19 Kasım 2023 Pazar

14. Boğaziçi Zirvesi 10 Numara-Yılmaz Parlar


 14. Boğaziçi Zirvesi 10 Numara

Başkanlığını Cengiz Özgencil’in yaptığı Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) Türkiye Cumhurbaşkanlığı himayelerinde 16-17 Kasım arasında organize edilen 14. Boğaziçi Zirvesi, mükemmelliğe imza atarak 10 numarayı haketdi.

 Boğaziçi Ekonomi Zirvesi, Türkiye'nin ekonomik gelişmelerini ele almak üzere düzenlenen prestijli bir etkinlik olarak dikkat çekiyor. Bu yılki zirve, ülkenin ekonomik vizyonunu şekillendiren önemli konuları masaya yatırmak amacıyla gerçekleşti. Zirve, ekonomi, finans, iş dünyası liderleri ve akademisyenleri bir araya getirerek güçlü bir network oluşturdu.


Gerçekleşen, zirvenin açılış konuşmasını yapan Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) İcra Kurulu Başkanı Cengiz Özgencil, Türkiye'nin ekonomik durumu ve geleceğine dair çeşitli perspektifleri ele aldı. Ayrıca, küresel ekonomik trendlerin Türkiye'ye etkileri. Dünya barışına katkı sağlamayı amaçladıklarını belirtti.

Sektör liderleri ve uzmanlar, dijital ekonominin yükselişi, teknoloji ve inovasyonun ekonomik büyüme üzerindeki etkileri gibi konularda paneller düzenledi. Dijital dönüşümün ekonomik dinamiklere nasıl yansıdığı ve iş dünyasının bu değişime nasıl adapte olduğu geniş kapsamlı bir tartışmanın merkezi oldu.

Katılımcılar iş dünyasındaki güncel sorunları ve çözüm önerilerini tartışarak, gelecekteki iş stratejilerini belirleme fırsatı buldular. Zirve, sadece ekonomik konularla sınırlı kalmayarak, küresel politika, ticaret ilişkileri ve güvenlik gibi geniş bir perspektifi de kapsayarak katılımcılara kapsamlı bir bakış sunmayı amaçladı.

Boğaziçi Ekonomi Zirvesi, Türkiye'nin ekonomik geleceğini şekillendiren, liderlerin görüş ve stratejilerini paylaştığı bir platform olarak önemli bir etkinlik olarak öne çıktı.



14. Boğaziçi Zirvesi, "Gelecek Yüzyılı Karşılamak" temasıyla gerçekleşti. Katar Ticaret ve Endüstri Bakanı Sheik Mohammed bin Hamad Bin Qassim Al Abdullah Al Thani, zirvede yaptığı konuşmada, ülkeler arası ticaret hacmini ve yatırımların düzeyini artırma çağrısında bulundu. Al Thani, özellikle gıda güvenliği ve iklim değişikliği gibi zorluklarla baş etmek adına iş birliğinin önemine vurgu yaptı. Katar'ın 2030 vizyonu çerçevesinde bilim ve teknolojiye odaklandığını belirtirken, Filistin halkının maruz kaldığı zulme dikkat çekti ve gerçek bir barışın sağlanmasını talep etti.



Zirvenin ana gündem maddelerinden biri, İsrail ve Filistin arasındaki gerginlik oldu. Katılımcılar, yaşanan krizin bölgedeki istikrarı olumsuz etkilediğine ve ateşkesin gerekliliğine vurgu yaparken, UİP Kurucusu ve Başkanı Cengiz Özgencil, dünya barışına katkı sağlamayı amaçladıklarını belirtti. Filistin halkının maruz kaldığı zulme dikkat çeken konuşmalar, bölgedeki barışın önemini bir kez daha gündeme taşıdı.

Katar Ticaret ve Endüstri Bakanı, konuşmasında Ar-Ge ve yapay zeka alanlarındaki yatırımlarıyla dijital dönüşüme öncülük ettiklerini ifade etti. Yatırımların sürdürülebilir kalkınmayı hedeflediğini belirten Al Thani, bölgedeki güvenlik ve istikrarın sağlanması için ticaret hacminin artırılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, zirve boyunca sektörel bazda özellikle enerji ve bankacılık sektörlerinde B2B görüşmelerin gerçekleştiği ve yatırım fırsatlarının ele alındığı bilgisi verildi.  

Darfur Sultanı Al-Sultan Ahmed Dinar, zirvedeki konuşmasında ekonomik istikrarsızlık ve göçlerin insanların geleceğe dair umudunu azalttığına dikkat çekti. Zorlukların aynı zamanda kalkınma fırsatına dönüştürülebileceğini belirten Sultan, Afrika'nın sahip olduğu zengin kaynaklarla yapılacak yatırımların kıtayı büyük bir sıçrama yapmaya teşvik edebileceğini ifade etti.



Kosova Bölgesel Kalkınma Bakanı Fikrim Damka, zorlukların aynı zamanda fırsat anlamına geldiğini belirterek, küresel ekonomideki entegrasyon dönemine dikkat çekti. Adaletsizlik ve eşitsizlikle mücadele edilmesi gerektiğini ifade eden Damka, Türkiye ve Kosova arasındaki tarihi ve kültürel bağlara vurgu yaparak, iş birliği sürecinden memnuniyet duyduklarını söyledi.

Suudi Arabistan Ankara Büyükelçisi Fahad Bin Assaad Bin Abdulkareem Abualnasr, konuşmasında çok taraflı iş birliklerinin dünya barışının temeli olduğunu belirtti. Suudi Arabistan'ın küresel ekonomide iş birliğiyle ekonomik istikrarı ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklediğini ifade eden Büyükelçi, Türkiye ile 2030 vizyonu çerçevesinde güçlerini birleştirdiklerini ve iş birliğinin giderek güçlendiğini umduklarını dile getirdi.



Zirvenin bu yılki odak noktalarından biri olan ekonomi panelleri, Türkiye'deki yatırım fırsatlarını vurguladı. Yurt dışından gelen yatırımcılar, özellikle enerji ve bankacılık sektörlerinde önemli B2B görüşmeler gerçekleştirirken, zirvede düzenlenen 27 panelde dünya barışından teknolojiye, tarımdan spora birçok konuda fikir ve öneriler paylaşıldı. Zirve, küresel ekonomideki değişimlere ve önümüzdeki yıllara dair çözüm odaklı bir perspektif sunarak katılımcılara önemli bir platform sağladı.

Geleceğe Dayanıklı Metaverse Girişimleri: Uzun Vadeli YZ Stratejileri ve İş Sürdürülebilirliği panelde;

Geleceğin dijital dünyasında önemli bir yer tutmaya aday olan metaverse, sadece teknolojik yeniliklerle değil, aynı zamanda uzun vadeli stratejilerle iş sürdürülebilirliği açısından da dikkat çekiyor. Bu stratejiler, sadece ekonomik değil, aynı zamanda çevresel ve toplumsal boyutları da kapsamaktadır.

Günümüzde küresel pazarlara erişim ve ticaret, iş dünyası için önemli bir stratejik odak noktası haline gelmiştir. Şirketler, sınırların ötesindeki müşterilere ulaşma ve uluslararası ticaretin avantajlarından yararlanma konusunda giderek daha fazla çaba sarf etmektedirler. Küresel pazarlar, şirketlerin büyüme potansiyelini artırma, rekabet avantajı elde etme ve çeşitlendirme imkanları sunmaktadır.

Özellikle dijital teknolojilerin gelişimi, küresel pazarlara erişimi daha da kolaylaştırmaktadır. İnternet üzerinden gerçekleşen e-ticaret, şirketlere dünya çapındaki tüketicilere doğrudan ulaşma fırsatı sunmaktadır. Dijital pazarlama stratejileri ve sosyal medyanın etkin kullanımı, şirketlerin uluslararası arenada görünürlüğünü artırmak için güçlü araçlar haline gelmiştir.

İş İnsanı Elif Rahvancı ile yaptığımız söyleşide İş Sürdürülebilirliği görüşlerini aldığımızda

Rahvancı “Küresel pazarlara adım atarken dikkat edilmesi gereken zorluklar da mevcuttur. Farklı kültürler, yasal düzenlemeler ve ticaret politikaları, şirketlerin başarılı olabilmeleri için dikkate almaları gereken faktörler arasında yer almaktadır. Ayrıca, rekabetin yoğun olduğu küresel pazarlarda, şirketlerin kaliteli ürün ve hizmet sunumu, müşteri memnuniyeti ve inovasyon konularına odaklanmaları önemlidir.

