve turizm sektöründeki online platformların durumunu değerlendiren Patrice Lepkovski, insanların değişen satın alma alışkanlıklarına dikkat çekerek, “Ailece seyahat etmek isteyenlerin acentelere daha çok ihtiyaç duyacaklarını hissdiyorum. Bu süreçte insanlar kişiye özel seyahat isteyeceklerdir.” Yeni trend belirledi

Türkiye turizmine baktığımızda en fazla Almanya ve Rusya’dan gelen turistlerin durumu göz önünde tutulduğunda İş yapma zorluğu, belirsizlik ön planda.
Almanya’nın turizm sektörüne darbesi dünya çapındaki seyahatlere karşı uyarısı 14 Haziran'a kadar uzatılması.
Dışişleri Bakanları Almanya'nın salgına karşı mücadelesinin "Kaygısız seyahat önerebileceği" bir aşamada olmadığını söylemişti. Ekonomileri bu yıl rekor düzeyde % 6,3 daralabileceği konusunda uyarmıştı.Tarihinin en kötü resesyonunu yaşayacaklarını bildirdiler.
Turizm AB'nin ekonomik çıktısının % 10'unu oluşturuyor ve 27 üye ülke şimdi hem kendi ülkelerinde hem de ötesinde kamu hareketlerine nasıl devam edileceğine karar vermek zorundalar.
Rus turistlere bakdığımızda; İtalya, Türkiye ve Çin Rusya'nın en popüler üç turistik bölgesi.
Rus Tur Operatörleri Birliği hükümete verdiği açık mektup, Tur satışlarının kısıtlanması ve halihazırda satılan turlar için para iade etme ihtiyacı nedeniyle zarar gören Rusya'daki turizm endüstrisinin istikrarına yönelik içeriyordu.

TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, Rusya’ya ve ülkemizde görev yapan 101 ülkenin büyükelçi ve başkonsolosları ile Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), Dünya Ticaret ve Turizm Konseyi (WTTC), Avrupa Tur Operatörleri ve Seyahat Acentaları Birliği (ECTAA) ve diğer yabancı seyahat acentaları birliklerine pandemi süreci ve sonrasına birlik, beraberlik ve temennileri içeren mektup göndermişti.

Birleşmiş Milletlere göre Turizm için zor zamanlar, ancak BM seyahat organizasyonu tatil trafiğinin geri döneceğini tahmin ediyor
BM kurumlarıyla işbirliği yapan Dünya Seyahat Örgütü'nün ( UNWTO ) görüşü Turizm COVID-19 tarafından durma noktasına gelmiş olabilir, ancak küresel GSYİH'nın yüzde 10'unu oluşturan sektör, pandemi ortaya çıktıktan sonra küresel ekonomiyi yeniden ayağa kaldırmaya yardımcı olacak benzersiz bir konumda bulunuyor. Sürdürülebilir ekonomik büyüme alanlarında kaydedilen ilerlemeler geri alınabilir.”

UNWTO turizm endüstrisi ve sektörün daha geniş toparlanma planlarına ve eylemlerine dahil edilmesi için finansal ve politik destek çağrısında bulunuyor.

yilmazparlar@yahoo.com

18 Nisan 2020 Cumartesi

SEKTÖRÜMÜZÜ AYAKTA TUTMAK İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ-YILMAZ PARLAR


SEKTÖRÜMÜZÜ AYAKTA TUTMAK İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ

İnsanlığın, tarihe geçecek büyük bir sıkıntıyla baş etmeye çalıştığı bu dönemde;  bizler de önce sağlığımızı sonra da işimizi korumak, bu hengâmeden sağ salim çıkmak için çalışıp çabalıyoruz.
Hedefimiz, sağlıklı günlere ulaşıldığında, işimize kaldığımız yerden devam edebilmektir. Bu kadar masum ve makul bir hedefe bile kolay ulaşılamayacağının bilincindeyiz.
Sağlıklı ve güçlü ekonomi için turizmin ve turizmin lokomotifi olan seyahat acentalarının, yani mesleğimizin,  ülkemizin geleceğinde önemli bir yer tutacağını görüyoruz.



İstihdamı hızlıca harekete geçirebilmek, bankacılık sisteminde hareketi sağlamak, turizm tesislerini bir an önce açabilmek, turizmin doğrudan etkilediği elliden fazla sektöre hayat vermek; öncelikle seyahat acentalarının etkin ve verimli çalışabilmesine bağlıdır.
Seyahat acentaları olmadan ne tesisler dolar ne de havaalanları… Bu gerçeğin görülmesini ve gereken desteğin verilmesini sağlamak, en önemli, hatta tek hedefimiz…
TÜRSAB olarak, Birliğimize, Vakfımıza ve yönetim görevi üstlenen bizlere yönelik güçsüzleştirme çabaları karşısında tepkimizi daha şiddetli ortaya koymak yerine  bu can pazarı dönemde ülkemizi ve mesleğimizi geleceğe taşıyacak konularla ilgilenmeyi daha doğru buluyoruz.
Bu nedenle hepimizin büyük sıkıntılarla boğuştuğu bu günlerde herkesin; tüm kurumların ve kişilerin, emek ve gayretlerini kişisel çıkar, duygu ve hedeflerden ziyade seyahat acentalarının ve mesleğimizin ayakta kalması yolunda harcaması gerektiğini düşünüyoruz.
Biliyoruz, mal ve hizmet piyasalarına sağlanan; kısa dönem çalışma ödeneği, SGK ve vergi benzeri yükümlülüklerde öteleme, KGF kapsamında kredi, kısa dönem çalışma gibi genel destekler, çok değerli olmakla birlikte, ağırlıklı olarak küçük ve orta ölçekli işletmeler olan seyahat acentaları için yeterli olamamaktadır. Ancak, devletimizin mali olarak daha fazla bir destek verememesi halinde bile yapılabilecek işler olduğunu düşünüyoruz.
Bu nedenle taleplerimizi devletimize mali yük getirmeyen hususlarla ilgili de, seslendirmeyi doğru buluyoruz.
Bu kapsamda hazırladığımız ve ilgili makamlara ulaştırdığımız çalışmalarımızı, sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Seyahat acentalarının 2020 yıllık aidatlarının ödenmemesi;
Seyahat acentası işletme belgelerinin devrinin mümkün olması ve işletme rehni ile kredi imkanı.
Tüketici iptallerindeki gayrı adil uygulama ve düzenlemelerin değiştirilmesi.
Havayolu, otel gibi işletmelerle olan sözleşmelerin kriz dönemine uygun hükümlere tabi olmasının sağlanması.
Krizin süresini uzatmamak, her şeyin daha kısa sürede normale dönmesini sağlamak için pazarlama teşvik ve desteklerinin verilmesi
Bu taleplerin bir kısmı kısa sürede halledilebilecek niteliktedir.
TÜRSAB olarak bu taleplerimizi ilettiğimiz kurumlara bu konulardaki tüm çalışmalarımızı aktardık. Sizlere taleplerimiz ile ilgili detayları vermeye devam edeceğim.  Gün uyumadan, yorulmadan çalışma günüdür. Hepinize sevgi ve saygı ile selamlıyorum.
yilmazparlar@yahoo.com