Küresel pazarlara erişim ve ticaret, şirketler için büyük fırsatlar sunarken aynı zamanda dinamik ve değişken bir ortamı da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, şirketlerin küresel pazarlarda başarılı olabilmeleri için sürekli olarak değişen koşullara adapte olmaları ve stratejik bir vizyonla hareket etmeleri kritik bir öneme sahiptir.” Bilgileri paylaştı

Çevresel Duyarlılık ve Enerji Verimliliği panelde özetle vugulanan:

Geleceğe dayanıklı metaverse girişimleri, çevresel etkilerini azaltmaya odaklanarak enerji verimliliği sağlamalıdır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş ve sürdürülebilir teknoloji altyapıları kullanımı, bu alanda atılacak önemli adımlardır.

YZ stratejileri, kullanıcı verilerinin etik ve güvenli bir şekilde işlenmesine vurgu yapmalıdır. Veri gizliliği ve güvenliği, metaverse'in güvenilirliği açısından temel bir unsur olarak ele alınmalıdır.

Sürdürülebilir metaverse girişimleri, toplumsal çeşitliliği teşvik etmeli ve herkesin bu dijital dünyaya katılımını sağlamalıdır. Eşitlik, adalet ve fırsat eşitliği temel prensipler olarak benimsenmelidir.

Geleceğe yönelik uzun vadeli stratejiler arasında, kullanıcıları eğitmek ve bilinçlendirmek de yer almalıdır. Metaverse'in potansiyelleri ve riskleri konusunda toplumu aydınlatmak, sürdürülebilir bir kullanımı destekleyecektir.

Sektördeki paydaşlar arasında işbirlikleri kurmak ve küresel standartlara uyum sağlamak, metaverse'in uzun vadeli başarısını destekleyen önemli unsurlardır. Birlikte çalışma, inovasyonu teşvik edebilir ve sektörde bir norm oluşturabilir.

Uzun vadeli YZ stratejileri, sadece çevresel ve toplumsal değil, aynı zamanda ekonomik sürdürülebilirliği de kapsamalıdır. İş modelleri, gelir dağılımı ve rekabet stratejileri, metaverse'in uzun vadeli başarısını güvence altına alacak şekilde tasarlanmalıdır.

Geleceğe dayanıklı metaverse girişimleri, bu stratejilerle birleşerek, dijital dünyada sadece teknolojik bir devrim değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir evrimin de öncüsü olabilirler.



Panel;Teknoloji çağında hukukla kazanmak veya kaybetmek,

Teknoloji çağında hukuk, işleyişini geleneksel yöntemlerden dijitalleşmiş platformlara taşıyor. Bu dönüşüm, hukuki süreçlerin daha hızlı ve etkili bir şekilde yürütülmesine olanak tanıyor. Özellikle dijital delil toplama ve analiz yöntemleri, mahkemelerin daha sağlıklı kararlar almasına yardımcı oluyor.

Buna karşın, teknolojinin hukukla entegrasyonu beraberinde yeni sorunları da getiriyor. Örneğin, siber suçlar ve veri ihlalleri gibi dijital alanlardaki suçlar, hukuk sistemini yeni zorluklarla karşı karşıya bırakıyor. Bu noktada, avukatlar ve hukuk uzmanları, teknolojiye uygun savunma ve saldırı stratejileri geliştirmek zorunda kalıyor.

Hukuk firmaları ve mahkemeler, yapay zeka tabanlı sistemleri kullanarak dava analizlerini hızlandırıyor ve büyük veri setlerini daha etkili bir şekilde değerlendiriyor. Ancak bu durum, insan faktörünün göz ardı edilmemesi gerektiği anlamına geliyor; çünkü teknolojinin hukuki kararlar üzerindeki etkisi, insan etiği ve adalet duygusuyla dengelenmelidir.

Teknoloji çağında hukukla kazanmak veya kaybetmek, sadece hukuki bilgiye değil, aynı zamanda dijital dünyanın dinamiklerine de hakim olmayı gerektiriyor. Hukuk firmaları, müvekkillerine en iyi hizmeti sunabilmek için sürekli olarak teknolojik gelişmeleri takip etmeli ve bu alanlarda uzmanlaşmalıdır. Aksi takdirde, hukuki mücadelede geri kalmak kaçınılmaz olabilir.



14. Bogaziçi Zirvesi’nde “Avrupa’da Türklerin Politik, Ekonomik ve Tarihsel Mirası Çalışması” ikinci kez ele alındı

Bu yıl ikinci kez ‘Turkish Heritage in Europe – Avrupa’da Türklerin Politik, Ekonomik ve Tarihsel Mirası Çalışmaları’nın Önümüzdeki Yüzyılda Önemi’ konulu panel düzenlendi ve Avrupa’da yaşayan Türklerin tarihsel konumu ele alınarak, konu ikinci kez uluslararsı platformda tartışılmış oldu.

Paneli organize eden, yazar, sosyolog ve aynı zamanda ‘İngiltere’de Türklerin Politik, Ekonomik ve Kültürel Mirası‘ Platformu ile ‘İngiltere’de Türk Miras Günü‘ kurucusu olan  Semra Eren-Nijhar davet ettiği seçkin konuklar ile Boğaziçi Zirvesi’nde konuyu ele alarak önemini vurguladı.

Panele Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırma başkanı Dr.Tolga Sakman ve Türk-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Uygulama ve Araştırma Merkezi direktörü Dr. Enes Bayraklı konuşmacı olarak katılarak: Avrupa Türkleri ve Önümüzdeki Yüzyılda Politik, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Miras Çalışmaları’nın değerinin altını çizerek konuyu değerlendirdiler.

Semra Eren-Nijhar panel sonrası şunları söyledi. “Öncelikle bu konuyu ikinci kez  uluslararası platforma taşımak beni mutlu etti. Burada olmamız çok önemli, nitekim sadece Avrupa’da Türklerin son yetmiş yıllık göç tarihi ile olmadığımızı ve Avrupa’da bir tarihimizin olduğunu geçte olsa anlatma zamanı geldi. Avrupa Birliği’nde olup olmamamız hiç önemli değil, zaten şu anda beş milyonun üstünde Türk Avrupa’da yaşıyor ve bulundukları ülkelere ekonomik, politik ve külturel olarak katkıda bulunuyorlar. Türkler geçmişte de Avrupa’daydı, şimdi de Avrupa’da, gelecekte de Avrupa’da olacaklar. Bu gerceği göz önünde bulundurarak ortak değerlerimize sahip çıkmamız, bu noktadan hareket ederek  öncelikle Avrupa’da Türklerin Politik, Ekonomik ve Kültürel Miras’ı çerçevesinde  çalışmalar yapmamız gerekiyor.

Dijital dönüşüm, teknolojinin hızla evrimleştiği bir çağda iş dünyası, toplum ve endüstriler arasında kökten değişimlere neden oluyor. Bu dönüşümde, yapay zeka (YZ) teknolojisinin oynadığı önlenemez rol, iş süreçlerini, müşteri deneyimini ve endüstri normlarını temelden değiştiriyor. 

Yapay zeka, büyük veri analizi ve makine öğrenimi gibi alt alanlardaki yetenekleri sayesinde karmaşık veri setlerini anlama, öngörüde bulunma ve kararlar alma konularında önemli bir araç haline gelmiştir. Bu, işletmelerin veri tabanlı stratejiler geliştirmesine ve rekabet avantajı elde etmelerine olanak tanıyan bir gelişmedir.

Dijital dönüşüm sürecinde yapay zeka, iş dünyasının verimliliğini artırmak, rekabet avantajı elde etmek ve daha etkili kararlar almak için vazgeçilmez bir araç haline gelmiştir. Bu trendin gelecekte daha da ivme kazanması beklenirken, işletmelerin bu teknolojiyi stratejik bir şekilde kullanarak uyum sağlamaları kritik öneme sahiptir.

Morphis Teknoloji Teknoloji ortağı iş İnsanı Füsun Safdeniz bu konuda dile getirdikleri “Özellikle finans, sağlık, üretim ve perakende sektörlerinde yapay zeka uygulamaları, süreçleri otomatikleştirme, hata oranlarını düşürme ve müşteri memnuniyetini artırma gibi avantajlar sağlıyor. Finans sektöründe yapay zeka, sahtekarlık tespiti ve risk analizi gibi kritik alanlarda büyük veri setlerini etkili bir şekilde işleyerek güvenliği artırıyor.

Sağlık sektöründe ise yapay zeka, hastalıkların erken teşhisi, tedavi planlaması ve hasta takibi gibi alanlarda önemli bir rol oynuyor. Örneğin, görüntü analizi yapan yapay zeka sistemleri, radyoloji alanında hızlı ve doğru teşhislerin konulmasına katkı sağlıyor.” Şeklinde paneli özetliyor



Dijital Dönüşümde Yapay Zekanın Önlenemez Rolü

Dijital dönüşüm, teknolojik ilerlemelerin iş dünyası, toplum ve bireyler üzerindeki etkilerini ifade eden bir terimdir. Bu dönüşümde yapay zeka (YZ) önemli bir rol oynar çünkü dijital dönüşümün temelinde veri analizi, otomasyon ve akıllı karar alma gibi süreçler bulunmaktadır. İşte yapay zekanın dijital dönüşümdeki önemli rolleri:

Veri Analizi ve Öngörülebilirlik: Yapay zeka, büyük veri setlerini analiz ederek işletmelerin geçmiş performanslarını anlamalarına ve gelecekteki eğilimleri öngörmelerine yardımcı olabilir. Bu, stratejik planlamayı ve karar alma süreçlerini optimize etmeye olanak tanır.

Otomasyon ve İş Süreçleri: Yapay zeka, rutin ve tekrarlayan işleri otomatikleştirebilir. Bu, iş süreçlerinin daha verimli hale gelmesine ve insan kaynaklarının daha stratejik görevlere odaklanmasına olanak sağlar.

Kişiselleştirilmiş Deneyimler: Yapay zeka, müşteri davranışlarını anlayarak kişiselleştirilmiş deneyimler sunabilir. Bu, müşteri memnuniyetini artırabilir ve şirketlerin rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı olabilir.

Risk Analizi ve Güvenlik: Yapay zeka, potansiyel riskleri analiz edebilir ve güvenlik önlemlerini artırabilir. Örneğin, siber güvenlikte yapay zeka, anormallikleri tespit edebilir ve hızla müdahale edebilir.



Hızlı Karar Alma: Yapay zeka, büyük veri kümelerini anında analiz edebilir ve hızlı kararlar alabilir. Bu, işletmelerin rekabet avantajını sürdürmelerine ve pazar koşullarına daha hızlı adapte olmalarına yardımcı olabilir.

Yeni İş Modelleri: Yapay zeka, işletmelere yeni gelir kaynakları ve iş modelleri keşfetme fırsatları sunabilir. Örneğin, müşteri taleplerini anlayarak yeni ürün ve hizmetler geliştirebilir.

Eğitim ve Yetenek Geliştirme: Yapay zeka, çalışanların yeteneklerini ve bilgi düzeylerini analiz ederek özelleştirilmiş eğitim programları sunabilir. Bu, çalışanların sürekli öğrenmelerini ve gelişmelerini sağlar.

Ancak, bu avantajlarla birlikte, yapay zekanın kullanımı beraberinde etik, güvenlik ve istihdam gibi sorunları da getirebilir. Bu nedenle, yapay zekanın etkili bir şekilde yönetilmesi ve kullanılması için uygun düzenlemeler ve politikaların oluşturulması önemlidir.

Finans ve bankacılık sektörleri, Panelde 

Sürekli olarak değişen ekonomik, teknolojik ve düzenleyici faktörlerden etkilenerek evrim geçirmektedir. Finans ve bankacılık sektöründeki bazı önemli trendleri göz önüne alarak, sektördeki yeni haritayı şu şekilde özetleyebiliriz:

Dijitalleşme ve Teknolojik İnovasyon: Finans ve bankacılık sektörü, dijitalleşme ve teknolojik inovasyon konusunda hızla ilerlemektedir. Mobil bankacılık uygulamaları, yapay zeka, blok zinciri ve diğer fintech çözümleri, müşterilere daha hızlı, güvenli ve kullanıcı dostu finansal hizmetler sunma konusunda önemli rol oynamaktadır.

Yapay Zeka ve Veri Analitiği: Yapay zeka (YZ) ve veri analitiği, müşteri davranışlarını anlamak, dolandırıcılığı önlemek, risk yönetimini geliştirmek ve kişiselleştirilmiş finansal hizmetler sunmak için kullanılmaktadır. Bankalar, büyük veri analizi ve makine öğrenimiyle daha iyi kararlar alarak operasyonel verimliliği artırabilirler.

Mobil ve Dijital Ödemeler: Mobil cihazların yaygın kullanımıyla birlikte mobil ödemeler ve dijital cüzdanlar giderek daha popüler hale gelmektedir. Bu, müşterilerin fiziksel para kullanımından uzaklaşmasına ve dijital ödeme yöntemlerine yönelmesine yol açmaktadır.



Blok Zinciri ve Kripto Paralar: Blok zinciri teknolojisi, finans sektöründe daha güvenilir ve şeffaf işlemleri mümkün kılabilir. Ayrıca, kripto paraların (örneğin Bitcoin) benimsenmesi ve regülasyonları konusundaki çalışmalar devam etmektedir.

Regülasyon ve Güvenlik: Finans sektöründeki düzenleyici çerçeve sürekli olarak güncellenmekte ve değişmektedir. Bankalar, müşteri verilerinin güvenliği, finansal suçların önlenmesi ve uyum konularına odaklanmak zorundadır. Küresel düzenleyici standartlar, sektördeki oyuncuların birbirleriyle uyumlu bir şekilde çalışmalarını sağlamak adına önemlidir.

Yeşil Finans ve Sürdürülebilirlik: Finans sektörü, sürdürülebilirlik ve çevresel sorumluluk konularında daha fazla dikkat çekmektedir. Yeşil finans, çevre dostu yatırımların teşvik edilmesi ve sürdürülebilir projelere finansman sağlanması üzerine odaklanmaktadır.

DeFi (Merkezi Olmayan Finans): Kripto paraların ve blok zinciri teknolojisinin gelişimiyle birlikte, merkezi olmayan finans (DeFi) giderek daha fazla önem kazanmaktadır. DeFi, geleneksel finansal aracıları ortadan kaldırmayı amaçlayan birçok projeyi içermektedir.

Finans ve bankacılık sektöründeki bu trendler, önemli bir dönüşümü işaret etmektedir. Ancak, bu değişimlerle birlikte, güvenlik ve düzenleyici uyumluluk gibi konuların da dikkate alınması gerekmektedir. Gelecekte, finans ve bankacılık sektörü, daha fazla dijitalleşmiş, müşteri odaklı, sürdürülebilir ve yenilikçi bir yapıya doğru evrilecektir.

Eş zamanlı olan İzliyemediğimiz panellerde birbirinden değişik tüm konuları ele alan çok önemli bilgilerin paylaşıldığı çok değerli konuşmacıların olduğu zirve tüm katılımcılara ışık oldu yol haritası sundu.

yilmazparlar@yahoo.com


12 Kasım 2023 Pazar

Kıbrıs Türk Kültür Derneği Genel Kurulu-Yılmaz Parlar


 Kıbrıs Türk Kültür Derneği Güven Tazeledi

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin İstanbul’da bulunan Kültür Evi, zengin kültürel etkinliklerinden her zaman adından söz ettiriyor. Son genel kurulu, katılımcıların ilgi odağı oldu. Etkinlikte, geleneksel sergiler ve kültür etkinlikleriyle renklenen bir atmosfer oluşturuldu. Kültür Evi'nin Genel Kurulu, Yönetim Seçimi ve yeni projelerle dolu bir geleceğe işaret ediyor.



Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesinin  2022 yılı olağan genel  kurul toplantısı Nadide Sokak No:7 şişli adresin deki  dernek binasında  Gerçekleştirildi.

Genel Kurul açılış konuşması Dernek Başkanı Zehra Bilge Eray tarafindan yapıldı. Divan heyetinin seçimine geçildi.





Divan Başkanlığına Abdullah Ali Femir, Divan Başkan Yardımcılığına   Ömer Faruk Serim,  Divan Sekreterliğine, Cemile Başak ve Tamer Koç önerildi. Başka namzet olup olmadığı soruldu. Başka namzet olmadığından seçime geçildi. Adı geçen şahıslar oy birliği ile seçildiler. Divan Başkanı  imza kontrolü yaparak toplantı salonunda     üye olduğunu tesbit etti. Toplantı yeter sayısının var olduğunu  bildirdi. Divan Heyetine  Genel Kurul Tutanağını imza yetkisi verildi. Sırasıyla gündem maddelerinin görüşülmesine geçildi.

Gündemin 3. Maddesi gereği : Saygı duruşu yapıldı.

Gündemin 4.Maddesi gereği: 2021-2023 yılı faaliyet raporu  dönem başkanı Zehra Bilge Eray tarafından okundu. Görüşülmesine geçildi leyhte ve aleyhte söz almak isteyen olup olmadığı Divan Başkanı tarafından soruldu. Söz alan olmadı ve 2022 yılı faaliyet raporu  oylanarak oy birliği ile ibra edildi.

Gündemin 5.Maddesi gereği: 2021-2023  yılı denetim  kurulu raporu  Abdullah Ali femir Tarafından okundu. Görüşüldü . leyhte veya aleyhte söz alan olup olmadığı soruldu. Söz alan olmadı 2022 yılı  Denetim kurulu oylanarak oy birliği ile ibra edildi.         


   

Gündemin 6. Maddesi gereği: 2021-2023 yılı  bilançosu  Abdullah  Ali Femir  tarafından  okundu  görüşüldü   müzakere edildi söz almak isteyen olup olmadığı soruldu. Söz alan olmadı. Oylandı oy birliği ile kabul edildi.

Gündemin 7. Maddesi gereği: 2021-2023  gelir gider tablosu Abdullah Ali Femir tarafından okundu görüşüldü. Söz almak isteyen olup olmadığı soruldu söz alan olmadı. Oylandı  ve oybirliği ile kabul edildi.

Gündemin 8. Maddesi gereği: 2023-2025  Çalışma  programı Zehra Bilge Eray tarafından okundu, görüşüldü. Leyhte ve aleyhte söz almak isteyen olup olmadığı sorudu. Söz alan olmadı. 2024 yılı Çalışma programı oylandı oy birliği ile kabul edildi.  



Gündemin 9. Maddesi gereği : 2023-2025 tahmini bütçesi Abdullah Ali Femir tarafından okundu. Görüşüldü  fasıllar arasında aktarma yetkisi  yönetim kuruluna verildi. Tahmini bütçe üzerinde söz alan olmadı. Tahmini bütçe oylandı oybirliği ile kabul edildi. 



Genel Kurul başında  Divan Başkanlığına verilen Önerge ile  gündemin 10.cu  Maddesindeki Yeni Dönem Yönetim  Kurulu Üyelerinin  ve 11. Maddesindeki Denetim Kurulu Üyelerinin  Verilen Listeye göre seçimlerinin  yapılmasının kabul edilip edilmediği soruldu. Oylandı. Oybirliği ile liste kabul edilerek oylandı. 

Gündemin 10. Maddesi gereği  2023-2025 Yeni Dönem Yönetim Kurulu Asil üyeleri:

1-Zehra Bilge Eray

2-Ertan Oktay

3-Özmen İkibiroğlu

4-İsmail Ziya Duyar

5-H.Cahit Kayıarslan

6-Hasan Taş

7-Uğur Özgöker


2023-2025  Yeni Dönem Yönetim Kurulu Yedek  Üyelikleri:

1-Ömer Faruk Serim

2-Cemile Kuşkucu

3-Işik Karlik

4-Cemile Başak

5-Gülen Özgür

6-Duru Malyali

7-Turgut Aril


Gündemin 11. Maddesi gereği:2023-2025  Yeni dönem  Denetim Kurulu Asil  üyeleri :

1-Ömür Konuk

2-Birsen Yeşilada

3-Muzaffer Başak


2023-2025  Yeni Dönem Denetim Kurulu Yedek Üyeleri

1-Cemil Nizam Atilla

2-Aytülün İkibiroğlu

3- Koray Yeşilada


Gündemin 12. Maddesi gereği: Dilek ve Temenniler Bölümüne geçildi. Üyelerimizden Erkan Manavoğlu söz aldı.  KKTC de günden güne artan mülteci nüfüsündan, devamlı olarak satılan topraklardan bahsetti  KKTC de yaklaşık 20 bin Rus vatandaşı, 15bin İsrailli nin yaşadığını  25000 dönümlük bir araziyi aldıklarından bahsetti. Kıbrısta  gençler kapana kısılmış hissiyle malını mülkünü satıp yurt dışına gidiyor. Bu durumun Türk halkı için iyi olmadığını toprak satışının yasaklanması için yetkililerin uyarılmasını söyledi.

Dr Özmen İkibiroğlu söz aldı. Derneğimizin üyelerinin yaşlandığından bahsetti geleceğin gençlerin katılımına bağlı olduğunu söyledi. KKTC vatandaşlarımıza dernek etkinliklerine katılarak destek vermelerini, derneğin yaşatılmasının KKTC’nin geleceği için çok önemli olduğunu, mevcut genç üyelerimizin arkadaşlarını derneğe getirsinler dedi.



Hasan Taş söz aldı. Yabancıların toprak almasının sonlandırılmasını TV dedile getirdiğini söyledi. Kumar turizminin,  kara paranın önlenmesi gerekir, gelir kaynağı olarak görülmemelidir dedi.           

Genç üyelerden Tamer Koç ve Fatma Nur Ballı söz alarak gençlerin mutsuzluğundan bahisle anlatılanlara katıldıklarını  belirttiler.

Başka söz alan olmadı. Divan Başkanı katılanlara teşekkür ederek genel Kurulun sona erdiğini duyurdu.

yilmazparlar@yahoo.com   

29 Ekim 2023 Pazar

Antalya Turizm Fuarda Yine Yoksunuz Belediye Başkanı-Yılmaz Parlar


  Antalya Turizm  Fuarda Yine Yoksunuz Belediye Başkanı

Antalya Turizm Fuarı, Selçuk Meral’ın Kurucusu olduğu GM Center tarafından 26-27 Ekim 2023 tarihleri arasında 5.ncisi düzenlendİ.

Ancak gözler yeterli protokolun katılımını göremedi. 





Sürekli olarak düzenlenen ticaret fuarlarının şehirlerin markaları üzerindeki etkisi yadsınamaz

Öncedende yazdığımız gibi Fuarlar, ülkenin ekonomik faaliyetinde çok önemli bir rol oynarlar.

Protokolun ilgisi yoğun olduğu takdirde fuara çok daha değer katar.

Şehri, Güçlendirme. Ekonomik canlılık. Sosyal ilerleme. Çevresel sürdürülebilirlik. Bu dört ilke sertifikasına, turizmin alternatifi fuarlar, kongreler rehberlik eder. 

26-27 Ekim 2023 tarihleri arasında gerçekleşen ve çok başarılı  Antalya Turizm Fuarın açılış protokolunda Antalya Büyük Şehir Belediye Başkanı yok. Belediye Başkan yardımcıları yok. Antalya İlçe Belediye Başkanları yok. Büyük şehir Belediye Genel sekreter Yardımcısı  var. Ayrıca sektör içinden gelmesine rağmen, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy yok. Programda protokol konuşmalarında geldiği takdirde parantez içinde yazılı değilse teyit edilmiş algısını taşıyoruz.



Bu kadar mı önemsemiyorsunuz fuarı.. 

Bir yıl önceden, aylar önceden gerçekleşecek tarihi belli olan fuara zaman ayrılabilir düşüncesindeyiz. Çocuğunuzun nişanı ve Düğünü gibi görmelisiniz fuarları… Çocuğunuzu sevmiyorsanız zaten katılmazsınız, ne maddi nede manevi yardım yapmazsınız.

Fuarlar sayesinde şehirler ticaret merkezleri haline geldi ve dünyanın farklı şehirlerine pek çok zenginlik getirdi.

Fuarlar Kongreler, Turizm açısından, geçici ve kalıcı istihdam olanakları sağlar, kültür alışverişini teşvik eder ve barışı geliştirir.  

Neden Katılmazsınız?

Ticaret fuarları çok güçlü bir pazarlama ortamıdır. Binlerce uluslararası alıcı ve satıcıyı kısa sürede tek bir yerde bir araya getirmektedir.

En son trendleri ve yenilikleri sizlerinde şahsen görme fırsatınız, şansınız var. Akıllı şehir için istifade edecekleriniz var. Turizm oyuncularıyla bire bir görüşmeyle eksikleri, aksaklıkları, fırsatları görme şansına ve çalışmaları dahada verimli hale getirmeye yönelik avantajlarınız var.  

Aslında, turizm sadece belirli bir kişiyi istifade ettirmekle kalmaz, bütün bir topluluk sayısız avantaj elde eder.  

Başlangıç ​​olarak, çok sayıda ülke, turizmden çekici miktarda zenginlik yaratabileceğinden, dikkate değer ve inanılmaz turizm alanını tanıtmak için etkin bir şekilde çalışıyor. Bu fuarlarda Konaklama, Otelcilik, Seyahat, Teknoloji, İnsan Kaynakları, Taşeron, Ulaşım, Lojistik, Sağlık, Kongre, Toplantı, Etkinlik, Spor gibi turizmin temel direklerinden ortam sağlamaktadır. 


Turizm sektörü GSYİH kazançlarına önemli ölçüde katkıda bulunur, seyahat işlerinden elde edilen servet, alt yapı tesislerinin iyileştirilmesi için kullanılabilir ve bu da yaşam standartlarını yükseltebilecektir.

Benzer şekilde, yerel ürünler üne kavuşur, sonuç olarak, yerel toplumlar çarpıcı işlere sahip olurlar ve geçimlerini arttırırlar, ayrıca farklı kültür ve  geleneklere sahip insanlar arasında yaratılan ilişkiler önem kazanır.

Öte yandan, turizmin etkili sonuçları birey için son derece faydalıdır. Turizm sektörü çok sayıda işsizi barındırmaktadır, bu nedenle suç oranında azalma görülmektedir. Ayrıca, kişi etkili iletişim yollarını öğrenme fırsatı bulur, güven seviyelerini ve farklı dilleri öğrenmenin önemini anlama şanslarını arttırır.

Özetlemek gerekirse, turizm hem bir kişi hem de tüm toplum için gerçekten refah ve övgüye değer faydalar sağlar. Şehriniz için çok basitce özetlenen aslında çok fayda sağlıyan bu turizm alternatifi fuar kongrelere protokol olarak katılmanız daha da çok ilgiyi artırır İlçe, şehir dolayısıyla Ülke sosyal, ekonomik kültürel yararlar sağlar.

yilmazparlar@yahoo.com


17 Ekim 2023 Salı

2.Güvenilir Ürün Zirvesi -Feed the Future Ödül Töreni-Yılmaz Parlar


 2.Güvenilir Ürün Zirvesi -Feed the Future Ödül Töreni

Başkanlığını Celal Toprak’ın (Yeni Platformlar Derneği (YAPDER) Bünyesinde Güvenilir Ürün Platformu tarafından  2. Güvenilir Ürün Zirvesi" ve "Feed the Future Ödül Töreni" 16 Ekim 2023 Pazartesi günü Florya Crowne Plaza Hotelde gerçekleştirildi.



Güvenilir Ürün Platformu Sekreteri Elif Aşlamacı Attepe’nin üstün gayretleriyle, Güvenilir Ürün Platformu tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Güvenilir Ürün Zirvesi ve Feed the Future Ödül Töreni, 12 ülkeden gıda sektörüne yön veren isimleri İstanbul'da bir araya getirdi.



"El Ele" temasıyla gerçekleşen program kapsamında uzman konuşmacıların yer aldığı paneller, "israfa dur" diyen reçete denemeleri, workshoplar ve 12 ülkenin kamu ve özel sektör temsilcileri ile ülke masası toplantıları düzenlendi.

Gıda ve tarım sektörünü bir araya getiren Güvenilir Gıda zirvesinde önce Güvenilir Gıda önemine göz atalım;



Gıdanın önemi açıktır ve gereklidir. Gıda, insan vücudunun inşasında önemli bir unsurdur. Sağlıklı gıda bize gelişmek ve büyümek, aktif ve sağlıklı olmak, hareket etmek, oynamak, çalışmak, düşünmek ve öğrenmek için gereken besinleri ve enerjiyi sağlar. 

Yiyecek ve su vücudun beslenmesinin ve güçlenmesinin temel kaynaklarıdır ancak yediğimiz besinlerin birçoğunun herhangi bir besin değeri yoktur. 



Tam tersine diyabet, kalp hastalıkları gibi sağlık sorunlarına yol açıyor. Bu nedenle vücuda yeterli besin değerini sağlayabilecek sağlıklı ve dengeli gıdaları tercih etmeliyiz. 


Besinler vücudumuzla, zihinsel ve sosyal sağlığımızla doğrudan ilgilidir çünkü her yiyecek veya sıvı, fiziksel ve zihinsel gelişimimiz için çok gerekli olan   karbonhidrat, protein , vitamin, mineral, yağ vb. belirli besinleri içerir.


Güvenilir Gıda zirveleri gıda israfını azaltarak sürdürülebilirliği artırmak;

Küçük işletmelere pazar erişimi sağlayarak ve istihdam yaratarak yerel ekonomiyi desteklemek, İnsanların fiziksel, zihinsel ve sosyal refahını iyileştirmek gibi farkındalığı artırarak temel faydaları sağlamaktadır.

Zirvenin sunuculuğunu gazeteci TV Programcısı Çetin Ünsalan üstlendi, Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak açılış kısa konuşmasında bu sene ikincisini gerçekleştirdikleri etkinliğin tarım sektörüne katkılarından bahsederek, zirvede özellikle deprem bölgesinden gelen üreticilerin açtığı stantlar aracılığıyla oradaki üretimin desteklenmesi konusunda farkındalık yaratmak istediklerini açıkladı.

Propolis İnovasyon ödüllü BEOO arı ürünleri üreticisi BEOO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı konuşmasında; “İklim krizin artık gündemde olduğu gıda üretiminin gündeminde olduğu şu günlerde ve Dünya Gıda Gününde bu çalışmanın gerçekleştirilmesi son derece önemli ve büyük bir sorumluluk bizim üzerimize düşen önemli bir sorumluluk.



Biz de bu sorumluluğu bilinciyle etkinliklerde daha fazla farkındalık yaratmak ve toplumda ileti artırmak için çabalıyoruz. 


Tabii ki bireyin en önemli hakkı olan yaşama hakkını ve yaşamını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu güvenilir ürünlere ve hizmetlere erişebilmesini sağlamak için kurduğumuz güvenilir ürün platformu, ailemiz yaptığımız bu çalışmalarla bu farklılığı artırarak aslında uluslararası seviyede bir bilinirlik ve ses getirmeyi amaçlıyoruz. 


Bugün bu arada yaşadığımız deprem felaketini de tabii etkileri ve izleri halen ülkemizde devam ederken hem Ziraat üretimi konuşacağız. Hem tarımsal  ekonomiye nasıl dikkat çekebileceğimizi el ele temasıyla bu yılın teması biliyorsunuz. 


El ele bu temayla bu tüm bu konuları ele alacağız. 

Israfa hep birlikte dur diyeceğiz. ve şartlar düzenleyeceğiz ve programla eş zamanlı olarak da depremler etkilenen tüm iller için perakende ile kooperatif el ele destekleri sektör profesyonellere yönelik kariyer toplantıları, beni hafife alma, inovasyon yarışması ve ödül töreni 


Bu akşam gerçekleştireceğimiz bir ödül töreninde 108 değerimiz tarafından 300 altmışa yarın başvuru 48 ismim bu akşam hep birlikte ödül alacak değerlendirildi. Hepsi çok kıymetliydi. Projelerin, jürilerin hepsi her projeyi değerlendirmediğini söyleyebilir. Yani ilişkili olabilecek konular ayrıştırıldı. Dolayısıyla tamamı bir değerlendirme yapıldığını da hatırlatalım. Gıda ve tarım sektörüne katkı sağlamak ve kırsal alanda ses getirmek amacıyla Türk insanına ses olmak amacıyla yaptığımız bu yarışmamızın her yere daha çok kişiye ulaşmasını ve sesini duyurmasını diliyoruz ve tabii ki üretici ve ürünlere ses olmasını diliyoruz. Kendini gelecek nesillerimizin ürünleri gıda ulaşmasına adamış sektör profesyonellerimiz, akademisyenlerimiz, üreticilerimiz ve gönüllülerimiz. Ayrıca bugün burada bulunarak farkındalığı katkı sağlayan herkesin dünya gününü kutluyorum.” dedi

 

Etkinliğin açılışında konuşan Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ahmet Bağcı, zirvenin deprem bölgesindeki tarımsal üretim ve ekonomiye dikkati çekmek için "El Ele" temasıyla gerçekleştirilmesinin öneminden bahsetdi.

Bağcı, " Kent merkezleri ile birlikte kırsalın da hızlı bir şekilde ayağa kalkması için bakanlık olarak tüm imkanlarımızı seferber ettik. Bölgeye 14 milyar TL'ye yakın tarımsal ödeme desteği sağladık. Bölgeden 300 bin ton hububat ürünü aldık ve karşılığında 1 milyar 600 milyon TL ödeme yaptık. Bugün kullandığımız tohumun yüzde 97'si yerli üretimdir. Son 21 yılda üreticimizi tarımsal üretime teşvik etmek için onlara reel olarak 850 milyar TL tarımsal destekleme ödemesi yaptık. Üreticimizin doğal afetlere karşı emeğini ve alın terini korumak için TARSİM'i kurduk ve bu kapsamda 20 milyar TL'ye yakın ödeme yaptık. Su, sulama ve toplulaştırma alanında 479 milyar TL yatırımla 9 bin 585 tesisi hizmete aldık. Kırsal kalkınma yatırımlarıyla hem üretimi hem de ürün işlemeyi destekledik.

Bu kapsamda yaklaşık 93 milyar TL hibe desteği sağladık. Bu yaptığımız çalışmalar neticesinde sadece bitkisel üretimde Cumhuriyet tarihinin üretim rekorunu kırarak 128,6 milyon ton üretim yaptık. Yine, hayvansal üretimdeki hayvan ve verim artışları ile büyük bir üretimin önünü açtık. Türkiye genelinde 7 bin 500'den fazla gıda denetçimiz ile yılda 1,3 milyonun üzerinde gıda denetimi yapıyoruz."şeklinde icraatlarını dile getirdi.



Ticaret Bakan Yardımcısı Sezai Uçarmak da Bakanlık olarak yaptıkları çalışmaları paylaştı.

Özetle Uçarmak "Her ürettiğimiz ürünün bir niteliği olması lazım. İnsanları önce üretime teşvik etmek gerek. Üretimin sürdürülebilir şekilde planlanması çok önemli." dedi. 

Yörelere değer katan liderler ve üreten yöre üreten Türkiye Protokol imza töreninde Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Ordu belediye Başkanı Hilmi Güler tarım ile ilgili son yaptıklarını söylediler 

İstanbul Valisi Davut Gül organizasyonun sektör için önemine işaret ederek, çiftçiye destek verilmesi, kadınlar başta olmak üzere kooperatifleşmenin sağlanması, kooperatiflerin ve ürünlerin markalaşması gibi konulara dikkati çekti.

"Herhangi bir yerdeki çatışma, tüm dünyanın gıda arz güvenliğini tehdit eder hale geldi" şeklinde olumsuz tarafını işaretledi.

İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz da ​​​​​​​bugün gıda konusunda dünyanın gündeminde olan iki konunun "gıda güvenliği" ve "güvenilir gıda" olduğunu söyledi.

İstanbul Ticaret Borsası desteği ile düzenlenen Zirvenin workshopunda, Gluten Free Karadeniz Mutfağı reçeteleri hazırlandı.

İSTİB Meclis Üyesi Süleyman Tarakçı, Masterchef Serap Aktan, Nalia Mutfak Koordinatörü Volkan Aslan ve Nalia Yöresel Ürünler Sorumlusu Fatma Tarakçı’nın hazırladığı, mısır tatlısı, muhlama, turşu kavurma ve mısır ekmeği yaptılar.

Diğer workshopta israfa dur denildi. Danet desteği ile yapılan Atıksız Coğrafi İşaretler workshopunda Danet Kalite Güvence Yöneticisi Furkan Sungur Uluçay, Gastronomi Yazarı Talip Bayram, Masterchef Serap Aktan ve Gastronomi İçerik Geliştirici Gülçin Polat yer aldı.

“İş Dünyasından çevreye yeşil ışık” panelinde moderator Gazeteci Mehmet Uluğtürk Hollanda örneğini verdi.

Hollanda yüzölçümü Güneydeki üç şehrimiz kadar Hollanda tarımsal ihracatı 236 milyar dolar. Adana'nın, Mersin'e, Osmaniye'nin tarımsal ürünün ihracatından 6 milyar dolarlık gıda ihracat gerçekleştirdiler.



Saydığım 3 kentin ihracatının toplam 6 milyar dolar içinde,tarımsal makinemiz var, yazılımımız var, her şeyimiz var. 6 milyar dolar... 

Yeşil mutabakatla son yılların en popüler konusu. Sürdürülebilir çevre en önemli konulardan ben ilk sözü Leyla Alaton’a  vermek istiyorum,” dedi


Leyla Alaton, “Sizden aldığım ilham kadarıyla konuşacağım ama, ilham verici bir konuşmaydı. Biz herhalde konuya bu kadar uzak. Uzak ve problemlerini bilmeden girmiş bir holdingiz yani. Eğer siz problemler var, ben uzak durayım derseniz hiçbir işe giremezsiniz ama değerlerimiz prensipleriniz ve şirket misyonunuz eğer uyuyorsa hiçbir zorluk yolunuzda sizi yıldıramazsınız. 

Peki biz o şekilde bu yola çıktık. Belki takip etmişsinizdir ki, emin ettiğiniz jeotermal saracılıkla işe başladık ama işi, tohum ve mikrogram gübreye kadar götürüyoruz ve asıl beni en çok memnun eden bütün bu grupların başına, Tamek eski Genel Müdür Melike Koçoğlu geldi. O da bu ay itibariyle daha yeni başladı. 


Çok heyecan verici en azından o kadar insana dokunan bir konu ki. Yani sabah böyle akşam yaptığımız bir şey. Hiç kimsenin bu konunun dışında bir fikri olabileceğini düşünmüyorum.” dedi


Leyla Alaton Karbon ayak izlerinden bahsetdi internet aracığı ile alınan üzerine binen temel ihtiyaçlarımızın israfları maliyetleri örneklendirdi. Fethiye’nin organik lezzetlerinden bahsederek örnek olarak gösterdi.  

  

BEOO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı Kendi öz geçmişini, ailesinin Tıb sektöründen oluşunu kendi çocuğunun örneğinden yola çıkarak arı ürünleri serüvenini özetledi.


“Propolis aslında baldan farklı bir ürün. Arıların, ağaçların yaprak sap ve tomurcuklarından topladığı ürün. Üçlü bir antioksidan aslında doğadaki en güçlü doğal antioksidan arılar da bunu kovanda her petek gözünün içerisine kaplıyorlar.


Bakteri, virüs ve mantarlarda darp duruyorlar ve bu amaçla kullanıyorlar aslında. Dolayısıyla biz insanoğlu da aslında ülkemizde yok olup gitmekte olan ya da heba olmakta olan bir değerin, farkına varıp bunu ortaya çıkardım diyebiliriz. Aslında tam olarak yaptığım şey bu. Çünkü Türkiye olarak aslında dünyada arıcılıkta üçüncü büyük ülkeyiz. Çin'den ve hindistan'dan sonra 8. 2.000.000 arı kovanımızla ve 75.000 aracımızla dünyada üçüncüyüz. Ülkemiz sadece bol üretiyordu. 

Diğer katma değerli adı ürünlerin propolis ar üstü tüm polen arı ekmeği arı zehirli gibi bunların üretimi yok. Derece kadar azdı ve ticari boyuta ve ürünümüz yoktu. Ülke olarak yani aracıların bireysel kendi yaptıkları veya çevrelerini yaptıkları uygulamalar vardır. Transferda diğerleri Anadolu ürünlerimizi üretilmiş katma değer ağır ürünleri hiç yoktu. 12.000 bitki türümüz var. 

8. 2.000.000 arı kovanımız var. Neden sadece bal üretelim? Neden propolis arı sütü arı ekmeği ham ham? 

Bal, polen, ariz zehri gibi kapma değerli arı ürünleri üretilmesi ülkemde ve neden çinliler yeterli gelsin? Çin'den ithal gelenler de gerçek olsa yine başımıza koyacağız. Onlar da sahipte yani içerisine işte orada bazı büyük ihracat yapan Çinli firmalar gene aracı yapmıyor. Bakın onu da söyleyeyim, çin'in arıcısı da yapmıyor ama firmalar yapıyor. Bazı firmalar bunu çoğaltıp içine işte bir ara bir propolis koyup 99 katkı maddesi boya koyup dünyaya satıyorlar. Ülkemize gelen de oydu, neden dedim. 

2.013 yılında istanbul Teknik Üniversitesi ara tekno kentleri firmamızı kurduk. 

Eşim ben ve sevgili hocamız, profesör doktor Dilek Boyacıoğlu, birlikte sadece aracım sektörü için de çok sayıda proje gerçekleştirmiştik ve gerçekleştirmeye devam ediyorduk. Kurarken de maddi kaynağınız var mıydı diye sorarsanız yoktu. Ne kaynağımız vardı, bilgi kaynağımız vardı. Tabi ki işin bu kısmı çok önemli. Yani yaptığımız işi iyi bilmek çok önemli ama bilmek iyi bilmek de yetmiyor. Az önce Leyla Alaton  söylediği gibi ölçek yüklü miktarda üretebilmek. 

Çeşitlendirebilmek, dünyaya satabilmek, bunları yaptığınızda gerçekten ülkenize bir katkı yapmış oluyorsunuz ve sektöre bir katkı yapmış oluyorsunuz. 

Biz bu sıfırdan çıktığımız yolculukta öncelikle devlet desteklerini araştırdık. Kadın girişimciliği desteklerini araştırdık. Nitekim o zamanlar da vardı, hala var. KOSGEB arge projesi tübitak arge projesi, İstanbul teknik üniversitesi'nin ar ge teşviklerinden yararlanarak çeşitli bankaların verdiği kadın girişimciliği kredilerinden yararlanarak ve ne mutlu ki ülkemizde kadın girişimciliğini destekleyen dernek ve kurum ve kuruluşların eğitimlerine katılarak onların netlerine girerek yani sıfırdan kurduğumuz sistemde şu an 36 ülke ihracat yapıyoruz. Yüzün üzerinde ürünümüz var, hepsinin formülü kendi tesislerimizi kendi arge merkezimizde geliştirildi. Hem 30 personelimiz çalışıyor. Arge merkezinde hem de üniversitelerle ortak çalışıyoruz yaptığımız. 



Her ürünün etkisini klinik çalışmayla ispatlayıp bunları da literatüre kazandırarak Anadolu propolis, Anadolu arı ürünleriyle yani bunu da markalaştırarak çünkü tamam arı ürünü deyince dünyanın her yerinde arı ürünü var. Peki Türkiye'ninkinin farkı ne? Anadolu'nun öbürlerinin farkı ne? Bunu da anlatmanız ve bunu da dünya markası yapmanız gerekiyor. Bütün bunları da bu katma değerleri de üstüne koyarak tabiri caizse hiç durmadan arı gibi çalışarak sadece ülkemizde değil dünyanın birçok ülkesine de gidip oralarda da konferanslar, seminerler, fuarlar, standlar sürekli. Bunları anlatarak, geldiğimiz 10 yıllık yolculukta. Epey bir yol aldık ama gidecek bunun daha belki 10 katı daha yol var. Biz bu yolculuğa devam edeceğiz. Bir farkındalık yarattık.”açıklamalarda bulundu



Zirvede Deprem Bölgesine Destek

Zirvede depremden etkilenen tüm iller için "Perakende ile Kooperatif El Ele masaları" kuruldu. Bölgeden gelen kadınlar ürünlerini sergileyerek, katılımcılara kendi ürettikleri ürünleri tanıttı.

Kahramanmaraş'tan gelen ve "Maraş Mutfağı" ismiyle bölgeye özgü ürünleri üreterek hizmet veren iki kardeş kadın girişimci Rukiye Demir ve Duygu Şan, depremde yıkılan işletmelerinin ardından zor koşullarda üretime yeniden başladıklarını, sosyal medya üzerinden yaptıkları ürünleri alıcılarla buluşturduklarını belirtti.

Feed the Future Ödülleri, alanında uzman 104 jüri üyesi tarafından kapalı oylamayla belirlenirken Zirve kapsamında gerçekleştirilen "Feed the Future Ödülleri"nde 33 farklı kategoride ödül sahibini buldu.

Gıda güvenliği gibi, Sürdürülebilirlik,  tüm tedarik zincirini kapsar ve gıda üretiminde yer alan herkes sürdürülebilir uygulamaları hayata geçirebilir. Bu, üretim ve işleme sırasında tedarik zinciri boyunca üretim tarımı ve doğal ve sentetik kaynakların kullanımından kompostlama, paketleme, geri dönüşüm ve gelecekteki üretim ihtiyaçlarını karşılamamıza olanak tanıyan diğer birçok uygulama ile perakende ve tüketici seviyelerine kadar uzanır. 

Tedarik zinciri boyunca sürdürülebilir uygulamalara çok fazla zaman ve çaba harcanmasına rağmen, bazı zorlu noktalar var ve güvenli ürün elde etme hedefi sürdürülebilir uygulamalarla uyumlu değil. Sürdürülebilir uygulamaları takip ederek gıda güvenliği gibi başka bir faktörü değiştirerek nasıl başka bir potansiyel sorun yarattığımıza dair örnekler var


yilmazparlar@yahoo.com

14 Ekim 2023 Cumartesi

İTO 2023 Ekim Ayı Meclis Toplantısı-Yılmaz Parlar


  İTO 2023 Ekim Ayı Meclis Toplantısı

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Ekim ayı meclis toplantısını 12 Ekim 2023 Perşembe günü gerçekleştirdi. Bayraklı, çoşkulu, İstiklal Marşının gür sesle okunarak başladığı Cumhuriyet Özel Oturumda, Cumhuriyetin 100. yılı nedeniyle özel kutlama etkinliklerini açıkladı.




İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, İTO’nun 750 binden fazla üyesine seslenerek, “İstanbul iş dünyamızın en büyük meslek örgütü olan İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) üye tüm üretici ve tüccarımızı, en az yıl sonuna kadar fiyatlarını artırmamaya ve imkanı olanları indirim yapmaya davet ediyorum dedi. 


İto Meclis Başkanı Erhan Erken cumhuriyetimizin günümüze kadar olan süreçte ufuk turu attırdı özetle söyledikleri;

22 Ekim'de yönetimimiz iyi bir program düzenledi. Orada da birlikte olacağız. Ve odamıza yakışır bir kutlama yapacağız



Hepinizin bildiği gibi bir dünya savaşından çok yorgun bir şekilde ve büyük kayıplar da çıkaran ülkemiz. Başta Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşların gayretleri ve kahraman milletimizin üstün lider örgütüyle gerçekleşen

sonrası cumhuriyeti ilan ederek ülkemizde çok önemli toplumsal ve kültürel değişimler yaşandı.


Ekonomik anlamda daha çok devlet eliyle ciddi bir kalkınma hamlesine geçildi.

O sıralarda 1920 iktisadi buhranı vardı. Sağlık sonrasında. Ülkeler yeni yeni toparlanıyordu.

Ama Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki dünya dengesi çok sağlıklı olunamadığından bir yandan da hızlı bir

Dünya Savaşı'na doğru gidiş süreci vardı ve bu savaş patladı.


Biz bu savaşın dışında kaldık ama sonrasında bildiğiniz gibi batı ülkeleri, batı grubunda yer aldık.

Bu tercih yurt içindeki neticesi itibariyle de ekonomide şahsi teşebbüslerin öne çıktığı bir görevin başlangıcı oldu. Dış yatırımlar devreye girdi. Türkiye bu dönemde ekonomik, sosyal, askeri tüm başlıklarda, batılı kuruluşlarda yoğun bir temas etmişiz

ve bir karma ekonomi sistemi ortaya çıkıyor bu dönemde.


Bu cumhuriyetin 100 yıllık dönemi içerisinde esasında sert müdahaleler yaşadık. Ülkenin gelişmesi birçok açıdan ciddi bir şekilde bu darbelerle müdahale sonrasında bir yeni anayasada yeni düzenlemeler oldu ve bu sosyal ekonomik yapının değişmesini de beraberinde getirdi.


60 sonrası planlı kalkınma dönemine geçtik. 80  sonrası hem o dönemin şartları, hem dünya konjonktürü, hem de etkisiyle Türkiye dış dünyayı daha fazla açıldı.

Ihracatımız arttı. Sermaye hareketleri itibariyle uyumlu bir yapı ortaya çıktı dünya ile.. Böyle bir süreç devam etti. 90 lı yıllar hepimizin bildiği gibi nispeten sıkıntılı bir dönem olarak tarihte yerini aldı. Yüksek enflasyon, işte sürekli değişen koalisyon hükümetleri,.

Şimdi artık o dönemin belli bir safhasını yaşıyoruz. Burada tabii önemli nokta şu değil. Türkiye etrafındaki geçtiğimiz yüzyıldaki kökenli coğrafyasındaki değişiklikler çevresindeki

Türkiye'yi çok ciddi oranda etkiledi. Bunu birçok örneği var. Son örneğinde tabii bu Arap Baharı'yla birlikte Suriye'deki gelişmeler İran'da ülkemizde beş milyonun üzerinde bir kişiyi misafir etmek zorunda kaldık. Tabii bu ülke açısından önemli yükler getirdi. Yine dışarıdan etkilerle, PKK'nın uzantısı gruplar ülkemizde çok yorucu faaliyetler yaptılar. Bunun problemleri hala çekiyoruz ve devam ediyoruz.


Yine bu arada bir darbe teşebbüsü yaşadık 15 Temmuz'da. Bu da hepimizi üzen bir hale getirdik. Yüz yılında kalkınma çabalarının yanında darbeler, kalkışmalar ekonomik, siyasi istikrarsızlıklar.

Türkiye bugün 85 milyonluk nüfusu dünyanın ilk yirmi ekonomisi arasına giren ekonomik gücü. Yurt dışındaki beş milyonu aşan vatandaşı tüm badirelere rağmen iyi bir şekilde işleyen demokratik yapısıyla önemli bir ülke olarak bölgesinde ve dünyada yer ediyor.


Ayrıca son yıllarda bu savunma sanayideki yatırımlarda da askeri gücünün itibariyle de ciddi bir pozisyona geldik.

Bu tabii Türkiye'nin gücünün artması hem Türk dünyasında hem de gönül coğrafyamızda ciddi bir ümit kaynağı var. Bunu da yurt dışı gezilerimizin hepsinde görüyoruz. Bu ülkelerden Türkiye doğru olan teveccühü, şimdi geçen yüzyılla ilgili bu genel bakıştan sonra, önümüzdeki yüzyıllarda ne tür meseleler var, ne tür hedeflerimiz olmalı? Birkaç noktayla da onların üstünde durmak istiyorum..

Türkiye yeni bir yüzyıla girerken, ekonomisini daha istikrarlı bir yapıya kavuşturmak durumundadır, ki yakinen izliyoruz. Bununla ilgili ciddi çalışmalar var. Milli gelirimiz yaklaşık 10 bin dolarlar civarında. Biraz yukarı çıkıyor. Biraz aşağı iniyor ama

Bunu uzun yüksek bir yere çıkarabilmek lazım. Yani bu orta gelir tuzağı denen yeri aşmak lazım yeni yüzyılda. Bunu aşamazsak ülkemiz için bu sıkıntılı bir hal. Onun için ne yapmak lazım? Sanayide yapısal bir dönüşüm gerçekleştirmek gerekiyor. Bu önemli bir şey

Bu mutluluk hakikaten ciddi bir hedef olmalı. Katma  değeri yüksek üründen imal edilmesi ve ihracatı önemli bir hedef olarak günümüzde duruyor. Bunlar nasıl artar. Ülkemizin bilim, teknoloji, yenilik alanlarında yatırım yapılması lazım

ARGE faaliyetlerinin daha fazla bir şekilde girmesi lazım.


Önemli başlıklardan bir tanesi de Türkiye'nin demokratik ve sivil bir anayasayı yapabilmesi gerekiyor. Bu meclisin de gündeminde. Burada Türkiye'de farklı eğitim unsurlar çeşitli dini akımlar var ama bu yapı için de aynı zamanda zenginlik teşkil ediyor. Bunlar tarih boyunca bir arada yaşadılar. Hepsinin yeniden kuşatan bir anayasal ve sosyal siyasi yapının oluşabilmesi önümüzdeki yüzyılın önemli noktalarından biri


Ülkemiz genç ve dinamik bir nüfusa sahip. Bu da geleceği vatana ümit verici teknolojik gelişmelere yatkın bir giriş grubumuz var. Genç insanlarımı var. Bu çok önemli. Ama bunların eğitimleri çok önemli.

Dinamik, üretken ayrıca kendi tarihi, coğrafyası, kültürüyle barışık nesiller yetişmesi için sürdürülebilir devamlı giden bir eğitim sistemine de ihtiyacımız var.

Çünkü 30 milyon gencimiz şu anda tahsil seviyesinde. 20 milyon kontrol etti. Yaklaşık 10 milyona yakın da yükseköğretimle 200 üzerinde üniversitemiz var. Yapısal olarak kuvvetli bir şey ama içerik olarak bunların

yapısının olması şart. Mevcut iş gücümüzün de mesleki açıdan eğitime önem veriyoruz .80 den sonra özellikle küreselleşmenin artması ve daha iki binlerden sonra dijitalleşmeyle birlikte değişik değişim süreci çok kuvvetli. Yani ülkenin önümüzdeki yüzyılda bu değişim sürecine uygun hareketler yapması lazım, yapmamız lazım. Bunlar da önemli problemlerimizin başında geliyor


Cumhuriyetimizin birinci yüzyılını hatasıyla sevabıyla geride bıraktık. Ve yeni bir yüzyıla gidiyoruz. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranla ve bugüne kadar bize ulaştıranlara şükran borçluyuz. 



İTO Başkanı Şekib Avdagiç, İTO'nun kutlamalarını kapsamlı 7 etkinlik üzerine kurduklarını söyledi. Programa göre, İTO, Cumhuriyet’in 7’den 70’e milletin her ferdinde yaşayan bir bilinç olması amacıyla bir iletişim kampanyası hazırlayacak ve bu kampanyada Cumhuriyet’in iş dünyası için ifade ettiği anlamı dile getirecek. 29 Ekim haftası Oda'nın yayınladığı İstanbul Ticaret Gazetesi '100. Yıl özel sayısı' olarak çıkarılacak. Cumhuriyet’in 100. yılı anısına bir 'prestij yayın' hazırlanacak. 22 Ekim’de ise Cumhuriyet resepsiyonu ve senfoni orkestrası eşliğinde bir konser düzenlenecek. İTO'nun Eminönü'ndeki merkez binasının Boğaziçi’ne bakan cephesinde bir ışık gösterisi yapılacak. Ayrıca en az 12 bin adet Türk Bayrağı ve Türk Bayrağı rozeti yaptırılırken, 100. yıl anısına pul ve hatıra para da bastırılacak.


İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, İTO’nun 750 binden fazla üyesine seslenerek, “İstanbul iş dünyamızın en büyük meslek örgütü olan İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) üye tüm üretici ve tüccarımızı, en az yıl sonuna kadar fiyatlarını artırmamaya ve imkanı olanları indirim yapmaya davet ediyorum.


Yaptığı yazılı açıklamada, piyasalarda özellikle otomotiv ve emlakta rutin, normal yürüyen bir piyasaya ve makul fiyatlara geri dönülmeye başlandığını kaydetti.


Avdagiç, “Olağanüstü bir dönem geçirdik ve şimdi Ticaret Bakanlığı’nın aldığı tedbirlerle fiyatlardaki spekülatif süreç normale dönme  işaretleri veriyor..


Bazı sektörlerin belirli ürünlerde fiyat artışları yapılmayacağına dair açıklamaları memnuniyet verici, bu indirimleri, tüm sektörlere ve ürünlere yaymalıyız


Ülke olarak enflasyonla mücadelede kritik bir viraja geldik. Rasyonelleşme politikası kapsamında uygulanan politikaların etkileri görülmeye başlandı. Bu virajı birlikte hareket ederek aşacağız.


Yüksek enflasyonun birikimli sonuçlarının ne ölçüde ağır bir fatura çıkardığını hiç unutmamalıyız. Bu yolda beklentilerin bozulmasına izin veremeyiz. Enflasyonla mücadele kararlılığımızı tavizsiz sürdürmemiz gerekiyor. Bunu başarınca, makul sürede tek haneli enflasyon rakamlarına ulaşacağımıza inanıyorum.”dedi. 



Muzaffer Türk ordusu, 6 Ekim’de son düşman askerinin İstanbul’u terk etmesiyle, bu mübarek şehre girdi. Ve 29 Mayıs 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in bize emanet ettiği İstanbul’a sahip çıktı. İstanbul’un işgalci İngiliz ordusu ve müttefiklerinden kurtuluşunun 100. yılını kutluyorum. 'Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe' İstanbul’un ‘Türk ili’ olarak yaşayacağına yürekten inanıyorum.

O tarihte Meclis Başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk'ün anayasa değişikliğinin kabul edilmesinin hemen ardından Cumhuriyetimizin ilk reisicumhuru seçildiğini hatırlatan Avdagiç,

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, teşekkür konuşmasının sonunda Meclise şöyle seslendi. Milletin teveccühünü daima dayanak noktası kabul ederek, hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.’ İşte, bizim için Cumhuriyet, Atatürk’ün ifadesiyle saadet demektir, başarı demektir, zafer demektir. Milletimize bu üç hasleti yaşatmak için çalışmak demektir” ifadelerini kullandı.

Atatürk liderliğindeki Meclisin 'Türkiye hükümetinin şekl-i hükümeti, Cumhuriyettir' hükmünü anayasaya koyduğunu hatırlatan Avdagiç, "Cumhuriyet, Türk devletini bu coğrafyadan silmek isteyenlere, hatta bu amaçla bize ömür biçenlere, devletimizin ebediyen var olacağını haykıran bir semboldür. Türk tüccarı açısından baktığımızda ise Cumhuriyet, ekonomik bağımsızlık demektir, yerli üretim demektir, kalkınma demektir, 'kimsesiz' kimsenin kalmaması demektir, daha yaygın ve nitelikli eğitim demektir. Muasır medeniyet seviyesine ulaşmakla yetinmeyip, onun önüne geçmek, bu hedeflerle donanmaktır. Cumhuriyet, ülkemiz ve milletimiz için çalışmak demektir" ifadelerini kullandı.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmalara ilişkin olarak, "İsrail devleti, ülkesini savunma adı altında Filistinlilere yönelik katliam uyguluyor. Bölgede İsrail’in sivil halka yönelik bombardımanları derhal durdurulmalıdır. Aksi takdirde savaşın yaygınlaşması gündeme gelecektir. Bu da hem bölge hem dünya için büyük tehlike doğuracaktır. İş dünyası olarak sivil can kayıplardan büyük üzüntü duyuyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Avdagiç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanlığının büyük çaba gösterdiği sükûnetin bir an evvel tesis edilmesini dilediklerini kaydetti.

Şekib Avdagiç şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanımızın açıklamasının en doğru çıkış ve çözüm yolu olduğuna inanıyoruz: Filistin meselesi hakkaniyete uygun bir şekilde çözülmelidir. Bunun esası da 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğe haiz, başkenti Kudüs olan bir Filistin Devletinin hayata geçirilmesidir. Artık bu gerçeğin ertelenemeyeceğini, Filistin topraklarında Filistin devleti olmadan bir barış olmayacağını herkesin anlaması gerekiyor. Filistin halkı yok edilemez. Filistin halkı, İsrail nüfusuyla çevrilmiş abluka mahallelerde yaşamaya mahkûm edilemez. Artık öfke yerine aklın hakim olması, şiddet yerine barış dilinin konuşulması gerekiyor. Barış bölgeye en doğru yolu gösterecektir." Sözleri sonrası komiteleri hakkında söz alan üyelerin sorunlarına cevap verdi.

yilmazparlar@yahoo.com